Çocukluğumun siyah beyaz TRT'sinde görmüştüm. 80 darbesinden önce miydi acaba? Sanki Ramazan ayında yayınlanıyor gibi hatırlıyorum. Oruç ve yaz sıcağı aklımda. Teravih sonrası mı seyrediyorduk, kim bilir?

Babamın, misafirlere, "TRT bunu nasıl yaptı, hayret, yanlışlıkla galiba" dediğini hayal meyal hatırlıyorum. Belki de yakıştırıyorum şimdi.

Dizi, ilgi çekmiş belli ki, şaşırtmış da, beklenmedik bir şeyler gösteriyor, söylüyor olmalı ki, bacak kadar boyumla ekran karşısındayım. Seniha'ya aşık genç ve idealist şair Hakkı Celis'e acıyorum, içim burkuluyor, Seniha'ya kızıyor, kırılıyorum.

Yaşar Nabi Nayır, "Kendi romanlarınızdan en fazla beğendiğiniz hangisidir?" diye sormuş, Varlık Dergisi'nde, 1934'te, Yakup Kadri'ye. "En fazla tercih ettiğim romanım, hiç okunmamış olan Kiralık Konak'tır." demiş Karaosmanoğlu.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 27 Mart 1889'da, Kahire'de doğmuş bir Osmanlı aydını. 13 Aralık 1974'te Ankara'da ölmüş. Romancı, gazeteci, şair ve diplomat.

En ünlü romanları Nur BabaKiralık Konak ve Yaban. Belki Sodom ve Gomore'yi de duymuş olacaksınız. Fecr-i Ati edebiyat topluluğunun kurucu üyelerinden.  Zamanla "bireyci"likten uzaklaşarak "toplumcu"luğu kabul etmiş bir yazar. Milli Mücadeleden itibaren Atatürk’ün yakın arkadaşları arasında yer almış.

Mardin vekili. Tiran Elçiliğine atanması nedeni ile istifa etmiş. Sonra Manisa vekili. Kurucu Meclis Millî Birlik Komitesi Temsilciliği, 1961'de.

Kadro dergisinin kurucularından Yakup Kadri. Devrin yöneticileri ile fikir ayrılığına düşer, Kemalizm’i değiştirmekle suçlanır, ödül mü ceza mı belli değil, diplomat olarak yurt dışında görevlendirilir. Anadolu Ajansı'nın da kurucularındandır ve hayatının son yıllarında ajansın yönetim kurulu başkanıdır.

Selim İleri, 24 Ağustos 2014 tarihli "Yakup Kadri'de çöküş" başlıklı yazısında, "Yaşayışın, düşünüşün köklü bir üslûbu, redingot kuşağıyla silikleşir, ortadan kalkar. Arnuvo ve rokoko akımlarının bizdeki yansıları, yaşayışı, düşünüşü, ahlâkı etkiler. Kuşaklar arasında önemli zihniyet ayrılıklarına yol açar. Naim Efendi bu ortamda yabancılaşır, her şeyden iğrenir, kendi kabuğuna çekilir. Gelgelelim, konağının giderini karşılayamayacak kerte düşkünleşmiştir. Bir süre daha direnmeye çabalar. Eskinin, önüne geçilemez yıkılışı içinde kimliği yiter. Konak, toplumsal değişim dolayısıyla çöken ilk yapıdır. Çöküş ve yıkılış süreklilik gösterir: Naim Efendi’nin kendine çok yakın hissettiği, duygularını paylaşabildiği, ondan çok genç Hakkı Celis de savaşta ölecektir. “İstanbulin” dönemi gelişemeden sona erer… Geriye, Şişli’de apartmana yerleşmiş Servet Bey, kumarbaz Faik Bey ve onların kurban ettikleri Seniha gibi kişiler kalır. İlk ikisi için şahsî menfaatten ötesi yoktur. Seniha umarsızdır; çünkü Seniha’nın bireysel kurtuluş isteklerine çıkar yol yoktur. Artık her şey yıkılışın boyunduruğuna girmiştir." diyor.

Yakup Kadri, o dönemi anlatırken meşhur kıyasını yapar. Asyalı ve Avrupalı arasında, ne Asyalı ne de Avrupalı sayılabilecek ama her ikisinin kisvesinden daha medeni bir kıyafetten "İstanbulin"den söz eder.

"İstanbul`un iki önemli devri olmuştur; birincisi İstanbulin; diğeri ise Redingot devridir. Osmanlılar, İstanbulin devrinde oldukça temiz, kibar ve zariftiler. Tanzimat-ı Hayriye ile ortaya çıkan “İstanbul efendisi” yeni kıyafetleri ile yepyeni bir imaj çiziyordu. Bu insanlar umumi işlerden çekinen, ölçülü, namuslu aile babalarıydılar. Redingot devri insanları ise yarı uşak, yarı kapıkulu, riyakar ve adi bir nesildi. Onların gelmesiyle, tutucu İstanbulin efendilerine göre artık ne düşünüşün, ne giyinişin, ne de yaşayışın üslubu kalmıştı."

“Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapıkulu, riyakâr, adi bir nesil türedi. Bu neslin en yüksek, en kibar simalarında bile bir saray hademesi hali vardı. Çoğu, İkinci Abdülhamid Han ricalinden olan bu adamların her biri hile ile efendilerinin arabasına binmiş seyisleri andırıyorlardı.”

Bundan bir elli sene sonra acaba şu yaşadığımız dönem nasıl adlandırılacak dersiniz?

Bir Yakup Kadri daha gelir mi? Yoksa redingot devrini mumla aratan hayatımızın Yakup Kadri kalitesinde romancıları hak etmediğini kabullenmek mi en doğrusu?

Kiralık Konak, çoktan yıkıldığına göre!