Üst üste aldığı galibiyetlerle bizi ne de güzel sevindirip ümitlendirmişti Sakaryaspor düne kadar.
Bu nedenle bitime çeyrek kala yedikleri golün karşılığını vereceklerine olan inanmışlık içerisinde izledik dün Tavşanlı maçının geri kalan dakikalarını ekranlardan…
Diyeceksiniz ki; yeşil siyahlılar Tavşanlıspor önünde puanı kak eden bir performans mı sergiledi?
Buna olumlu cevap vermek bunca yıllık futbol mazimizi inkar anlamına gelir. Sakaryaspor’un neredeyse yüzde yüz pas hatasıyla oynadığı maçtan tek puan dahi çıkarması hayal olurdu bizim için.
İlkay, Muharrem ve Görkem yakaladıkları şans fırsatlarını gole çevirecek beceriden yoksun bir şekilde koşup durdular.
Rakip takım ele geçirdiği orta saha üstünliğüyle yakaladığı fırsatları gole çevirmede son derece cömert bir o kadar da beceriksizdi.
Buna rağmen puansız dönmek üzücü oldu.
Ara transferde takımı takviye etmek bir yana, iki futbolcusunu kaybetmiş Sakaryaspor’un, Tavşanlı gibi zor bir deplasmanda tek golle yenilmesini başarılı bulanlar olabilir…
Bizim açımızdan bu maçın en üzücü yanı; haftalardır kazanılan galibiyetler nedeniyle yakalanan güven duygusunun sarsılmasıdır.
Bundan sonraki maçlarda Tavşanlı yenilgisinin üzüntüsüyle yeniden seri mağlubiyetlere açılmak telafisi olmayan haftaları getirir yeşl siyahlı dünyaya.
Onun için bu hafta kendi sahamızda oynayacağımız Bolu maçı hayati önem taşır hale geldi. Şaban Hoca Tavşanlı yenilgisini unutup takımı Bolu maçına motive etmelidir tez elden…
Ligde kayıpların telafisinin zor olacağı haftalara giriliyor. Bu genç kadrodan ligde kalmak, yani küme düşmemek gibi bir sonuç çıkarmak bizim için şampiyonluk kadar kıymetlidir.
Bu duygularla geçen haftayı unutup bu haftaya olanca güç ve moralle girmek, maçı kazanmak zorundayız.
Şaban Hoca ve mücadeleci gençlerine kolaylıklar ve başarılar dileğiyle Bizim Bahçe’den “kardelenler” gönderelim istedik…
SONU GELMEYEN HIRSIZLIKLAR…
Avukat İsmail Gürses ve müzisyen Sefer Beyenal’ın konutlarını soyan hırsızların yakalanmasına hayli sevinmiştik.
Lakin bir yenisi düşünce gündeme, sevincimize limon sıkıldı adeta.
Yani bir ölçüde hırsızlık olayları can sıkmaya devam ediyor.
Bu defa Hamdi Özarutan düşmüş soygun ağına. Evine girmiş gecenin koyulaştığı saatlerde hırsız ya da hırsızlar.
Her zaman olduğu gibi evde yükte hafif pahada ağır ne bulduysalar alıp götürmüşler.
Anlaşılan bu konuda cezalar caydırıcı olmaktan çok uzak. Adam giriyor içeri, birkaç ay yatıp çıkyor, sonra mesleğini icra etmeye kaldığı yerden devam ediyor…
Ne diyelim…
Hırsızlarla mücadelede güvenlik güçlerimize başarılar, soyguna uğrayan Hamdi Özarutan’a ise geçmiş olsun deyip “teselli zambakları” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…
GÜNGÖRZADE CEVDET’İN UNUTTUKLARI
Medya dünyamızın yorgun değil yorulmayan kalemi Güngörzade Cevdet Efendi Pazar yazılarına bu defa rahmetli Ziya Konuk (Deve), Hamdi Özarutan (Organizatör) ve bizi (Aydıntepe) konuk etmiş.
Sakaryaspor öncesi Ada Gençlik takımında birlikte forma giydiğimiz rahmetli Ziya Konuk’tan inciler döktürmüş.
