Başlangıç tarihini hatırlamaz oldum, ne zamandı ilk yazı…

Önceleri “Fısıltı bahçesi” olan bu sütunların adının değişmesi, yine bu bahçenin rengarenk çiçeklerine aşık, önemli bir devlet memurunun uyarısıyla olmuştu…

“Bakıyorum ve okuyorum fısıltı bahçesini, her konuya yer veriyorsun…

Sakarya ve Sakaryalı aradığı her şeyi ama her şeyi siyaset, spor, sanat, ekonomi gibi ciddi konular yanında magazini de farklı bir üslup içerisinde okuyor…

O nedenle adı ‘Bizim Bahçe’ olsa, çok daha yerinde olur.”  

“Fısıltı bahçesi” adı altında yola çıkan sütunumuz, işte bu uyarı sonrasında ad değiştirip “Bizim Bahçe’ye” dönüşmüştü, yıllar önce…

Bizim Bahçe, pazar günleri yerini “Pazar filesine” bırakarak her gün eksiksiz devam ede geldi bugünlere…

İstisnai haller olmasına ve araya giren yurt içi ve dışı seyahatlere rağmen Bizim Bahçe kesintisiz şekilde çiçek üretmeye ve dağıtmaya devam etti…

Ayrı kaldığımız sayılı günlerde Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Arda Aydıntepe ile editörümüz Ahsen Özkılıç ve nihayet Genel Yayın Koordinatörümüz Engin Arapoğlu, çiçekleri sulamada aynı yol ve yöntemle, bahçenin kapısını daima açık tutarak dağıtmayı sürdürürler, o rengarenk çiçekleri…

Gelelim ayrılığa…

İlimizde gece-gündüz demeyip çalışan, çalışırken herkesin güvenini kazanan, kazandıkları paraların hakkını ve zekatını veren çok sayıda dost bilirim…

Onların tek zevkleri, her yıl Hac’ca ve umreye gitmek…

Çoğu kişi “Oraya gideceğine ülkemizdeki fakir fukara, garip guraba, yetim öksüz var…
Onlara yardım yapsanız daha iyi olmaz mı ve daha çok sevap almaz mısınız?”
dese de cevapları nettir;

“Nereden biliyorsun, o işi yapmadığımızı…

O, Mevla ile bizim aramızda…
Ben Kabe’ye, Medine’ye aşığım…

Oraya gidince kendimi dinç, huzurlu ve daha başarılı hissediyorum ve kazanıyorum.”

Cevapları böyle olunca, bu işe itiraz edenlerden biri olarak ben de onlara hak verir oldum…

Rahmetli petrolcü Yaşar Kıratlı ve bugün onun gibi hareket eden ancak isimlerini yazarsak üzüleceklerini bildiğim çok sayıda dostum var, aynı yolu takip eden…

İşte onlardan biridir, 40 yıllık müteahhit Hakkı Akyüz…

Gide gele Sakarya’daki saygınlığının, itibarının iki katını Suudi Arabistan’da da kazanmış…

Mekke Valisi özel kalem müdüründen Mekke Emniyet Müdürüne ve pasaport daire başkanı ile dostluğunun, Suudi ülkesi ile iş yapan ve Hac’ca gitme kolaylığı arzulayan dostlarına sağladığı kolaylıkları yerinde görüp yaşamasaydım, inanmak zor olurdu sanırım…

Böylesine farklı, renkli ve de her dakikası dopdolu umre seyahatimizde Medine’de bir gece kaldığımız otelde bir de sürpriz yaşadık…

Yine o dostların emrimize verdiği özel bir araçla gittiğimiz Medine’de “Kainatın Efendisi Hazreti Peygamberimiz’i ziyaret sabahı, mescide yakın otelin restoranındayız…

Çay alırken, biri arkadan gözlerimi kapadı…

Düşündüm “kim olabilir” diye…

Bir de baktım; zarif eşiyle birlikte umre için gelen AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’den başkası değilmiş…

Buluşunca üç Sakaryalı, söz etmeden ülkeden ve ilden olur mu hiç!
Hakkı Akyüz ve Ayhan Sefer Üstün ile dalıverdik ilin ve ülkenin gündemine…

Zevkli, renkli ve yararlı bir sohbet oluştu bir anda, Hz. Peygamberimiz’i ziyaret öncesinde…

Kâbe sanki Hac’ca gelmiş insanlar topluluğu gibi iken, Medine de benzer bir coşkuyu barındırıyordu, o devasa mescidin içerisinde, Hz. Peygamber aşkıyla…

Bu dayanılmaz mutluluğun izlenimlerini Pazar Filemiz’de paylaşma hazırlığı içerisindeyiz…

Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelip tavafa duran yaşlı-genç, çoluk çocuk, her milletten insanlarla tanıştık…

Hepsinin dilinde “Türk” ve “Tayyip” var…

Bunu abartılı bulanların gidip yaşaması gerekir…

Eller açılmış semaya, dua eder İslam alemi için…

Didelerden yaşlar boşalıyor, bilmem ki niçin!

Manzara böylesine coşkulu ve o derece anlamlı…
Evet…

Burada kalmıştık yolculuk öncesi on gün önce…

Motor yenilendi, döndük yuvaya…

Şükürler olsun, bize o mahşeri tabloyu bir kez daha yaşatan ve ülkemize kavuşturan yüce Mevla’ya…

Bu duygularla istedim ki sıcağı sıcağına Cennet Taam’ı “Hurma çiçekleri” gönderelim Bizim Bahçe’nin müdavimlerine, salkım salkım…