Kısmetindir gezdiren yer, yer seni
Göklere çıksan da akıbet yer, yer seni
Onun için onun adı oldu yer
İnsanı o kendi besler, kendi yer
Toprak insanın ana yurdudur. Toprağın bağrı ise, insanın kundağıdır. Ve en son olarak da kefenidir. Madenci toprağın altındadır fakat dünya nefesiyle tanış ve biliştir.
Onun gündüzü gece, gecesi ise gündüze gebedir. Kabirle madenin arasında ki fark, sadece alınıp verilen nefestir. O nefesle yaşarız, o nefesle çalışır ve o nefesle aile oluruz.
Nefesin tükendiği an ise “Hakikate dönüş yolculuğudur”. Dönmeyecek yoktur fakat dönüş yolları farklıdır. Dönüş Allah’adır. İnsan ister uzayda, ister toprağın üstünde veya altında olsun fark etmez dönüş biletiyle yolculuğa başlamıştır.
Elbette dönüşler sancılı, hüzünlü ve gözyaşlıdır. Dönüşler ibretlidir. Dönmek olmasaydı, gelmenin anlamı olmazdı. Geliş ve gidiş insanoğlunun alın yazısıdır. İnsan fezada uçmayı başardı, toprağın derinliklerinde rızık aramaya ulaştı, elbette ölümü imha etmesi beklenemez fakat af ve afiyetle yaşamada sınıfı geçemedi.
Kısa adı “maden faciası” olan hallerimiz aslında insanlık madenine ne kadar değer verip vermediğimizi göstermektedir. “Önce insan” denen medeniyete kavuşmadan, madene kavuşma arzusu insanlığımızı can iflasına sürüklemiştir.
İnsanın değeri sayıyla değil, insan oluşuyladır. Kaç kişi değil, ölen kimdir sualinin cevabıdır manidar olan. Aslına bakılırsa denizdeki balıktan, havada ki kuşlara kadar her şeyin haklarını korumak insana emanet edilmiştir.
Madenci kardeşim, biz sizi koruyamadık, biz sizi toprağın bağrında ihmal ettik, sadece ölümünüzle haber oldunuz, matemler size değil bize ders kazandırmalıydı. Bayrağı indirmek yetmez, insanlık değerini yücelten sancak, bayrak algı ve yaşamını temin edemedik.
Kazancınıza “kara elmas” dendi ama belki çalışanına ”teneke” muamelesi yapıldı. Elbette yaşanan bir imtihan ve kader deyip teslim olabiliriz fakat geleceğe yol haritası olacak dersler çıkarılmıyorsa, keşke maden bulunmasaydı,  keşif edilmeseydi diyesimiz geliyor.
Madenci kardeşim, biz insanları affedecek misiniz? Siz bizi affetseniz de aileleriniz, nişanlınız, eşiniz, bebeğiniz ve gözü yaşlı dostlarınız bizi belki de affetmeyecek.
Ölüm sizi helal rızık ararken buldu, maişet çilesinde tuttu ve alnınız beyaz fakat eliniz siyah olsa da insanlığın yüreğinde sevgi ve saygı ve dualarıyla uğurladı.
Bir maden uğruna biz sizi koruyamadık, anlayamadık ve dönüş yolculuğunuzda ellerimiz, anlımız günah kirimizle siyahlaştı.
Allah’ım onları affet, bizimde vurdumduymazlığımızı ve kıt anlayışımızın sonucu olan hatalarımızı affet. Ders almayı, yeni bir tarz edinmeyi ve ailelerine muzaheret sahibi olmayı bize lütfeyle. Âmin

ÇEVREME MEKTUP
Huzeyfe Aydın
1999 yılında Sakarya’da doğdum. Doğduğumda gözlerim görüyormuş ancak gözlerimin renklerinde farklılık olduğu anlaşılmış. Bir haftalıkken doktora gitmeye başlamışım. Daha sonra çeşitli tedaviler görmüşüm. Bu tedavilerle beraber aynı zamanda görme özürlülerle ilgili özel eğitim merkezlerinde eğitim almaya başlamışım. Bir engelli için çevresi ve çevresindeki insanlar çok önemlidir. Alacağı bütün destek ve yardımlar çevresindekilerden gelir. Çünkü engelli insanların yapamayacağı şeyleri değişik şekillerde yapmaları gerekir.               
Bu şekilde bana ailemin sağladığı destekler sayı ile ifade edilebilecek kadar az değildir. Doğduğum haftadan itibaren yurt içinde ve dışında tedavi yolları aramışlar. Çok kez istanbula gidip gelmişler. Gözümün hastalıkları olan göz kuruluğu ve göz tansiyonunun dereceleri artmasın diye ateşlenmemem gerekiyormuş. Ağlamamam gerekiyormuş. Bunların her birine özen göstermişler. Dört yıl içinde 12 kez ameliyat olmuşum. Ameliyatlar sonuç vermemiş. Bu yaşa kadar böyle geldim.  Şuan da sadece bir gözüm ışık alıyor.
Tedaviyi yoğun olarak gördüğüm dört yıl içerisinde ve sonrasında doktor kontrolleri ve aile desteğimle yaşamıma devam ettim.   Bunun yanında sağlığım kadar eğitimime de çok önem veren ailem, İstanbul’daki bir Özel Eğitim Merkezine  beni 10 sene önce götürüp getirmeye başladılar ve hala da götürmekteler. Bu merkeze kimi zaman hafta bir kimi zamanda haftada iki kez olmak üzere hala gitmekteyim.
