1-Aşağı Çalıca? Hendek’in Adapazarı sınırındaki köyü. Doğduğum, on yaşına kadar çocukluğumun geçtiği köy. Seksen haneydi. Şu anda 40-50 haneli. Hâlâ zaman zaman gider, köyümün ortasındaki çeşmeden su içer, çocukluk hatıralarımı yad ederim. Dövenle harman dövdüğümüz harmana gider, o günlerime dönerim. Patates gömüp yemek için ateş yaktık çocukken, buğday tarlasını yaktık; o günleri hatırlar kendi halimize gülerim.
 
2- Yukarı Çalıca? Bizim köyün üstündeki köyün adı. O da yetmiş seksen hane filandı. Sefer Özpilavcı’nın, İrfan Bıçakçı’ların köyü. Bizim köyün arazileri daha çok ovada olduğundan verimli, onların ki tepede olduğundan verimi düşüktü. O nedenle Yukarı Çalıca’nın gençleri Modern sanayi ve Dörtyol Sanayi’de çıraklığa başladılar; kırk sene sonra bugün dönüp baktığımızda her biri birer işadamı, tüccar oldular. Verimsiz arazilerin faydasını gördüler yani.
 
3-Hendek? İlçemizdi, çocukluğumda her Salı babaannemle Hendek’e gider süt yoğurt satar, yağ tuz zeytin alır dönerdik. Vita yağı alırdık mesela. Çarşı helvası alır, ekmekle yerdik, tadına doyulmazdı.
 
4- Ada? Bilhassa bizim o taraflar ve Dernekkırı köyleri oldum olası Adapazarı’na kısaca Ada derler; bugün Ada’ya gidiyoruz, Ada’dan geliyoruz filan. Sakarya nehri böldüğü için, köprüden karşıya geçiliyor ya, Ada olarak görürler Adapazarı’nı. Hâlâ da Ada derler, herkes de anlar zaten.
 
5- Adapazarı? On bir yaşındayken babam Eski Garajlar Semti’nde terzi dükkanı açtı, Cuma Pazarından ev tuttu, benle Ahmet varız daha, Hakkı Adapazarı’nda doğdu; 1967 senesinde Hendek Aşağı Çalıca’dan Adapazarı Cuma Pazarı’na taşınmış olduk. 45 senedir Adapazarı’nda yaşıyorum. Benim gözümde Adapazarı hayatımın olmazsa olmazıdır; bin kere daha dünyaya gelsem, yine Adapazarı’nda yaşamak isterim!
 
6- Karaosman İlkokulu? İlk üç yılı köyde eğitmenimiz vardı Mehmet hoca, onda okudum, dörtle beşi Karaosman İlkokulu’nda okudum. Selami, Hasan Yılmaz, Adnan vardı sınıfımızda.
 
7- Yeğenler caddesi? Yeğenler caddesi bizim Cuma Pazarı semti için çarşı demekti.
 
8- Eski Garajlar? E-5 olmadan önce, ta 1940’larda, 50’lerde orası meşhur Ankara-İstanbul yoluymuş; bütün otobüsler oradan geçermiş, o nedenle Şehir Garajı da oraya yapılmış; daha doğrusu şehrin dışarıya açılan kapısıymış orası; Atan’lar, Gülhan’lar… Adapazarı’na bu iki firma meşhurdu. Aynı zamanda o garaj, Çökekler, Budaklar, Hendek tarafının arabalarının da girip çıktığı yerdi. Çok meşhur, çok popüler yerdi. Zamanında Çark caddesi gibiydi. Önce E-5’in, sonra da Otoban’ın yapılmasıyla Eski Garajlar da önemini yitirdi.
 
9- Eski Hendek caddesi? Eskiden Hendek’e o yoldan, o caddeden gidiliyormuş, Ankara caddesi bile yok daha düşünün. Çeşme meydanından Karaosman İlkokulu’nun önünden Eski Garajların önünden eski Sakarya köprüsüne giden cadde. Adını da Hendek’e gidiyor olmasından almıştır.
 
10- Ali Kuzu Camii? Eski Hendek caddesinin ortalarında, o mahallenin en eski camisidir. Babamın terzihanesi Celepçiler’in karşısındaydı. Babam da ben de Cumaya, vakit namazlarına o camiye giderdik.
 
