Bir temmuz öğlesinde, Orhan Camii’inin etrafındaki ağaçlardan birinin gölgesinde oturmayı özledim...
Küçük yaramazlıklarımdan sonra sığındığım babaannemin o sıcak kucağını özledim…
‘Nene’ derdim ona, onun hep arkamda oluşunu özledim…
Murat Dedemin (kuşlu Dedem) gözlerime bakışını özledim…
Amcamın o asabi ve bu dünyadan uzak hallerini, yüksek sesle söylediği marşları, o yuvarlak aynasını özledim…
Necati Dedemin pencereden dışarıyı seyredişini özledim…
Abdulkadir’in (biz ona ‘Apti’ derdik) ‘Hoca n’aber’ deyişini özledim…
İlkokul öğretmenim, sevgili Gülay Ateş’i özledim.
Müşerref Teyzemin o kadife sesini özledim…
İlkokul yıllarımın defterlerini, kalem açacaklarını, kokulu silgilerini özledim…
Annemin patatesli böreklerini özledim…
Babamın işten elinde çikolatalarla gelişlerini özledim…
Teravih namazlarına bir şenlik havasında koştuğumuz çocukluk günlerimi özledim…
Sokaktaki futbol maçlarına bir çocuk edasıyla karışan Abdullah Abi’yi özledim…
Attilâ İlhan’ın TRT’deki programlarını özledim…
Üniversite yıllarımın Ercan’ını özledim…
Lise yıllarımın dostluklarını özledim…
Eski köy evimizin önündeki yabani gülleri, üzüm çardağını, kiraz ağacını özledim…
İkindi akşam arası evlerimizin önündeki kahkahaları özledim…
Komşularımızın kandil akşamları getirdiği helvaları, lokmaları özledim…
Ahmet Hilmi İmamoğlu Hocamın beyit okuyuşunu özledim…
Çocukken seyrettiğim çizgi filmleri özledim…
Ömer Amcamla kestane toplamaya gittiğimiz günleri özledim…
Okuduğum ilk kitabı (Can Ali, Cin değil) özledim…
Kardeşlerimle geçirdiğim o büyülü günleri özledim…
Bana sınıf arkadaşı Cemal Süreya’dan bahseden Ekrem Amca’yı özledim…
Evimizin önündeki filbahrileri özledim…
Mahallemizin bakkalından aldığım şekerleri özledim…
‘Özleme’nin o esriten ve acı veren lezzetini özledim…