Bu eğitimin yanında Sakarya’da Bir İlk olarak, gören öğrencilerle beraber Kaynaştırmalı Eğitim adı altında ilköğretimimi tamamladım. Bu eğitimim sırasında İstanbul’daki hocalarım Sakarya’ya ilk okul öğretmenlerimle görüşmek için geldiler ve eğitim hakkında bilgiler verdiler. Benim eğitim almam gören emsallerime göre daha zordu, ancak bazı gören insanların gitmediği anaokulunda eğitim almam için ellerinden geleni yaptılar.
Görme engelimin bana engel olmadığını istersem aşabileceğimi anlatmak için herkesin bazı sorunlarının olduğunu anlattılar. Buna olumlu yaklaşırsam kazançlı olacağımı anlattılar. Kendimi kötü hissetmemem için her şeyi öğrettiler. Bütün kötü ihtimalleri düşünerek önlemlerini aldılar. Eğitimimle alakalı yazılı ve kabartılmış olan bana bilgi verecek her şeyi temin etmeye çalıştılar. Bu konuda ailem kadar akrabalarımız da özen gösterdiler. Yazı tabletleri ve yazı kalemi olarak yurtdışında eğitim gören akrabam, Mücahid abim,  benim için faydalı olacağına inandığı şeylerin hepsini almıştı. O zaman nerde kullanacağımı bilmediğim alınmış malzemeleri şimdi hala kullanmaktayım.   
Ailem normal eğitimimin yanında aynı zamanda dini eğitimime de büyük önem göstermiş. Küçük sureleri dinleyerek ezberletmiş. Sorduğum sorulara itina ile cevap vermiş. Hatta benim gözlerim bundan daha iyi  görüyorken belki ilerde göremez düşüncesi ile araştırarak buldukları ilk yerden Braille ( Bıreyl) alfabesi ile yazılmış  ilk KURANI KERİMİMİ ve İLK MEALİMİ almışlar. O zamanlarda kabartma yazılı metin bile bulmak zorken KURANI KERİM bulup almaları eğitimime verdikleri önemin göstergesidir.
Bu ve bunun gibi birçok özverili davranışlarla büyütülen ben şimdi 15 yaşında bir kardeşiniz olarak sizlerle beraberim.Dün beni büyük bir cesaret örneği göstererek ilkokula kabul eden  bir okul  müdürüm varken, bu gün benim okula kaydolacağımı duyduğunda sevinen bir tane daha müdürüm var.
Buradan İmam-Hatip Lisesi Okul Müdürümüz Kadir Gezer Hocamıza da Teşekkürlerimi sunuyorum. Eğitimim boyunca birçok başarılar elde ettim. 1 puan farkla 2. Olarak bitirdiğim ilk olumda Türkiye ve Sakarya genelinde çeşitli derecelerde başarı sağladım. Şu an da okuduğum Sakarya Anadolu İmam- Hatip Lisesinde ise Geçen dönem 9. Sınıflar sıralamasında birinci olarak okulumuzdan Takdir Belgesi aldım.
Bunun gibi okul başarılarının yanında aynı zamanda; Şiir Okuma, Kuran Kerim Tilaveti, Hatim Duaları Gibi bir çok alanda da, Gerek camilerde, Gerek Kent Meydanında, Gerek de Spor Salonunda düzenlenen programlarda üzerime düşen şeyleri yapmak için elimden gelen gayreti gösterdim. Görme bozukluğu konusundaki bir yardımımdan Dolayı TRT Kanalında KEMAL SAYAR tarafından Konuk Edildim….Aslında bakıldığında bu küçük yaşımda bir çok şeyi yapmış görünüyor olabilirim. Ama, aslında bunları yapan tek başıma ben değilim.
Bunları yaparak beni başarıya ulaştıran, Öncelikle ilk öğretmenim, Muhterem Babam Mustafa Aydın Hocamızdır. Huzurlarınızda öncelikle ona Teşekkürlerimi sunuyorum. Ve sonra Onunla berber beni her zaman destekleyen ailem, akrabalarım, öğretmenlerim ve beni yalnız bırakmayan arkadaşlarımdır. Onlara da sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu başarı benim değil BİZİMDİR.
Biz engelli insanlarız. Sizlerin içindeyiz. Sizlerle beraberiz. Aslında biz, siziz. Bu geçen hayatımda her ne kadar gözlerimle görmesem de, tebessüm ederek gülücüklerini gönlüme hissettiren bütün tanıdıklarıma ve göremediğim için ilk anda tanıyamadıklarıma teşekkürlerimi tekrar tekrar sunuyorum. Eğer ifadelerimde hata varsa kusuruma bakmayın. Gerçi baksanız da ben sizin bakıp bakmadığınızı göremiyorum. İlerde bir gün görüşmek üzere… Kalp Gözünüzün Ömür Boyu Açık Olması temennisi ile, Allah’a Emanet Olun… Sevgili Kardeşiniz, Huzeyfe AYDIN
(Bu yazı engelliler günü dolayısıyla kaleme alınmıştır)