Hayatı roman olacak ender sayıdaki renkli Sakaryalılar’dan biriydi Ziya Konuk (Deve)…
Yazılsa onunla yaşadıklarımız, bırakın gazete sütunlarını ciltlere sığmayan bir kitap olurdu.
Güngörzade Cevdet Efendi’ye takviye olsu diye iki küçük anısında söz edelim istedik.
Olay Briç Kulübü’nde geçer. Nurettin Turan sadece ilimizin değil, ülkemizin en uzun boylu eski valilerinden biriydi.
İlimizde görevi sırasında Briç Kulübü sık sık gittiği yerler arasındaydı. Briç oynamayı sever bu yolla günün stresini atmak isterdi.
Her defasında partneri kendisi gibi iki metrenin üstünde boyuyla Deve Ziya olurdu. Karşılarında ise rahmetli Lütfü Orhon (Babalü) ile avukat Haydar Taşkent otururdu. Espriler oyunun heyecanını alıp götürecek cinstendi. Böyle bir briç akşamında kulübün garsonu Şevket yaklaşır masaya ve Vali Bey’e, “ Sizi biri görmek istiyor” der.
Vali Bey, “ Gelsin bakalım”…
Ufak tefek saçı dökük biri gelir masaya, Vali Bey’e birşeyler söyler ve gider.
Deve Ziya Vali Bey’e, “ Efendim merakımı bağışlayın. Kimdi o arkadaş?” diye sorunca Vali Bey, “ Benim yardımcım” cevabını verir.
Deve Ziya, “ Olmaz efendim, bunu size yakıştıramadım” der ve yavaş yavaş ayağa kalkar. “ Sizin gibi valiye ancak benim gibi bir Vali yardımcısı yakışır ” deyince kulüp kahkahaya boğulur bir anda.
İkinci olay Güngörzade Cevdet’in de kaydettiği gibi hep sıkıntılı ve zor bir gündem olduğunda, zamanın Belediye Başkanı Ünal Ozan izine çıkar ve meclis üyesi Deve Ziya’ya vekalet verirdi.
Yine böyle bir günde talimat gitmiş sabahın erken saatinde Deve Ziya’nın evine…
La havle çekip kalkmış ve alelacele tutmuş belediyenin yolunu. Sekreter hanımın odasına gelen bir dizi hanım görüşmek istermiş meğerse başkan vekiliyle.
Deve Ziya içeri girmiş… Sekreter hanım başlamış kaş göz işaretine, şaşırmış ne oluyor diyerek, bakmış ki devam ediyor, “Hayrola, ne var? Telaşın neden?” diye sormuş sekretere.
Sekreter sıkılarak, “ Efendim, efendim fermuarınız” diye kekelemiş.
Bakmış ki pantolonun fermuarı açık, beyaz külötünün bir kısmı dışarda, sakin ve hafif bir tebessümle hanımlara dönüp, “ Efendim endişeye mahal yok. Ölü evinin kapısı daima açık olur. Buyrun içeriye” deyivermiş.
İşte böyle yüzlerce değil, binlerce esprinin kahramanıydı rahmetli Deve Ziya…
Güngörzade Cevdet Efendi’ye “hovardalık” yazısından yola çıkıp “sıklamenler” gönderelim, bir türlü unutamadığımız sevgili Deve Ziya’ya ise bir kez daha rahmet okuyalım istedik bu nedenle…
TUĞCU VE GÜLER AİLESİ’NİN ACISI BÜYÜK
Talihsiz bir kaza sonucu hayat veda eden İbrahim Nihat Tuğcu’nun vefatı ilimizde büyük bir üzüntüye yol açtı. Kederli eşi Pakize Tuğcu şehrin iyilik meleği, gerçek bir Adapazarı hanımefendisi olarak bilinir.
Gazetemiz yazarı Hamdi Güler’in de eniştesi olan iki çocuk babası Nihat Tuğcu Sakarya’nın en eski manifaturacılarından rahmetli Necmi Tuğçu’nun da kardeşiydi. Dün öğle vakti Yeni Camii’de kılınan cenaze namazından sonra toprağa verilen merhum İ. Nihat Tuğcu’ya Yüce Mevla’dan rahmet, kederli aile efradına başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.