11-Çeşme meydanı? Bugünkü AVM’ler neyse bizim çocukluğumuzda Soğanpazarı yahut Çeşmemeydanı dendiğinde o anlaşılırdı. Alış verişin en yoğun olduğu yerdi. Çeşmeyi hayal meyal hatırlıyorum. Köfteci Kemal amcanın dükkanını, tamirhaneleri, Motorcu Ömer Ustayı hatırlıyorum.
 
12- Bahar mahalle? Ankara caddesine paralel, Kavaklar caddesinin devamı olan ara sokak; o semte Bahar mahalle yahut Bahar sokak derlerdi; şimdi Yahyalar mahallesi deniyor. Üç yıl ortaokula yolumuz oydu, yürüyerek gelip gittik elbette; yağmur çamur.
 
13- Merkez Ortaokulu? 1969 senesinde Merkez Ortaokulu’na başladım. Bugün Büyükşehir Hizmet binası olan yerdeydi okulumuz. Nail bey müdürümüzdü. Şahin bey beden eğitimine gelirdi; ne döverdi bizi. Muzaffer bey vardı. Sınıf arkadaşlarıma gelince; Bilal Batman, Şeker Afyon, bankacı Fahrettin sınıf arkadaşlarımdı.
 
14- Adapazarı Ticaret Lisesi? O tarihte ortaokulu bitiren her yüz gençten ancak on tanesi üniversiteyi okuyabiliyordu. Babam ‘üniversiteyi kazanamazsan, muhasebeci olur kendini geçindirirsin’ diyerek beni Ticaret Lisesi’ne gönderdi. Okulumuz o zaman bugün Bulvarda Büyükşehir Kültür Daire Başkanlığı’nın olduğu tarihi binaydı. Okul müdürümüz Fahri Yetiş’ti. Daktilocu Özden hanım, Mali Cebir’e Ahmet hoca, Beden eğitimine İbrahim Uluç geliyordu. 925 İmdat Akgünler’dim ben.
 
15- Adapazarı’nda Ticaret Liseli olmak? 1970’lerin Adapazarı’nda Ticaret Lisesi’ni bitirmek demek ‘muhasebecilik mesleğini kazanmış’ sayılır, iş derdin olmaz demekti. Bankalara, resmi dairelere memur olarak girilir, giremeyen de serbest muhasebeci olurdu.
 
16- Liselerarası spor müsabakaları? Belli başlı beş altı lise vardı o yılların Adapazarı’nda. Adapazarı Lisesi (1980 ihtilalinden sonra adı Atatürk Lisesi yapıldı), İmam-Hatip Lisesi, Ticaret Lisesi, Arifiye Öğretmen Lisesi, Erkek Sanat Enstitüsü vardı. Sonraları Ali Dilmen ve Ozanlar Lisesi açılmıştı. Spor rekabeti büyüktü o zamanlar. Futbolda Adapazarı Lisesi, güreşte İmam-Hatip, voleybol ve basketbolda Arifiye Öğretmen Lisesi çok başarılı olurdu. Futbolda Adapazarı Lisesi’nden sonra Ticaret Lisesi gelirdi.
 
17-Şemsiyeli bahçe? Atatürk Parkı’nda bugün AKM’nin, Burger King’in ve sucukçunun olduğu yere Şemsiyeli Bahçe, bazen de Şemsiyeli Park denirdi. Şehir için buluşma yeriydi orası; öğrenci arkadaşlarla orada buluşur, çayın simitin ve muhabbetin tadına doyamazdık.
 
18- Uzunçarşı? Adapazarı’nda ticaretin nabzının attığı yer; kendisine has bir ticaret kültürü, geçmişi, tecrübesi vardır. Balıklı Sümer’den Yaman’lar, Aldinçler, Kuzulu Mağaza; hepsi oradaydılar. Adapazarlı ticareti Uzunçarşı’dan öğrenmiştir; üzerine doktora tezi yapılmalıdır.
 
19- Orhan Camii? Buluşma adresi; bizim buluşma yerimiz oydu her zaman: ‘Nerede buluşacağız? Orhan Camii’de!’ Çocukluğumuzdan beri. Teravihlerde en çok da.
 
20- Çark Mesire? Öğrenciliğimizde arkadaşlarla dersten kaçar Çark Mesire’ye giderdik; balık tutar yüzer, eğlenirdik. Su o zaman tertemizdi, içme suyumuzdu aynı zamanda.
 
