Bundan sonra bu meydan konuşacak.

Bundan sonra herkes susacak bu meydan konuşacak.

Bu meydan Milli İrade Meydanıdır.

Bundan sonra sadece Milli İrade Meydanı konuşacak.

Bundan sonra bu meydana tabi olacağız, bu meydanın emirlerini dinleyeceğiz.

Çünkü bu meydan, milletin selameti ve devletin bekası için en doğru kararı alan karargahtan başka hiçbir makam ve merciye bağlı olmadığını açıkça ortaya koydu.

Çünkü bu meydan, karargahın neresi olduğunu çok iyi bildiğini ispat etti.

Cumhurbaşkanımı sana vermem dedi hainlere bu meydan.

Başkomutanımı sana vermem dedi darbecilere bu meydan.

Hürriyetimi sana vermem dedi zalimlere bu meydan.

Vatanımı sana çiğnetmem dedi münafıklara bu meydan. 

Bu meydan konuştuktan sonra kesildi alçak darbecilerin yüksek sesi.

Bu meydan konuştuktan sonra sustu mermilerin, tankların, bombaların, helikopterlerin, savaş uçaklarının korkunç sesi.

Bu meydan konuştuktan sonra korktu, sindi, geri çekildi hain darbeciler...

Bu meydan konuştuktan sonra pes etti, milleti susturmak, ezmek, öldürmek, hapse tıkmak, ağzını kapamak, elini kolunu bağlamak, karanlığa, kana, yokluğa, umutsuzluğa mahkum etmek isteyen zalim darbeciler.

Bundan sonra bu meydan konuşacak, biz dinleyeceğiz!

Efendi gibi dinleyeceğiz bu milleti.

Efendi gibi dinleyeceğiz bu milletin efendilerini.

Efendi gibi dinleyeceğiz dünyanın gerçek efendileri olduklarını bir kere daha ispat eden cihanın en efendi milletinin gerçek efendilerini.

Milletin çocuklarının üzerinden tanklarla geçen darbecilere aziz vatan toprağını çiğnetmeyen bu cesur yürekler, bu sağlam sineler, bu dayanıklı gövdeler, bu yılmaz ruhlar, bütün vatanın yükünü sırtlarına yüklenmişlerken ve istedikleri yere basmak yalnız onların hakkı, yalnız onlara analarının ak sütü gibi helalken, bir tek dal kırmadılar, yerdeki çimlere basmadılar, ezmediler, bir tek çiçek koparmadılar.

Cesaretlerini merhametten alan bu yürekli kahramanlar, meydanları insanla doldurmadılar!

Meydanları insanlıkla doldurdular!

Meydanları cesaretle doldurdular!

Meydanları sadakatle doldurdular!

Meydanları imanla, ahlakla, vatana bağlılıkla doldurdular!

Vatanın gerçek sahipleri olduklarını vatanlarına sahip çıkarak gösteren bu kahramanlar, meydanları doldurmakla kalmadılar.

Meydanları dolduracak büyüklükteki vatan sevgilerini getirip meydanlara boşalttılar.

Fakat ummanlara ve çöllere sığmayacak, dünyada iğne ucu kadar boş yer bırakmayacak bu sevgi, bu bağlılık, bu asalet ve bu metanetin yoğunluğundan bu meydanda bir tek kişiye bile yer kalmaması gerekirken, o meydana yüzbinlerin kardeşliğini sığdırdılar!

Bu aziz vatanın evlatları olarak bizimle aynı topraklarda açık yüreklilikle yaşamayı içlerine sığdıramayanlar, bu milletin çocuklarını öldürerek azaltmaya kalkarken, onlar bir ve beraber olmayı, ortak kaderin öz kardeşleri olmayı başardılar.

Bundan sonra bu meydan konuşacak, biz dinleyeceğiz!

Okuması yazması olanlar, diploması doktorası olanlar, makamı mansıpı olanlar susacaklar, bu meydan konuşacak.

Aklı her şeye erip de, bu milletin büyüklüğüne ermeyenler...

Dünyanın her köşesini görmeye, en lüzumsuz teferruatı malumat sanmaya, yabancı dilleriyle her memlekette o memleketin diline ve yerlisine yaranmaya teşneler...

Köklerinden utanarak yabancı çiçekler açmaya özenenler...

Kendi toprakları kokan çiçeklerinin kokusundan utananlar...

Şu meydanın bir köşesinde bu milletle buluşmaktan gocunanlar... Aklı ermez zannettiğiniz bu milletin akılları durduracak bir destan yazdığı meydanların sesi kiralık vicdanlarınızın boş duvarlarında uğuldasın, şeytana satılmış aklınızın tenha sokaklarında yankılansın!

