Artık iyiden iyiye yaklaşan seçimler öncesinde AK Parti milletvekili aday listesinin nasıl olabileceğine dair bir iki yazı kaleme aldım…

Farklı kesimlerden farklı tepkiler geldi yazılarıma…

Kimi tespitlerim doğru bulundu, kimi tespitlerim ise gerçeklikten uzak…

Kahir ekseriyet ile anlaştığımız tek husus mevcut milletvekillerinin en az 2’sinin yeniden aday gösterilmeyeceğine yönelik çıkarımımdı…

Yeniden listede olmasına hemen hemen kesin gözüyle bakılan milletvekilinin Çiğdem Erdoğan Atabek olduğu, Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un 3 dönem kuralına takılıp takılmayacağının ise henüz belli olmadığı noktalarında da birleştik insanlarla…

“Şayet Ali İhsan Yavuz aday olmaz ise listenin başına bir ağabey getirilir” tahminimin de bilhassa teşkilat üyelerince benimsendiğini söyleyebilirim…

Yazılarımın itiraz edilen bölümü ise olası milletvekili adaylarının isimlerine yönelikti…

Bir kere “listenin ağabeyi” noktasından Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na büyük teveccüh olduğunu gördüm…

Sakarya kamuoyu Zeki başkanı bir hayli özlemiş…

Farklı etnik kökenli insanlardan, önemli sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden ve bilhassa parti teşkilatının saygın isimlerinden Zeki başkanla ilgili çok olumlu tepkiler geldi…

Tecrübesi ve bilgi birikimi ile Zeki başkanın listenin 1. sırasının ağırlığını en iyi taşıyacak aday olduğunu söylediler…

İl Başkanı Yunus Tever için de herhangi bir itiraz gelmediği gibi kendisinin muhakkak listede olması gerektiği vurgusu altı çizilerek yapıldı diyebilirim…

Ali İhsan Yavuz’un vekilliğe artık nokta koyması ama genel başkan yardımcılığına devam etmesi fikrinin daha çok benimsendiğini gördüm…

Çiğdem Atabek’e yönelik de parti içindeki belli başlı kliklerin olumsuz görüş bildirdiğini lakin genel itibariyle kimsenin kendisiyle bir problemi olmadığını da belirtmek isterim…

Kendisini sevmeyen ve nefretle anan kesimin Çiğdem hanımın kendisinden ziyade yakın çevresindeki birtakım kişilere öfke ve nefret duyduğunu gözlemledim…

Milletvekilliğindeki performansından ziyade kişisel birtakım hasetlerin, fesatların, çekememezliklerin eleştirilerde etkili olduğunu ve de kendisine yönelik antipatinin yukarıda da belirttiğim gibi esasen “yakın çevresinde bulunan” birtakım kişilerden kaynaklandığını söylemeden geçmek olmaz…

Hâlihazırda Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin yardımcılığı görevini yürüten Ali İnci ile eski bakan yardımcısı ve milletvekili Hasan Ali Çelik için de birkaç eleştiri ve itiraz geldi…

Eski bazı belediye başkanlarına yönelik eleştiriler de yoğun olarak yapıldı…

Bu tür eleştirileri de “Artık yeni yüzler görmek istiyoruz. Hep aynı isimler etrafında dönüyoruz” argümanı ile açıkladıklarını gördüm insanların…

Evet, yenilik ve değişim insanlara her zaman cazip gelmiştir…

Şahsen ben de bilhassa siyasetle uğraşan insanların uzun süre aynı görevde bulunmalarını şehir ve kendileri adına doğru bulmam…

Heyecanın yitirilmesinin ve de yıpranmışlığın, olumsuz algıları da beraberinde getirdiğini savunurum…

Bütün bunlarla beraber deneyimin ve emeğin de hakkını teslim ederim…

Sevin sevmeyin, beğenin beğenmeyin; Zeki Toçoğlu 10 senesi Serdivan, 10 senesi Büyükşehir olmak üzere 20 yıl bu şehre hizmet etmiş…

Ha keza Ali İnci, 4 dönem belediye başkanlığı, bir iki dönem ilçe başkanlığı ve kısa bir dönem de milletvekilliği yapmış, ömrü bu davada geçmiş…

Hasan Ali Çelik, il başkanlığı, milletvekilliği ve de bakan yardımcılığı gibi önemli görevlerde bulunmuş…

Süleyman Dişli şehrin en büyük ilçesinin 15 sene boyunca başkanlığını yapmış…

Yusuf Alemdar 6,5 sene il başkanlığı, 15 sene de Serdivan Belediye başkanlığı yaparak adeta AK Parti’nin sembol isimlerinden biri haline gelmiş…

Şimdi bakıyorum da partide hiçbir emeği bulunmayan, geçmişte il/ilçe başkanlığı, belediye başkanlığı ve de milletvekilliğini geçtik; yönetim kurulu ve belediye meclis üyeliği dahi yapmamış isimler milletvekilliği rüyası görüyor…

Yahu siz kimsiniz arkadaş!