21-Sinemalar? Gençliğimizdeki tek eğlencemiz sinemaydı; Saray (Eski Orduevinin karşısında), Atlas (Sabihahanım İlkokulu’nun yanında), Yıldız (Havuzlu Çarşı’nın üzerinde) yerli filmler getirirdi; Fitaş (Karaosman sokakta) ve Yeni Sinema (Orhan Cami’nin çaprazında) yabancı filmler getirilerdi. Her akşam farklı bir sinemada farklı filmler seyrederdik; çıkınca da Mahzen’de çorba içer eve öyle gelirdik. Yıldıray Çınar, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur’un popüler dönemiydi. Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Yılmaz Güney, Yılmaz Köksal, Behçet Nacar kavga filmleriyle ünlüydü. Yeni’de en çok Brucc Lee yani karate filmlerine gittiğimizi hatırlarım. Bir kere hiç unutmam Atlas’ın yazlığında Fatma Girik’in bir filmini seyrederken yangın çıkmıştı. Perde tutuşmuştu. O yıllarda çoluk çocuk aileler gelirdi sinemaya. Her Çarşamba bayanlar matinesi olurdu.
 
22- Sakaryaspor? 1970 ve 80’lerde Sakaryaspor bizim için her şeydi; içerde dışarıda her maçına giderdik. Gitmediğim deplasman, girmediğim şehir çok nadirdir. Kaptan Sarı İhsan’ı, Solaçık Rıfkı’yı, Baykul’u, Bora’yı unutmam mümkün değil. Trabzonsporla şampiyonluk için çekiştiğimiz sene, 1973-74, ne maçlar vardı. Sabah beşte kalkar otobüse atlar deplasmana giderdik. Babaeski-Sakarya maçına gittik, Sakarya tribünü tıka basa dolunca, çaresiz Babaeskililerin tribününe gittik. 2-0 da yendik, sevinemiyoruz, bir daha da rakip seyirci arasında maç seyretmemeye tövbe ettim. Yine Recai’ni kornerden Karabük Deplasmanında attığı golü unutamıyorum. Bizim için Sakaryaspor sevgisi, aile, namus, Adapazarı ve vatan sevgisi ile içice olmuş bir sevgiydi; Sakaryaspor dendi mi dururdu her şey!     
 
23- Islama köfte? Çocukken para biriktirir ıslama köfte yemeğe giderdik, yanında şırası da olurdu. Çok iyi hatırlıyorum, sık sık ilave ekmek isterdim. Ekmeği çok lezzetli olurdu. Arkadaşlarla bizim tercihimiz Çakar veya Rumeli Köftecisiydi. 45 sene sonra ıslama köfte hâlâ aradığım, severek ve beğenerek yediğim bir lezzettir. Son yıllarda Köfteci İsmail’e gidiyoruz; temiz, lezzetli. Köfteci Mustafa’nın lezzeti de iyi ama yer itibarıyla biraz sıkıntılı.
 
24- Yoğurtlu Döner? Bir tek Adapazarı’na mahsus bir yemek; lezzeti de enfestir. Ben haftada bir yerim, o da et yasak olduğu halde… Tek adresi de Dönerci Ömer’dir. Arkasından da irmik helvası. Tadına doyamazsınız. Yoğurtlu döner bizler için eşi bulunmaz bir Adapazarı klasiğidir.
 
25- Gazoz? Kahveye gittiğimizde Neşe gazozu içerdik; hâlâ işyerimde kasa kasa Neşe gazozu vardır, gelenlere ikram ediyorum. Neşe bizim için çocukluğumuzun vazgeçilmez bir içeceği; hâlâ Coca Cola’ya değişmem.
 
25- Helva? Uzunçarşı’da Gülseven gelir aklıma; yaz helvası alırdık meselâ. Tadına doyamazdık. Ekmekle yerdik. Başka hiçbir helvada o lezzeti bulamadım ben. Çoluk çocuk torunlar geleceği zaman Gülseven helva alır, ailece yeriz.
 
26- Lokum? En çok güllüsünü severim ben; senelerdir Mazlum Şekerleme’den alırım. Çıtır lokumu da seviyorum.
 
