Yazıma, Cezayir asıllı Fransız Filozof, Nobel ödüllü Albert Camus’un bir sözüyle başlamak istiyorum, ‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın’
**
Soma’daki faciayla ülke olarak şoktayız. Dün öğle saatleri itibarıyla 300’e yakın ölü, ocak dehlizlerinde “sağ mı, ölü mü” olduğu bilinmeyen 300-400 insan...
**
Ortalıkta müthiş bir bilgi kirliliği var. Kimi, ‘sabotaj’ diyor. Kimi, ‘trafo patladı’ diyor. Kimileriyse pervasızca bu faciayı Gezi olaylarıyla eşleştirebiliyor. Hatta bazıları, ölen işçileri, ‘Şehit oldular’ diyerek ailelerinin tepkisini, acısını sıfırlamaya çalışıyor. Ki, kimin şehit olduğunu sadece Allah bilir.
**
Olay bir kömür madeninde olduğu için şimdi bizim medyamız, ekranlara doluşturacakları ilgili ilgisiz, kadrolu elemanlarla Türkiye’deki maden, özellikle de kömür ocaklarını masaya yatıracak. Bir hafta, iki hafta, hatta bir ay devam edecek farklı farklı açıklamalara hazır olun.
**
Aslında işin aslı şu; olaya kesinlikle kömür ocaklarındaki güvensiz ortam gözüyle bakmamak lazım. Yani güvensiz ortam sadece kömür ocaklarında eksikte, diğer iş kollarında tam mı? Bunun için olaya şu tabloyla bakmak lazım.
**
1- Türkiye, iş kazalarında ölüm ve yaralanma sıralamasında Avrupa ülkelerinin açık ara önünde. Öyle ki, Avrupa’nın en çok iş kazası veren ülkesinde bu rakamlar iki haneli rakamlarda kalırken, Türkiye’de her yıl iş kazalarından ölüm olayları 4 haneli rakamlara ulaşıyor.
**
2- Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) verilerine göre Türkiye iş kazalarındaki ölüm ve yaralanma sıralamasında dünyadaki 196 ülke arasında ilk 3 içinde.
**
3-El Salvador’da iş kazalarından ölüm oranı yüz binde 19.3, Cezayir’de iş kazalarından ölüm oranı yüz binde 17.7, Türkiye’de ise iş kazalarından ölüm oranı yüz binde 15.3…
**
Bir kere Türkiye genel anlamda iş kazalarından gelen ölümler konusunda sınıfta kalmış durumda. En alt ligin, en son sıralarındayız. Bugün yetkililer, ‘Aslında önlem alınmıştı’ , ‘Sık sık kontrolleri yapılıyordu’ , ‘Eksik bir şey yok aslında’ , ‘Ülkenin en güvenli ocağıydı’ gibi cambaza bak laflarını bırakıp, Türkiye’nin iş kazalarından meydana gelen ölümlerde neden Avrupa şampiyonu, neden dünyanın ilk 3 ülkesinden biri olmuş buna bakmalı. Bu sorunu çözmek için devrim niteliğinde adımlar atmalıdır.
**
Mesela taş kömürü üretiminden farklı iki örnek ve Türkiye kıyaslaması yaparsak; üretilen ortalama bir milyon ton taş kömürü başına düşen ölüm ortalaması Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ocaklarında yüzde 4,41 iken, özel sektörün işlettiği ocaklarda bu oran yüzde 11,50 seviyesinde.
**
Dünyanın en büyük taş kömürü üreticilerinden ikisi Çin ve Amerika. Bu iki ülkedeki rakamlara bakalım. Çin’de üretilen bir milyon ton taş kömürüne düşen ortalama ölüm yüzde 1.27 iken, bu oran Amerika’da 0.02 ortalamasındadır.
**
Bu konuda daha önce hazırlanan rapora göre, kazalar sonucu meydana gelen ölümlerin iş sağlığı ve güvenliği konusundaki eksik uygulamalardan kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Kazalar ve ölümlerin nedenleri arasında havalandırma sistemlerindeki sorunlar, kaçış yolları yetersizliği, kişisel koruyucu donanımların yetersizliği gibi altyapı ve teknolojik sorunları yer alıyor.
**
Raporda, “Bu tür problemlerin önlenebilir olduğu ve iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili denetim ve yaptırım yetersizliklerinden kaynaklandığı üzerinde önemle durulmaktadır. Türkiye’de maden ocaklarında meydana gelen patlamalar ve yangınların nedenleri araştırıldığında; genel nedenlere benzer şekilde üretim yönteminin gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesi, üretim plan ve projesinin bulunmaması ve havalandırmadaki eksiklik ve aksaklıklar ilk sıralarda yer almaktadır” deniliyor.
**
Rapora göre taş kömürü üretiminin TTK ve taşeronları tarafından yapılması dışında 2000 yılı sonrasında özel işletmeler tarafından da üretim yapıldığı ifade ediliyor. Raporda, kazalar sonucu meydana gelen ölüm sayılarına TTK ve özel işletilen maden ocakları ayrımında bakıldığında milyon ton üretim başına düşen ölüm sayısının özel işletmelerde daha fazla olduğu vurgulanıyor. Özel işletmeli maden ocaklarında 2000 yılından itibaren üretim yapıldığını fakat asıl üretim artışının 2005 yılından itibaren görüldüğü kaydediliyor.
**
Bir kez daha Filozof Albert Camus’un o sözüne dönmek istiyorum. Filozof Camus ne diyordu, ‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın’
**
Bu söz, Türkiye’nin iş kazalarındaki ölümlerle Avrupa ve dünyayı kıyaslamamızla ne denli sınıfta kaldığımızın açık bir gerçeği gibi karşımızda duruyor.