Çok uğraştılar, kapıştırmak istediler; parti içi ve dışında fitne, şer odakları boş durmadı; birbirine düşman ilan ettiler neredeyse Ali İnci, Ayhan Sefer Üstün ve Zeki Toçoğlu’nu…
İnci Başkan bir ara bu gelişmelerden etkilenir gibi olsa da “Kol kırılır, yen içinde kalır” deyip, çekti sineye kendisine ulaşan –aslı olsun olmasın- sevimsiz sözleri…
Meclis’e tam ısınmaya başladığı zamanda alındı, yeni seçim kararı…
Ali İnci’yi TBMM’deki ofisinde ziyaret ettiğimizde, iki de dost vardı yanımızda…
Masasının üstüne konulan bir çocuk boyu dosyaya yaklaşımı ve her olayı takip edişteki titizliği ile Ali İnci’nin, Hendek Belediye Başkanlığı sırasında sergilediği çalışma ve iş bitirme azmi, bizde onun adına son derece olumlu izler bırakmıştı…
Bu hal, İnci Başkan’ın neler yapabileceğinin en somut örneği gibiydi...
Kabına sığmaz çalışma azmiyle milletvekilliği döneminin son günlerini yaşadığı şu sıralarda, aleyhte-lehte söylenen her sözü atıp bir kenara, kendisi adaymış gibi yürütüyor, partisi adına çalışmalarını, yine o hırs ve azimle, dur durak bilmeden…
Kendisini bisiklet sürücüsü ve bir oka benzeterek, “Önüme bakarsam düşerim; düşmemek için ben hep hedefe kilitlenirim. Yay olsaydım elde kalırdım. Ok olup, hedefi vurmak isterim” şeklinde iddialı sözlerle kendini geleceğe hazırlayan Ali İnci’yi yeniden ve önyargısız partisi adına meydanlarda görmek hem kendisi, hem de partisi adına son derece sevindirici ve olumlu bir gelişme olsa gerek…
İnci Başkan’ın ülkenin hayati bir süreçten geçtiği şu acımasız ortamda, partisi adına kişisel ihtiraslardan sıyrılıp meydanlara inmesi, her iki cephede de olumlu bir hava esmesine yol açmışa benziyor...
Partinin akil adamları sınıfına giren etkili ve yetkili isimlerinin de bu tablodan memnun olduklarını, bilmem söylemeye gerek var mı!