----

Bir dönemin gözü kara cevval sevilen mazlum dostu Avukat Asım Mailmail, Kayserili bir baba ile Trabzonlu bir annenin oğlu olarak 1943 yılında dünyaya gelmiştir. Babasını daha 3 yaşına gelmeden kaybeden Asım Mailmail yetim olarak büyümüştür. Babasının vefatının ardından annesi Adapazarı’na göçmüştür. Anne Havva hanım, Adapazarı’nda İkamet eden kardeşi İrfan beyin yanına gelerek yetim Asım’ı daha güvenli olarak yetiştireceğini düşünüyordu. Cefakâr annesi Havva Hanım’ın okuma yazması da yoktu. Fakat okumaya ilme büyük düşkünlüğü vardı. O yüzden oğlu Asım’ın eğitimine büyük önem verdi. Bu uğurda tarlalarda yevmiyelere giderek büyüttüğü oğlu Asım önce Pertevniyel Lisesini, ardından da İstanbul Hukuk fakültesini bitirerek avukat oldu. Askerliğini Kars’ta yapan Asım Mailmail ilk bürosubu Hasan Yavuz ile ortak olarak açmıştır. Mesleğinde çok başarılı olan Asım Mailmail uzun yıllar Adapazarı’nda avukatlık yaptıktan sonra, ofisini 1984 yılında İstanbul’a taşıdı. Böylece başalı olan Asım’ın çevresi iyice genişlemişti. İstanbul’da avukatlık yapmaya devam eden Asım Mailmail mesleğinin zirvesinde iken 1985 yılında bir Cuma günü namaz sonrasında abdestli iken Avukatlık ofisinde uğradığı menfur bir saldırı sonrası vefat etti. Vefatının ardından kalabalık bir cemaatin katılımıyla kılınan cenaze namazın ardından Güneşler mezarlığına defnedildi.

ARKADAŞLARININ GÖZÜYLE ASIM MAİLMAİL
YUSUF ÖZTÜRK

Geçtiğimiz aylarda rahmeti rahmana kavuşan Merhum Yusuf ÖZTÜRK abimizle sağlığında yaptığımız bir sohbet esnasında Av. Asım Mailmail’in şu hatırasını bizimle paylaşmıştı.

----

“Bir Av. Asım Mailmail vardı. Hayatımda gördüğüm en gözü kara insanlardan biriydi. Korku nedir bilmezdi. Dostu, ahbabı ve sevdikleri için yapamayacağı fedakârlık yoktu. “İşin sonunu hesap edenden cesur insan olamaz” sözü onun en sevdiği sözlerdendi. 1980 ihtilali sonrası bizler sıkıyönetim mahkemelerince oldukça zor zamanlar geçiriyorduk. Bizi savunacak Avukatlar bile bulmakta zorlanıyorduk. Sıkıntılı günlerdi. Dönemin ünlü Eskişehir sıkıyönetim komutanı Muhsin Batur, Kadir Mısıroğlu hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı. Bizler bunu siyasi bir karar olarak yorumladık. Sıkıyönetim mahkemelerinin mahkemelerde adil karar veremeyeceğine inanıyorduk. Bu durumda Kadir Mısıroğu’nu yurt dışına kaçırmaya karar verdik.

----

O günlerde en güvendiğim isimlerden olan Av. Asım Mailmaili arayarak “Kadir beyi mutlaka yurt dışına çıkarmalıyız” dedim. Ben Akyazılı bir tır şoförünün eski pasaportunu Avukat Asım’a verdim. Av. Asım’da Bursa’da Kadir beye farklı bir isimle yeni pasaport çıkarttı. Sonra o günlerin gözde araçlarından bir Murat 124 kiraladı. O araçla Kadir beyi yurt dışına çıkmasını sağladı. Asım bey kendisi de farklı bir araçla Kapıkule sınır kapısına kadar gitmişti. Asım, bir aksilik olursa olaya müdahil olurum düşüncesiyle de geceyi gümrük kapısına en yakın bir otel de geçirmiştir. 1980 askeri müdahalesinin 10. Günü (22. Eylül.1980) de bu işlere girmek öyle her babayiğidin harcı değildi. İşte ben Asım’ı bunun için severdim. Adam gibi adamdı. Allah rahmet eylesin”

