Bir kere milletvekili olup Başkent’in havasına TBMM’nin cazibesine kaptırmaya görsün siyasetçiler kendilerini…

Ankara’dan kopmak hiç de kolay olmuyor...

Bu konuda sadece ilimizden örnekler vermeye kalksak, sayıları hayli fazla eski milletvekillerine rastlarız...

Nihat Akpak’tan Ersin Taranoğlu’na, Mümtaz Özkök’ten İsmail Müftüoğlu’na daha eskilere gitmeye gerek yok…

Onlar tam anlamıyla olmasalar da artık yarı Adapazarlı gibi sürdürüyorlar yaşantılarını gurbette…

Bu zincirin son halkası Recep Yıldırım

Ankara’yı bırakıp da bir türlü gelemedi şehrimize…

Bir attı Başkent’e postu… El çekti denilebilir, unutmasa da eşi dostu…

Milletvekilliğinin ardından AK Parti Genel Merkezi’nde görev aldı son olarak…

Recep Yıldırım ağzı laf yapan, damardan AK Partili bir eski milletvekilidir...

Onun bu özelliğini bilen parti üst kurul yetkilileri, Recep Yıldırım’a bu defa daha önce görev yaptığı iller yanında Tokat, Çorum ve Amasya’da bölge  koordinatörlüğü görevi verdi…

“Ben bu partiye adadım varlığımı…

Ne görev verilirse hazır askerim” deyip yollara düşmeye hazırlanan kurra belediye başkanı ve eski milletvekili Recep Yıldırım’a yeni illeri ve yeni görevi uğur getirsin isteriz...

Zira bilinir ki onun gönlünde yeniden parlamentoya dönmek yatıyordur…

Bu duygularla ve şansı yanında, yolunun da açık olması dileğiyle Recep Yıldırım’a Bizim Bahçe’den “Mor menekşeler” gönderelim istedik…

ÜÇÜNCÜ BOĞAZ KÖPRÜSÜ BİTTİ ORTA CAMİ RESTORASYONU BİTMEDİ

Orta Cami’nin restorasyona alınmasının üzerinden aylar, yıllar geçti…

Onarım deyip, her gelen bir çivi çaktı, gitti…

Üçüncü Ramazan gelmek üzere neredeyse, caminin restorasyonu bir türlü bitirilemedi...

Boğaz’a asılan üçüncü gerdanlık olarak devasa köprü bağlarken Asya ile Avrupa’yı birbirine, küçücük caminin tamiratı bitirilemez oldu ne hikmetse…

Bunda ihmal Bursa Anıtlar Yüksük Kurulu’nun olsa gerek…

Bu sözler her gün önünden geçtiğimiz tarihi Orta Camii civarındaki esnaflara ait...

Zaman zaman bu işteki ihmali gündeme taşısak da tatmin olmaları güç onların…

Yine öyle bir esnaf gurubuna kaptırdık yakayı derken, kurtulduk Uzunçarşı’dan…

Pirinç Pazarı esnafı, etrafı çuvallarla kaplı görüntü bir yana hiç iş yapamamaktan da şikayetçi…

Takmışlar kafayı caminin bir türlü bitirilemeyişine, haklı değiller denilemez asla…

İstiyorlar ki “Bitsin bu çile…

“Özledik camimizi ve orada ibadet etmeyi…”

Bir bakıyorsunuz her tarafında çalışılıyor bir de görüyorsunuz ki herkes el çekip gitmiş...

Bu ne istikrarsızlıktır böyle, bilemiyoruz...

Ağa Camii de hiç böyle olmadı oysa…

Başlandı ve bitirildi…

Orta Camii üvey evlat mı nedir!!

Evet!

Sitem, sitem, sitem…

Hep böyle uzayıp gidiyor aylardır…

Şikayetlerin bini bir para!

İşin içindekilere sormak gerek, “Küçük bir caminin restorasyonu bu kadar zaman alır mı?”

Duyun artık esnafın feryadını…

Meydanın bitsin çilesi…

Esnafın gelsin gülesi…

Bakalım bu defa bize gelecek mi Bursa dolaylarından tepki…

Açılsın cami ibadete…

Gülsün çarşının yüzü…

Oluşsun müspet etki…

Bu duygularla yetkili-etkili herkese kolaylıklar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Zambaklar” gönderelim istedik…

MEHMET İR (Adapazarı Belediye Meclisi Üyesi): “Derler ki mahkeme kadıya mülk olmaz. Böyle giderse, bu mecliste bizim çilemiz dolmaz.”

RÜSTEM PİRİMOĞLU (Adapazarı Belediye Meclisi Üyesi): “Öyleyse gel çekelim bir fotoğraf birlikte… Muhalefet etsek de birleşelim dirlikte…”