Uzun zaman oldu, okuyucu mektuplarına yer vermediğimiz…
Bu hafta istedik ki, Pazar Filemiz’de gönderilen birbirinden ilginç konulardan birkaçını sizinle paylaşalım.
Sanırım okuyunca siz de düşünüp, yorumlayıp, ders çıkarabileceksiniz.
İlk konu mutluluk üzerine…
Mutluluk nedir?
İnsan nerede ve nasıl mutlu olabilir?
Merak edenleri için güzel bir yazı olmuş.
****
“Hangi koşullar, hangi durumlar, hangi duygular, hangi kişiler, hangi davranışlar ve düşünceler insanı mutlu eder?
Mutlulukta esas olan nedir? Kendi duyguların mı yoksa karşıdakinin duyguları mı insanı mutlu eder?
Kendin mutlu olduğunda karşındakinin de mutlu olduğunu sanman mı?
Ya da sadece karşındakinin mutlu olması yeter mi mutlu olman için?
Sonuçta bu sorular kişinin ego derecelerine ilişkin seviyeyi de ortaya koyar…
Karşısındakinin mutlu olması ile insan mutlu olması, insanın egosundan olabildiğince uzaklaştığı gösterir. Aksi durumda yani mutluluğu sadece kendi mutluluğuna bağlayan, karşısındakilerin mutsuzluğunu dikkate almayan kişinin egosu ise zirvededir.
Karşısındakilerin mutsuzluğunu dikkate almayan kişi kendi mutluluğunu esas alırsa, hiçbir dinde, sistemde, yönetimde, en önemlisi de Allah katında kabul görmez. Sadece bu dünyayı dikkate alan kişiler sadece ve sadece kendi mutluluklarını esas alır. Bu kişilerin Allah’a inançları, insana inançları yoktur, sadece fani dünyanın zevkleri asıldır onlar için...
Bu kişiler kimsenin nezdinde kabul görmez. Sadece kendilerini kandırırlar…
Dinimizde nefs haramdır, nefsine düşkün olmak haramzadelere mahsustur.
Allah onları asla affetmez, iman da etseler, ibadette etseler!
Nefsine göre hareket edenler, yalan dünyanın saltanatını yaşarken, çektikleri cezanın farkına bile varmazlar.
Bu da onların ziyanda olduğuna işaret eder.”

Karmaşık duyguların ağır bastığı bir hüzünlü akşamda, gece yarısı izlediğim bir belgesel çekti dikkatimi… Belgeselde vahşi hayatın avcıları anlatılıyordu. Ormanlar aleminde birlikte avlanan aslanlar, tek başına avlanan ve hızlı koşan puma ile hazıra konan, leş yiyen sırtlanlardı belgeselin kahramanları…
Aslanlar birlikte avlanmışlar ve etleri hep birlikte yiyordu… Birkaç aslan da etraflarını saran sırtlanlara karşı kükreyerek karşılık veriyor ve sırtlanları korkutarak kaçırıyorlardı. Sırtlan sürüsü, aslanların kükremeleri karşısında bir şey yapamıyor ancak etraflarından da ayrılmıyorlardı.
Ormanın başka bir yerinde tek başına avlanan ve ceylanı yakalayan pumaya da saldırıyordu sırtlanlar. Sırtlan sürüsü, aslanlara saldıranlardan daha azdı. Ancak puma çok hızlı koşmasına rağmen, avladığı ceylanı korkudan sırtlanlara bırakıp gidiyordu. Kaçması ve avını sırtlanlara bırakması yetmiyordu, sırtlanlar korkan ve kaçan pumanın peşine takılmışlar, pumayı parçalamaya, öldürmeye çalışıyorlardı…(İçimden dedim ki Allah Allah avı sırtlanlar almıştı, niye kendisine yemek sağlayan pumanın peşine düşüp öldürmeye çalışıyor? Altın yumurtlayan tavuğu kesmek gibi…) Puma çok hızlı koşması ve ağaca çıkması sayesinde sırtlanlardan kurtuluyordu.
Ormanın başka bir yerinde 2-3 aslan ceylan avlıyor tam yemek üzereyken sırtlanlar saldırıyordu. Korkudan ve sırtlan sürüsünün fazlalığından tek başına kalan aslan avını bırakıp yüksek sesle kükrüyordu… Kükreyen aslandan korkan sırtlan sürüsü, sadece aslanın avını alıp gitmeye çalışırken, aslana saldırmak (büyük bir kinle) istiyorlardı, ancak aslanın kükremesi sırtlanların korkmasına ve sinmesine neden oluyordu. Aslan tek başına sırtlanlara kükreyerek canını kurtarmıştı, ancak avladığı ceylandan da olmuştu. (Olsun dedim nasıl olsa o güçlü ve yine avlanır yine sırtlan sürüleri ile tek başına mücadele eder)
Olay bundan ibaret…
Daldım derin bir düşünceye…
Hayat böyle mücadelelerle geçip gidiyor diye düşündüm ve ders çıkarmaya çalıştım bu belgeselden…
Sonra şunlar katıldı zihnime…
Çok hızlı koşmayı da bilseniz, tercihiniz kaçmak ise etrafınızdaki sırtlanlar sizi korkutmak için saldırır. Avınızı ve canınızı elinizden alırlar!
Etrafınızda sizi destekleyen kişiler de kaçmayı tercih ederse, kalan dostlar sağ olsun. Birkaç arkadaşla avınızı, canınızı ve değer verdiğiniz her şeyi elinizden almamaları için tek başınıza mücadele edip sırtlanlara kükrerseniz, korkmazsanız, kendiniz gibi korkmayan aslanları bulursanız, sırtlan sürüsü hiç bir şey elde edemez… Sadece kişilikleri zayıf, tercihleri kaçmak olan korkakları sindirirler…
Son sözler: Birlikten güç doğar, kindar olanlar kinliklerine her zaman için yenilir… Çünkü onlar açtır. Karınları da gözleri de doymaz… Oysa aslanlara bir parça ekmek de yeter. Alın terleri ile bir parça ekmeği her zaman kazanırlar…
Yeter ki dürüstlükten ve ilkelerinden taviz vermesin insan…”