Eğitiminiz ne, gücünüz ne, bilgi birikiminiz, tecrübeniz, her şeyden önemlisi şehirdeki karşılığınız ne?

Etiniz budunuz ne!

Vaktinizi, nakdinizi harcadınız mı bu dava için bugüne kadar?

Her gün yüzlerce telefona alo dediniz mi, binlerce insanın talebini dinleyip sorun ve sıkıntılarına çözüm ürettiniz mi, geceleri uykusuz kaldınız mı?

Önemli makamların sorumluluğunu taşıdınız mı hiç sırtınızda?

Evinizden, ailenizden uzak kaldınız mı?

Yukarıda ismi geçen kişileri beğenmiyor, sevmiyorsunuz anladık tamam da; sizi kim sevsin yahu!

Bugüne kadar sosyal medyada şu kadar takipçisi, Ankara’da hatırı sayılır dostları, cebinde bilmem ne kadar parası var diye herhangi birinin AK Parti’den milletvekili adayı yapıldığını gördünüz mü hiç!

Çocuk oyuncağı mı sanıyorsunuz siz bu işleri!

Henüz yeni kurulan bir partiden bahsetmiyoruz burada…

Kuruluşu çeyrek asra yaklaşan ve de bunun büyük bölümünde ülkeyi yöneten, kurumsal hafızası olan bir partiden bahsediyoruz…

Her zaman ve de gerektiği nispette kendini yenilemiş; bu yeniliğin karşılığını kimi zaman olumlu, kimi zaman da olumsuz anlamda almış bir partidir AK Parti…

Evet; zaman zaman “yeni yüzlere” bünyesinde yer vermiştir…

Örneğin mevcut milletvekili Kenan Sofuoğlu son seçimde yeni bir yüz olarak ve de 3. sıradan aday gösterilmiştir…

Ama aşı tutmamıştır…

Gelinen noktada Sofuoğlu’nun tabanda ve teşkilatta ne gibi bir karşılığı olduğu ortadadır…

Aşı tutmamasına rağmen dünya çapında bir sporcu ve de gençlere rol modellik yapabilecek bir insan olduğu için aday olarak tercih edilmesinde bir beis yoktu…

Yine Ayşenur İslam ve Mustafa İsen gibi akademisyen kökenli insanlar da aday gösterildi, hatta Ayşenur Hanım bakan dahi yapıldı…

Lakin teşkilat bünyesi böylesine değerli isimleri bile kabullenemedi, hazmedemedi…

Ama bu isimlerin aday gösterilmesi de yanlış değildi…

Hatırlasanız çok değerli bir düşünce ve aksiyon adamı olan Süleyman Gündüz de sadece bir dönem vekillik yapabildi…

Yine dünya çapında başarılı olmuş sporcuları, olağanüstü başarılı iş ve düşünce insanlarını, SATSO ve SESOB gibi on binlerce insana hitap eden ve de toplumda karşılığı olan sivil toplum kuruluşlarının başkanlarını ya da çok iyi eğitim görmüş akademisyen ve bilim insanlarını aday gösterilebilir AK Parti…

Ama bu adaylıklar en azından listenin ilk 3 sırası için söz konusu olamaz/olmamalıdır…

Öte yandan yukarıda saydığım vasıfların hiçbirini taşımamasına, partide herhangi bir geçmişi ve görevi olmamasına rağmen halen milletvekilliği rüyası görenleri de gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum…

Herhalde gökten zembille inip milletvekili adayı olabileceklerini sanıyorlar…

Ve de kendilerini öyle bir pazarlıyorlar ki sanırsınız arkadaşlar bulunmaz Bursa kumaşı!

Halk onları istiyormuş, şehirde inanılmaz bir karşılıkları varmış, Ankara’da çok güçlülermiş falan filan!

Madem o kadar karşılığınız var halkta gidin 6 ve 7. sıralara talip olun…

Ben hangi sırada olursam olayım halk gücüyle seçilirim deyin…

Ya da vatandaş yana yana sizi istiyor, binlerce insan sizi destekliyorsa gidin bağımsız olarak adaylığınızı koyun..

Biz de böylelikle görelim halktaki ve şehirdeki karşılığınızın ne olduğunu…

Kusura bakmayın ama milletvekili adayı olmak öyle her babayiğidin harcı değil!