Musluk açar gibi açıp sahte gözyaşları döktüğünüz içi kurumuş gözlerinizden daha kuru kalpleriniz kurusun!

Bu vatanın, bu milletin, bu medeniyetin, bu ümmetin, bu emanetin düşmanlarına iki büklüm eğilip, diz çöküp sundukları hoşgörünün bu milletin evlatlarına çevrilmiş namlular olduğunu ferasetimizden saklayabildiklerini sanan ikiyüzlüler, vatanın ve milletin ruhunun, onları seneler boyu aç bi-ilaç, cahil, fakir, çaresiz bırakmakla yok olmayacağını bilmekten aciz zavallılar olduklarını gösterdiler.

Şakirt değillerdi, eşkiya idiler, şakiydiler...

Mürid değillerdi, riyakar döneklerdi, mürteddiler...

Mübarek değillerdi, meleklerin giysilerine saklanmış şeytanlardılar, ifritlerdiler...

Koyun postuna bürünmüş bu kurt bozuntularının hesaba katmadığı şey, koyun diye aşağıladıkları şu mazlum ve mütevekkil milletin başında gerçek bir çoban bulunması ve alim olmasa bile mutlaka arif olan bu milletin hem çobanına bağlılığı hem de birer birer o çoban kadar vatan ve millet sevdasıyla dopdolu yürekler taşımasıydı.

Bundan sonra bu meydan konuşacak, biz dinleyeceğiz!

Çünkü millet bu meydanda toplandı, bu meydan da kendini gösterdi, bu meydandan sesini yükseltti.

Çünkü milletin iradesi de, kuvveti de bu meydanda meydana çıktı.

Vatanına, bayrağına, meclisine, Başkumandanına, Cumhurbaşkanına sahip çıkma iradesi bu meydanda çıktı meydana.

Bayraktı, dalgalanması gereken.

Bayraktı, o göklerden inmemesi gereken.

Bayrak indikten sonra, bayrak gökten indikten sonra direk ne kadar büyük olursa olsun, sadece yüktür yük.

Bayrak Cumhurbaşkanıydı!

O’nu indirselerdi, direği taşımak hamallıktan başka şey olmadığı gibi, o direği taşıyacak takatimiz de kalmayacaktı.

Bayrağı dalgalandıran, bayrağı gökte tutan bu millet meydanları doldurdu ve ihanete yer bırakmadı.

Selaları kulağıyla duyanlar değil, yüreğiyle duyanlar akın akın koştu bu meydana.

Milli İrade Meydanına koştu, selaların peşinden bu büyük millet! 

Bundan sonra, herkes susacak Milli İrade Meydanı konuşacak. 

Demokrasi meydanı değil.

Milli İrade Meydanı! 

Millet adına bu meydan konuşacak artık...

Devlet adına bu meydan konuşacak artık...

Hem milleti hem de devleti aynı anda temsil eden, cumhurun temsilcisi Cumhurbaşkanı adına da bu meydan konuşacak artık...

Çünkü selalardan başka güvencemiz olmadığını...

Çünkü bu yiğit milletten başka dayanağımız olmadığını bu meydan gösterdi hepimize... 

Milli irade için meydana koşanların vatanın kalbi yaptığı bu meydanlar kurtardı vatanı hainlerden, zalimlerden, katillerden, darbecilerden. 

Bu meydan sayesinde camiler ne güzel camiler oldular, minareler ne güzel minareler oldular.

Bu meydan sayesinde selaların yalnızca ölüm haberi vermek için okunmayacağını öğrendik...

Bu meydan sayesinde selaların, dirilerin ölmesini engellemek için okunabileceğini öğrendik...

Bu meydan sayesinde, birer birer her birimizin içindeki vatan işgal edilmeden vatanımızın işgal edilemeyeceğini öğrendik...

Bu meydan sayesinde, hepimizin içinde, milletin tamamının yaşadığını, bu yüce topluluğun yurduna vatan dendiğini ve bu gerçek vatanın her kıyısı ve her köşesiyle yüreklerimizde kurulu olduğunu öğrendik...

Bu meydan sayesinde ve bu meydana koşanlar sayesinde bir millet olduğumuzu ve bu milletin bir yurdu olduğunu, bağımsız bireyler değil büyük bir milletin fertleri olduğumuzu öğrendik...

Bu meydan sayesinde bu büyük milletin, bu topraklarda misafir olmadığını, hep birlikte bu vatanın ev sahibi olduğumuzu öğrendik... 

Bundan sonra, bu meydandan uzak kalan okumuşlar susacak...

