Yüzünde gözünde sesinde daima ‘umut’ olan adam.

Hep mütebessim, hep olumlu, hep umutlu.

Hep kuşatıcı, hep büyütücü, hep genişletici.

‘Güzelleştirin çirkinleştirmeyin, kolaylaştırın zorlaştırmayın’ ilkesinin şuuruna bihakkın vakıf; önce Eskader’i, sonra Kubbealtı’nı, sonra Bâbıâli’yi, sonra Sultanahmet’i, sonra İstanbul’u, sonra Türkiye’yi güzelleştirmek ve zenginleştirmek için bir ömür gece gündüz çalışan adam!

Cağaloğlu’nda, Bâbıâli’de, Sultanahmet’te, Üsküdar’da; yok yok tüm İstanbul’da, ne İstanbul’u, Türkiye’nin her hangi bir yerinde eğer bir sanatsal-kültürel etkinlik gerçekleştiriliyorsa, Mehmet Nuri Bey, ya düzenleyicisi, ya konuşmacılarından birisi, ya dinleyicilerinden birisi ya destekleyenlerden birisi, en kötü ve zayıf ihtimâlle de duyuran/herkese iletenlerden birisidir: Şu dernek, bu vakıf, şu cemiyet; şu anlayıştan bu düşünceden o cemaatten diye ayırmadan…

Hani Osmanlı İstanbul’unda nerede bir yangın çıksa yetişip söndürmeye çalışan Tulumbacılar Teşkilatı’ndan söz edilir ya; Mehmet Nuri Yardım da, ülkenin hangi köşesinde ‘hayırlı bir etkinlik’ düzenlense, onu duyuran ‘haber verme teşkilatı’ başkanıdır, mübarek!

Sağında hep Dursun Gürlek, solunda hep Şerif Aydemir’i düşünüyorum, ne zaman Mehmet Nuri Yardım aklıma gelse. İkisi dehep umutlu, hep mütebessim, hep iyimser hâlleriyle nakşolunmuş zihnime.

Üniversiteyi İstanbul’da okumuştur ya; asıl yaptığı İstanbul’u okumaktır bir ömür;  zaten yazdıkları da İstanbul’u okumak ve dokumaktır bir bakıma; ilmek ilmek, tablo tablo, resim resim, insan insan, cadde cadde, eser eser.

Ve o elbette ki gerçek bir İstanbulludur; anladınız siz dediğimi; İstanbul yani gerçek İstanbul, yani sur içi İstanbul’u.

Kitaplarının sayısını kendisi de bilmiyor: Yarım asrı aşan ömründe yetmiş mi, seksen mi, doksan mı kitabı yayımlanmış, bilmiyor gerçekten: Tek bildiği, ‘elliden sonra saymayı bıraktığı.’

‘Sefertası’ tevazuu ve vakarı içerisinde bir ömür ‘Bâbıâli’de Hayat’ sürmüş ‘Hâlim Selim Efendi’ bir adamdır o; bazen‘Mizahın İzahı’nı yapar bizlere; kâh ‘Tarihimizin Gülenyüzü’dür kâh ‘Edebiyatımızın’, kâh ‘Edebiyatımızda Hüzün’le tahassüs, taazzüz, telezzüz eyler gönüllerimizi, kâh ‘Yazar Olacak Çocuklar’ı toplar etrafına. ‘Kayıp İstasyon’da ağırlar ‘ÂşinaÇehreler’i zaman zaman. Yunus Emre’yle dosttur, Ziya Osman’la ahbap, Refik Halit’le arkadaştır, Safiye Erol ile yoldaş. Onun mekânında bazen ‘Romancılar Konuşuyor’, bazen ‘Türk Şiirinden Portreler’, teker teker gelip şiirlerini terennüm ediyorlar izleyicilerine.

Beni ne zaman görse ’yirmi dört saatte kırk sekiz saat çalışan adam’ diye iltifat eder, sağ olsun. Ama onu yakından tanıyan herkes şahadet eder ki, Mehmet Nuri Yardım yirmi dört saatte yetmiş iki saat çalışan adamdır; çalışan, üreten, organize eden...

Adının da soyadının da hakkını veren adamdır o: ‘Beyazlar beyazı şehir Siirt’ten yola çıkıp ‘başkentler başkenti İstanbul’u mesken tutmuştur ya, bu topraklardaki bin yıllık serüvenimizin ve medeniyetimizin künhüne vâkıf ender fânilerdendir; hem Muhammedîdir, hem kutlu bir geçmişin mümessili olarak gönlünde ve yüzünde o nuru taşır, hem de ihtiyacı olan herkese herdem ‘çağrılmadan yardım eden’dir.

O bir medeniyet sevdalısıdır, o bir medeniyet gönüllüsüdür, o bir medeniyet çilekeşidir.

Medeniyetimiz kadar geniş, kuşatıcı ve yaşatıcı hisseder, düşünür, düşündürür!

Yorulmaması, yüksünmemesi, yakınmaması bundandır.

Bir medeniyet sevdalısı olarak elbette en çok Yahya Kemâl der, Tanpınar der, Samiha Ayverdi der, Safiye Erol der. Der de der;  bu ülke, bu millet, bu medeniyet için kimler en ufak bir katkı sunmuşsa, onları arar bulur Mehmet Nuri Bey, bilmem hangi kurum ve/veya kişileri harekete geçirir, onlara saygı anma programı bir etkinlik düzenle/ti)r, gündeme getirmeyi veya tutmayı başarır.

Edepli adam, edebî adam, edebiyatçı adamdır.

Ufuk ve vizyon adamıdır, sabır ve sebat adamıdır, gaye ve istikbâl adamıdır.

Kavgadan, çekişmeden, bölünmeden uzaktır daima!

İstikbâli ‘köklerde’, istikbâli ‘mâzide, istikbâli ‘gençlik’te görenlerdendir.

Neredeyse bütün İstanbul’u tanır, neredeyse bütün yazarları bilir, neredeyse Anadolu ve Rumeli’nin neresinde yaşarsa yaşasın, bütün değerleri görür ve kamuoyuna gösterir.

Yapıcı, yaptırıcı, yapıştırıcı bir kişiliğe sahiptir.

Nizam, intizam, düzen adamıdır; onun kravatsız hâlini tarih yazmamıştır meselâ!

Dakiktir, rakiktir, raiktir.

Mehmet Nuri Yardım; bir medeniyet savunucusu. Savunucusu ve yaşatıcısı.

Bir medeniyet müdafii.

Medeniyetimizin yılmaz müdafii.

Bir medeniyet sevdalısı.