Lipödem, genellikle kadınlarda görülen, yağ dokusunun özellikle kalça, bacak ve bazen kollar gibi bölgelerde simetrik ve orantısız şekilde birikmesiyle karakterize, kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Çoğu zaman yanlışlıkla obezite ya da lenfödemle karıştırılan bu durum, hem fiziksel hem de psikolojik olarak yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiler. Ancak doğru teşhis ve bütüncül bir tedavi yaklaşımıyla lipödemin ilerlemesi kontrol altına alınabilir. Bu tedavi yaklaşımlarının temel taşlarından biri ise beslenme tedavisidir.

Lipödem Nedir? Neden Sadece Diyetle Azalmaz?

Lipödemin temelinde hormonal, genetik ve mikrosirkülasyon bozuklukları yer alır. Ergenlik, hamilelik, menopoz gibi hormonal değişim dönemlerinde ortaya çıkma eğilimindedir. Bu hastalığın en dikkat çekici özelliği, kilo verilse dahi orantısız yağ dokusunun kaybolmamasıdır. Diyet ve egzersizle vücudun üst kısmında incelme olurken, alt ekstremitelerdeki yağ dokusu dirençli kalabilir. Bu durum, kişinin motivasyonunu düşürebilir ve yeme davranış bozukluklarına yol açabilir.

İşte bu noktada, lipödemin yönetiminde uzman bir diyetisyen eşliğinde yürütülen kişiye özel beslenme programları, sadece kilo kontrolü değil, inflamasyonun azaltılması ve ödemin yönetilmesi açısından da büyük önem taşır.

Beslenme Tedavisinde Amaç Ne Olmalı?

Lipödemde temel amaç, inflamasyonu azaltmak, ödemi kontrol altına almak ve vücut kompozisyonunu düzenlemektir. Bu amaçlara ulaşmak için öncelikle antiinflamatuvar beslenme modeli benimsenmelidir.

Öne çıkan bazı beslenme ilkeleri şunlardır:

Basit şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak: Rafine karbonhidratlar ve katkı maddeleri inflamasyonu artırabilir.

Tuz tüketimini sınırlamak: Aşırı tuz alımı ödemi artırır. Bunun yerine baharatlar ve limon gibi doğal lezzetlendiriciler tercih edilmelidir.

Omega-3 yağ asitlerinden zengin bir diyet: Somon, ceviz, keten tohumu gibi kaynaklar, antiinflamatuvar etki göstererek dokuların rahatlamasına yardımcı olur.

Lif açısından zengin beslenme: Bağırsak sağlığı, genel inflamasyon düzeyini etkileyen önemli bir faktördür. Sebze, meyve ve tam tahıllar lif açısından zengindir.

Su tüketimini artırmak: Yeterli sıvı alımı, lenfatik drenajı destekler ve ödemin azalmasına katkı sağlar.

Ara öğünlerde bilinçli tercihler: Kan şekeri dengesini korumak, açlık krizlerini ve tatlı ihtiyacını azaltır.

Alternatif Beslenme Modelleri

Bazı çalışmalarda ketojenik diyet veya düşük karbonhidratlı antiinflamatuvar diyetlerin, lipödemli bireylerde ödemi ve ağrıyı azalttığı gözlemlenmiştir. Ancak bu tür diyetlerin mutlaka uzman kontrolünde uygulanması gerekir. Çünkü yanlış planlanan kısıtlayıcı diyetler, kas kaybı, hormonal bozukluklar ve psikolojik stres gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir.