Demokrasi şöleni adını verdiğimiz ve miting havasında geçen on birlerin coşkulu bir şekilde gerçekleştirdiği dev buluşmaya ikinci defa katıldım...

Vali Coş’un, Büyükşehir belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’nun, Milletvekili Mustafa İsen’in, ilçe belediye başkanlarının, Ali İnci’nin, Ekrem Yüce’nin ve AK Parti İl Başkanı Fevzi Kılıç ile halkın heyecanı coşkusu kaybolmak şöyle dursun, daha da kabına sığmaz hale geliyor git gide...

O ne topluluk, o ne inanç ve o ne sahipleniş!

Anlatmakta zorlanıyor insan…

Başı açık kapalı, çoluk çocuk, genç ihtiyar, eline bayrağını alan koşuyor meydana…

Orhan Camii ile Yenicami arasını, ünlü bir şarkıcı konser veriyormuşçasına ya da bir büyük miting varmışçasına dolduran, mikrofondan meydana yayılan müziğin ritmine “Dik dur eğilme” sözlerini eklemiş on binlerin ortaya koyduğu o muhteşem tablo gösterdi ki, ülkede bundan gayri hiçbir illegal güç, halk izin vermediği sürece idareye el koyamayacak, darbe yapamayacak…

O muhteşem topluluğu görüp de böyle bir sonuca varmamak ne mümkün!

Dünya bu şanlı direnişi konuşuyor dışarıda…

İslam ülkeleri elleri semada Türk halkı için duada…

Tarihinin en kanlı sabotajı, ayaklanışı ile karşılaşan silahsız ancak yenilmesi imkansız imanıyla her türden öldürücü silaha göğsünü siper eden halkın destanı haline gelen bu şanlı direniş bu ülkeye, yönetenlerine ve milletine Mevla’nın bir büyük lütfu olsa gerek…

Aksi halde ruhunu ve inancını kiraya vermiş, üstünde bu ülkenin sağladığı kıyafet, elinde topu tüfeği, tankı, uçağı ile halkının üstüne kurşun ve bomba yağdıran gözü dönmüş bir gurubun saldırısına nasıl karşı konulabilirdi…

Bugüne kadar yapılmış ve her defasında muvaffak olup ülkeyi yıllarca geriye götürmüş darbelerin en acımasızı, en gaddarı ve barbarı olan ayaklanış; bundan böyle benzer senaryolar için kolları sıvayanların kollarını kesecek, caydırıcı özellikler taşıyor...

Daha önce de belirttiğim gibi darbe heveslilerinin belleri kırıldı.

Hiçbir operasyon da çare olamaz…

Yeter ki karşı cephe kadar, ülkeyi yönetenler de bu müthiş olaydan gereken dersi çıkarabilsinler…

Büyük zaferin yorgun savaşçıları olarak bundan sonra halkımızı daha fazla hırpalamak, yormak ve zorlamak adına yapılacak her etkinlik yarar değil, zarar getirebilir.

Kutlamayı, tepkiyi tadında, yerinde ve zamanında bırakıp kaybolmaya yüz tutmuş kardeşlik, huzur, sevgi, saygı iklimi içerisine girmenin zamanıdır şimdi…

Her çatışmanın başında da sonunda da mutlaka kan vardır…

Ölümü göze alanların getirdiği zaferi gölgelemeye kimsenin hakkı olmadığı gibi, gücü de yetmez…

Bilinsin ki kan dökmek değil, gözyaşını kurutabilmektir önemli olan…

Şimdi aklı başında olan herkese ve her kesime düşen görevler vardır…

O da; kaybolmaya yüz tutmuş değerler olarak barışı, sevgiyi, hoşgörüyü, kardeşliği hakim kılacak bir anlayışın toplumumuza kazandırılmasıdır ancak…

Zaferi tadında bırakmak gerekir, onun için…

Zira zaferden sonra öldürmenin hiçbir anlamı yoktur.

Bir Fransız atasözü der ki “Bir fare için ev yakılmaz”

Benzer bir atasözü de bizim lügatimize girmiştir “Pire için yorgan yakılmaz.”

Gelin yangın yerine çevrilmek istenen bu aziz vatanın evlatlarını aynı bayrak, aynı vatan ve aynı sevgide birleştirelim, zira ülkemizi içte ve dışta çok yordular…