***Rahmetli Yusuf Öztürk abinin anlattığı bu olayı da Av. Asım Mailmail’in ismini vererek anlatmaktadır.

 

HALİL MÜFTÜOĞLU
Sakarya Şairler Birliği (ŞAYBİR) de ziyaret ettiğimiz Halil Müftüoğlu’ndan rahmetli Av. Asım Mailmail’i dinledik.

----

“Asım beyle benim hatıralarım birkaç kitap doldurur. Pek çok anımız vardır. Saymakla bitmez. Sakarya’daki en yakın dostlarından biri bendim. İnanılmaz bir dostluğu vardı. İnandığı bir dava uğruna yapamayacağı
fedakârlık yoktu. Vefa onun en önemli özelliğiydi. Taviz vermeyeceği tek konu İslami hassasiyetleriydi. Çizgiyi çizmiş yolunu seçmiş kararlı bir insandı. Bunun yanında ahde vefalı, mert ve delikanlılığı en önemli özellikleriydi. Hiç tahammülü yoktu. En yakını bile olsa vefasızlık yapanı silip atardı. Bu özelliği onun ortaokul ve Lise yıllarında bile göze çarpardı. Kafasına koyduğu ve doğru olduğuna inandığı bir şeyi mutlaka yapardı. Güzel giyinir, fakirlikle geçmiş çocukluğundan sanki intikam alırdı. Bu arada okul yıllarında yaptırdığı bir ayakkabı arkadaşları arasında o günlerde çok popüler olmuştu. Çok başarılı olduğu mesleğinin yanında ticari atımları olmuş, atılganlığını ticari alanda da göstermişti. Vefatı bizim için büyük bir yıkım oldu. Mesleğinin zirvesindeydi ve İstanbul’da çok daha büyük başarılar elde edecekken menfur bir saldırıda vefat etti. Kabri bizim burada Güneşlerdedir. Allah rahmet eylesin. İz bırakmış bir hayatı vardı.”

----

 

ORHAN GÜR (Avukat)
Asım abiyi be meslekten önce amcamın çocukluk arkadaşı olarak tanırdım. Mesleğe 1978 yılında rahmetli Asım Mailmail abinin yanında stajyer olarak başladım.

----

Büroda iki ortaktılar Asım Mailmail ve Hasan Yavuz. Sakarya’da en iyi bilin 3-5 Ceza avukatından biriydi. Gerçekten konusunda çok popülerdi. Beni çok severdi. Mesleki olarak ondan çok şeyler öğrendim. Ben onun stajyeriydim. O da daha daha sonra Adalet bakanı olan İsmail Müftüoğlu’nun stajyeriymiş. Bu onda tabi bir popülarite oluşturmuştu. Çok güzel yönleri olan, dost canlısı, merhametli, vefalı bir yapısı vardı. Asım abi çok iyi bir ceza Avukatı olmasına rağmen aslında mesleğini pek sevmezdi. Daha çok ticari hayata yönelik planları vardı. Staj sonrası kısa dönem (4 Ay) askerlik görevimi yapmak için Erzincan’a gidecektim. Benim Uçak biletimi kendisi alarak Atatürk Havaalanına kadar götürdü.

AKİF İNAN GÖZALTINDA
İslami camianın sevilen şahsiyetlerinden Edebiyatçı, yazar ve Memur-sen kurucusu merhum Akif İNAN, 1980 öncesi Sakarya’da verdiği bir konferans sırasında sarf ettiği bazı cümlelerden dolayı Ankara’da gözaltına alınır. Ankara’dan polis nezaretinde de Sakarya’ya getirilir.

