Yazar / İlişki ve Evlilik Danışmanı
Gamze KARADAĞ
Bazı ilişkilerde sevgi bitmez, sadece yerini egoya bırakır.
İki kalp aynı duyguyu taşır ama biri daima üstün görünmek, diğeri haklı çıkmak ister. O andan itibaren artık aşk değil, güç konuşur. Ve güç, bir ilişkide her zaman sessiz bir yıkım getirir.
Ego, görünmez bir duvar örer iki insanın arasına.
Kimi zaman bir bakışta gizlidir, kimi zaman bir susuşta.
Biri özür dilemek ister ama “önce o gelsin” der. Diğeri özler ama “ben ararsam değerimi kaybederim” diye düşünür.
Böylece iki taraf da gururuna sarılırken, sevgi yavaş yavaş elinden kayar.
Oysa aşk, kazanılması gereken bir mücadele değil; birlikte yürütülmesi gereken bir dengedir.
Egonun olduğu yerde anlayış değil, hesap vardır.
Bir taraf susmaz çünkü sessizlik zayıflık sanılır. Diğeri açıklamaz çünkü açıklamak teslim olmak gibi gelir. Ve sonunda ne konuşulur, ne anlaşılır. Sadece duvarlar kalınlaşır, kalpler uzaklaşır.
Ego, sevginin dilini çarpıtır. “Seni seviyorum” artık bir itiraf değil, bir koz hâline gelir. “Ben senin için yaptım” cümlesi, bir fedakârlıktan çok bir övünmeye dönüşür. Aşkın içinde olması gereken o yumuşaklık, yerini dikenli bir gurura bırakır.
Ve o dikenler, en çok da sevgiyi besleyen elleri kanatır.
Aşkta en büyük yanılgı, güçlü olmanın haklı olmakla karıştırılmasıdır.
Oysa gerçek güç, haklı çıkmakta değil, kalbi korumakta saklıdır.
Egosunu susturabilen insan, sevgiyi duyar. Çünkü aşk, gururla değil, tevazuyla nefes alır.
Belki de ilişkilerde asıl cesaret geri adım atabilmektir.
Bir “özür dilerim” diyebilmek, bir “haklısın” diyebilmek...
Bunlar zayıflık değil, sevginin en olgun hâlleridir.
Çünkü bazen bir adım geri çekilmek, iki kalbin aynı yöne bakabilmesi için gereklidir.
Aşk, iki kişinin birbirine üstün gelme mücadelesi değil, birbirine yetme hâlidir.
Ama ego hep daha fazlasını ister; daha çok onay, daha çok güç, daha çok “ben.”
Sonunda ne kazanan vardır ne kaybeden; sadece birbirine ulaşamayan iki beden...
Sevgilerimle…
Mail: [email protected]
Kaynak: YENİ SAKARYA GAZETESİ