17 Ocak 1942 yılında ABD de dünyaya gelen Muhammet Ali’nin, Müslüman olmadan önceki adı Cassius  Marcellus Clay ‘dır.

               1964 yılında 22 yaşında, S.Liston'u yenip Dünya Şampiyonu oldu. Bu zaferden sonra İslam'a geçtiğini açıkladı. M. Ali ismini aldı ve çok sevdiği boks'a 1967'den 1970'e kadar ara vermek zorunda kaldı. Vietnam savaşına gitmediği için lisansı ve pasaportu elinden alınınca, dava süresince maddi sıkıntılar yaşadı. 1970' de temyiz davasını kazanıp tekrar boksa döndü. 1971'de J. Frazier ile yaptığı maçta ilk defa kaybetti. Fakat o en kısa zamanda tekrar şampiyon olmak istiyordu. Ardından çenesinin kırıldığı maçta Ken Norton'a sayı ile yenilince, kendi ve yakınları dışında birçok kişi kariyerinin bittiğini sandı. Fakat o azmedip, art arda unvan için rakip olan boksörleri bir bir yendi. Ken Norton'i yenip rövanşı aldı.

             1973’de J.Frazier ve Foreman'la  yaptığı maçları nakavtla kazandı. 1978'de L. Spinks'e yenilip ardından aynı yıl rakibini yenince Dünya Şampiyonluğunu 3 kez elde eden ilk boksör oldu.  

           1978'de boksu Şampiyon olarak bıraktı. 1984'te Parkinsona yakalandı. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu olan M. Ali, 36 yaşına kadar bütün şampiyonlar için tek isim olmayı başardı ve 37'si nakavt olmak üzere 56 maç kazandı.

          Ona sadece bir boksör olarak  asla bakmamak gerekir. Çünkü o gücüyle olduğu kadar kişiliğiyle de hep daha iyisini yapmaya çalışmıştır. 1960 Roma Olimpiyatları'ndan döndükten iki gün sonra, bir lokantada sadece beyazlara servis yapıldığını öğrenince, altın madalyasını Ohio Nehri'ne atmıştır.

             Vietnam Savaşı'na gitmemesine dair savunması çok dikkat çekicidir. İşte o meşhur meydan okuması:

                “Asker kaçağı değilim. Ne bayrağımızı yakıyorum ne de Kanada’ya kaçıyorum. Burada kalacağım. Beni hapse mi tıkmak istiyorsunuz? İstediğinizi yapabilirsiniz. 400Yıldır zaten hapisteyim. Üç beş yıl daha yatacakmışım ne çıkar. Ama katillere yardım edip, fakirleri öldürmek için 15000 km’lik bir mesafe katetmeyeceğim. Benim düşmanım sizlersiniz. Çnliler, Vietnamlılar veya Japonlar değil. Özgürlük ve eşitlik istediğimde karşı çıktınız. Şimdi sizlerin uğruna savaşmamı mı istiyorsunuz? Hayır, size yardım etmeyeceğim. Çünkü hiçbir Vietnamlı yolda yürürken arkamdan “pis zenci” diye bağırmadı bana.”

               Bu nedenle ünvanlarına el konuldu ve bokstan uzaklaştırıldı. 5Yıl hapis ve 10 bin dolar ara cezasına çarptırıldı. Fakat o yılmadı. Bu süre içerisinde üniversiteleri dolaşarak İslamiyet’i anlattı. Malcolm X ile yakın ilişkileri oldu.

               Vietnam duruşunda en önemli husus ise, zalimin karşısında, mazlumun yanında olmasıdır. Bu uğurda kendi ülkesine karşı durabilmiş hatta “ Benim düşmanım sizleriniz” diyebilmiştir. O hem mazlum Zencilerin, hem dünya mustazaflarının hem de tüm Müslümanların sesi, yumruğu, idölü olmuştur.

               Amerika gibi katı bir Hıristiyan ve egemen olan bir ülke de din değiştirmesi ve hak din İslam’ı seçmesi, başlı başına büyük bir olay, büyük bir cesarettir.

               Daha büyük olay ise, kendi ülkesinin emperyalist çıkarları için Vietnam savaşına gitmemesi ve Amerikan devletine “meydan okumasıdır.”

                Acaba biz bu durumda olsak, M. Ali’nin yaptığını yapabilir miydik?

                Tamamen ABD çıkarları için Kore savaşına katılan ordumuzun  neferleri, aynı pozisyonda değil miydi? Tek bir kişi, “Bu benim savaşım değil, ABD’nin savaşı, ben Kore’ye gitmem dedi mi, diyebildi mi?” Ya da bugün ABD çıkarları, istekleri veya müttefiklik gereği Afganistan’a, Irak’a, Libya’ýa, Yemen’e, Suriye’ye bizi göndermeye kalksalar, kaçımız M. Ali tavrını ortaya koyabiliriz? Durum tıpatıp aynı olmasına rağmen,  meydan okuyabilir, “Bu savaş bizim savaşımız değildir” diyebilir miyiz? Ya da Afganistan ve Lübnan’da askerimiz ne için var?!

                Hatta  M.Ali’yi , kendi devletine karşı duruşunda haklı gören ve alkışlayan bizler, şu anda ABD çıkarları, NATO veya benzeri saiklerle  “Savaşa gitmem, gidersem o ülke halkının yanında yer alır, ABD’ye karşı savaşırım” der miyiz, diyebilir miyiz? Dersek, hele kendi iktidarımızda dersek ne olur? Diyenleri alkışlar, yanlarında yer alır mıyız? Yoksa, şu anda geçerli yaftalarla yaftalar, itibarsızlaştırır, vatan haini ilan eder, yedi ceddini pazara döker, Müslümanlıktan çıkardığımız gibi, Türklükten de çıkarır, cibilliyetini başka düşman kavimlere bağlar mıyız?

                 Evet. Aynı tavrı Kore de göstermeliydik. Bu gün de ABD ve benzeri emperyalist çıkarlar gereği gönderileceğimiz her yer de aynı duruşu göstermeliydik, göstermeliyiz.

                 Bu büyük insanı, kahramanı saygıyla selamlıyor, gani rahmet diliyorum.

                 3 Haziran 2016 da çıktığı ebedi yolculukta, ebedi yurdunun Cennet olmasını Mevla’dan niyaz ediyorum.

                 NOT: Bendeniz boks sıporunun öğretilmesinden yanayım. Ancak, boks müsabakası yapılmasına, insanların dövüştürülerek sıpor yapılmasına ve para kazanılmasına şiddetle karşıyım ve yasaklanmasından yanayım. Zira, insani bulmam. Hele hele İslam’i hiç bulmam.