----

Ankara’daki yakın dostları Nuri Pakdil, Erdem Beyazıt ve Rasim Özdenören konuyu haber alırlar. Adapazarı’ndaki dostlarını arayıp bu konuda yardımcı olabilecek birisi var mıdır? diye araştırmaya başlarlar. Başta merhum Yusuf Öztürk olmak üzere gecenin ilerleyen saatinde Akif İNAN’ı nezaretten Asım Mailmail vasıtasıyla alırlar. O sırada Ankara’dan gelen misafirlerle buluşulur. Zor zamanların insanı olan Av. Asım Bey bir kere daha elini taşın atına koymuştu. Daha sonra Avukatlığını da üstlenerek Akif İnan beyin her hangi bir ceza almadan olaydan sıyrılmasını sağlamıştır. Buna benzer pek çok olayda Adapazarı gençlerini karakollardan, nezaretlerden kurtarması onlara abilik yapması Adapazarı İslami camiasında bir sevgi halesi oluşturdu. Bahtiyar ATAN’ın il başkanlığı döneminde Av. Asım Mailmail’in hukuki davalardaki etkinliği ile Adapazarı İslami gençliği unutulmaz hizmetlere imza atmıştır. Allah her ikisine de rahmeti ile muamele etsin. Mekanları cennet olsun.

 

BASINDAN - ZEKİ AYDINTEPE - ÜÇ MERHUM, BİR DİLHUN - Yeni Sakarya Gazetesi 29 Aralık 2019, Pazar
UNUTULMAZ AVUKAT

Sağında eski il başkanı olan Avukat Asım Mailmail, solunda ise yine aynı davanın yorulmaz savaşçılarından Eczacı Hadi Dinçer var... İşte o unutulmaz üçlü bana o Hüzzam eseri hatırlattı, birlikte yaşadığımız anılarla...
Bu fotoğrafta ön sırada üç rahmetli yanında yaşayan tek kişi Sabit Çelik yer almış, dilhun olarak... Onların her biriyle ayrı ayrı unutulmaz anılarım olmuştur... Adapazarı Belediye Başkanı Aziz Duran döneminde mecliste iki başkan vekili olarak görev yaptığımız Sabit Çelik de o karede yer almış... Avukat Asım Mail Mail’e ayrı ve farklı bir parantez açmak zorundayım... Bileği, yüreği kuvvetli, sözüne güvenilir, son derece saygın bir hukukçu olarak yaşadı bu ilde... Hukuk tahsili sırasında İstanbul’da Milli Türk Talebe Birliği başkanı olarak Asım Mailmail, 1965 yılında, okulları işgal edip öğrenime ara verilmesine yol açan sol görüşlü talebelerden oluşan fikir kulübü üyelerinin korkulu rüyası haline gelmişti... O cesur adamla yaşadığım iki unutulmaz anım vardır... Biri Sultanahmet’teki İktisadi Ticari İlimler Akademisi’nde, ekibiyle birlikte işgalci öğrencileri teker teker yakalayıp okuldan çıkarışı... Yıllar geçse de üstünden halâ gözümün önünden gitmez...

----

Diğeri ise Bulvar’daki işyerimle ilgili dava konusu olan bir anlaşmazlığa getirdiği pratik çözüm ile oluşan kardeşlik ilişkimiz... Onun en önemli özelliği sorun çözücü, güvenilir, saygın bir hukukçu olmasıydı... Talihsiz bir şekilde hayatını kaybettiği kaza onu bizden, partisinden, ölesiye sevdiği ailesi ve vatanından alıp götüreli yıllar oldu... Onu bu duygularla bir kez daha rahmetle anma fırsatım oldu, görünce çok sevdiği ve inandığı dava adamı merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yanında... Aramızdan ayrılan o unutulmaz devlet adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan başta olmak üzere, yine unutulması zor dava arkadaşları Avukat Asım Mail Mail ve Eczacı Hadi Dinçer’e yüce Mevla’dan rahmet; Sabit Çelik’e sağlık ve mutluluk dileyerek; o unutulmaz anıları yeniden yaşatan fotoğrafın öyküsünü paylaşalım istedik, bu hafta sonu filemizde nostaljik duygularla sizler için bir kez daha...