Bundan sonra, bu meydan uzak kalan zenginler susacak...

Beyaz yakalılar, takım elbiseliler, siyah arabalılar, tuzu kurular, terlemeyenler, ter kokmayanlar, elleri, ayakları nasırsızlar, pamuk tenliler, pembe yanaklılar, güneşte kavrulmamışlar, açlık çekmemişler, dara düşmemişler, bizinıs klaslara viaypiden geçenler, çifte vatandaşlar susacak... 

Bundan sonra, bu saydıklarımız içinden, vatanından ve milletinden kopmamış olanlar, selaları duyar duymaz meydanlara koşup milletiyle kucaklaşanlar, bu vatandan başka vatanı olmayanlar, demir bir liraya pivisi kaplattıkları nüfus cüzdanları dışında hiçbir aidiyetleri ve kimlikleri olmayanlar konuşacak önce.

Çünkü önce onlar geldiler bu meydana.

Çünkü ülkenin misafirleri değil, vatanın sahipleri onlardı! 

Çünkü önce onlar bu meydanı Milli İrade Meydanı yaptılar.

Çünkü önce onlar geldiler birer birer, üçer üçer, yedişer yedişer, kırkar kırkar...

Çünkü önce onlar duydu ruhlarında selaları...

Çünkü önce onlar kulaklarında değil ruhlarında duydukları selalarla zalimlerin namluları önüne göğüslerini siper ederken, yine önce onlar, sadece onlar gördüler içlerinde, yanlarında üçleri, yedileri, kırkları, erenleri, evliyaları... 

Vurulup düşenleri oldu, ki onların sayesinde ayaktayız.

Vurulup düşenleri oldu, ki onların sayesinde ayakta vatan ve bayrak.

Vurulup düşenleri oldu, ki onlar kendi derdine düşen korkak, kim kazanırsa onun tarafında yer almayı kollayan, her zamanki gibi kendi menfaatinin peşine düşenlerden değillerdi.

Namuslarının peşine düştüler!

Şereflerinin peşine düştüler!

Haysiyetlerinin peşine düştüler!

Bayrakları yere düşmesin diye milli iradelerinin peşine düştüler!

Ve şehid düştüler!

Şehid düştüler ve bedenleri yere düşer düşmez ruhları göklerin krallığındaki tahtlarına yerleştiler! 

Şimdi yedi kat semanın kat kat rahmet ışığı ve serinliğiyle döşeli en rahat yerinde, Rablerinin katına ve Peygamberlerinin şefaatına milyonları yakacak bir yangını söndürüp gelmenin huzuru içindeler. 

Huzur içinde tebessüm ediyorlar.

Çünkü düşmanı güldürmediler!

Vatanı sahipsiz bırakmadılar!

Bayraklarını göklerden ayırmadılar!

Ey Gaziantep kadar gazi, Kahramanmaraş kadar kahraman, Şanlıurfa kadar şanlı Sakarya!

Ey Anadolu kadar acılı, Anadolu kadar cesur, Anadolu kadar şerefli, Anadolu kadar güzel Sakarya!

Senin bütün erkeklerin ve bütün kadınların adlarını, tarihin boyunca adlarını ezberlediğin kahramanların yanına yazdı.

Şimdi neyi başardığının belki sen bile farkında değilsin!

Seni hak ettiğin yüksek yere yazmak tarihin görevi.

“Sakarya!

Saf çocuğu masum Anadolu’nun...”

Divanesi, “ikimiz” değil... Divanesi, “hepimiz” kaldık Anadolu’nun!

Ayaktayız!

Sakarya ayakta!

Fakat biz, yalnızca yıkılmadığımız için ayakta değiliz!

Nöbetteyiz.

Demokrasi nöbeti değil sadece, düşman nöbeti değil.

Vatanı düşmanların en tehlikelisinden kurtaran bu millete saygı nöbeti!

Ayaktayız!

Bu meydandaki millete saygımızdan ayaktayız.

Bu meydanın ve bu milletin temsil ettiği yüce değerlere saygımızdan belki eğilmiyoruz fakat bu milletin sayesinde yerinde ve onurlu kalan başımızı kalbimizin üzerine eğerek bu yüce millete ve onun kaynağı tertemiz emirlerine bağlılığımızı tazim ile arz ediyoruz.

Milli İrade Meydanındayız.

Ayaktayız.

Kulağımız, kalbimiz, aklımız karargahta.

Cumhurun kalbinde, karargahında.

Milletin tercihinde, kararında.

Biz seniniz, seninleyiz, sana aidiz.

Emirlerine amadeyiz Sakarya!

Ebediyen ve daima!