27- Kabak tatlısı? Asıl babaannelerimizin ekmekten sonra fırına tepsiyle sürdükleri kabak tatlılarının tadını görmeliydi şimdiki gençler; ağaç kaşıkla yerdik; harikulade bir lezzetti. Bazen yufkayı ıslar arasına da rendelenmiş kabak koyardı babaannem; nefis bir tatlıydı. Şimdi nerde? Allah’tan Yavuz Köprülüoğlu kabak tatlısı yapıyor da, birazcık hasret gideriyoruz. Kabağın, kabak tatlısının başkenti Adapazarı’dır, o kadar!
 
28- Kabak Çekirdeği? Çocukluğumuzdan beri akşamları evlerde, iş yerlerinde veya sinemalarda, okula gelip giderken, kavrulmuş kabak çekirdeği yemek önemli bir gelenek ve alışkanlıktı biz Adapazarlılar için. Hâlâ da beş kilo alırım, kavurup kavanoza koyarız, çıkartır çıkartır yeriz.
 
29- Enişte’nin Ayranı? Adapazarı’na has, meşhur ayranımızdı. Yarısına kadar köpük olduğu için köpükler burnumuza değdiğinden, en çok da birbirimizle dalga geçerdik. Poğaçayla içerdik; akşamları sinema girişinde veya çıkışında Enişte’ye uğrayıp ayran içmemek büyük eksiklik gelirdi bize. Biz Enişte kimdir bilemezdik ama ayranına bayılırdık.
 
30- Resul Dayı’nın veya Mahmut’un ekmeği? En çok aranan, en çok da aradığımız ekmektir; bakkallar özellikle yazardı; Mahmut’un ekmeği veya Resul dayının ekmeği diye. Sorup araştırmıştım zamanında, taş fırında pişirildiğinden o kadar lezzetli olurmuş. İstanbul’a, şuraya buraya akrabalara giderken ekmek götürürüm hediye. Adapazarı simitinin de tadına da hiçbir yerde rastlayamazsınız.
 
31- Adapazarı yöresel mutfağı? Adapazarı’nda her milletten insan olduğu için her çeşit de yemek var; bunun getirdiği inanılmaz bir mutfak zenginliğimiz var. Boşnak böreğinden Arnavut şekerparesine, Çerkez tavuğundan Manavların dartılı keşkeğine… sütlü üzümden patates oturtmasına, bozadan dondurmaya kadar; Adapazarı mutfağı inanılmaz üst düzey bir damak düzeyi ve zenginliğine sahiptir.
 
32- Muhasebeci? Vergi mükelleflerinin kanunlar doğrultusunda hesaplarını yaparak geçimini sağlayan bir meslektir.
 
33- SMMM Odası? Sakarya’da 750 civarında bağımlı veya bağımsız çalışan serbest muhasebeci-mali müşavir bulunmaktadır. İl genelinde 350 civarında muhasebe bürosu bulunmaktadır. Daha önceleri dernek statüsünde olan odamız 1988 yılında 3568 Sayılı Kanunla oda hüviyetine kavuşuştur. Oda kurucu yönetim kurulunda Yusuf Mahmutoğlu (başkan), Halil Kocacık (başkan yardımcısı), Mustafa Koç (sekreter), İmdat Akgünler (muhasip) ve Zeki Çelebi (üye) vardı. Yusuf Mahmutoğlu ve Halil Kocacık’ın ardından Selahattin Çakırsoy üçüncü oda başkanımızdır.
 
34- Adapazarı’nın eski ve köklü muhasebecileri? Adnan Bilgiç, Orhan Işıklı, İbrahim Özgür, Mehmet Çakan, Muharrem Gürses, Cevdet Acar, Hayati Yıldırım, Güngör Akarsu ilk aklıma gelen meslek büyüklerimiz ve öncülerimiz. Ölenlere rahmet, kalanlara sıhhat ve selamet diliyorum.  
 
35- Mali Müşavir nedir, tanınmış mali müşavirler? Muhasebeci olduğu halde dört yıllık üniversite bitiren, şirket kuran, bilirkişilik yapan, danışmanlık yapan kişilere mali müşavir denir. 750 kişilik odada yaklaşık 300 civarında mali müşavirimiz var diyebilirim. Mustafa Koç, Selahattin Çakırsoy, Turgay Çetiner, İmdat Akgünler, Nuri Osman Ürküt, mali müşavir denildiğinde Adapazarı’nda ilk akla gelen isimlerdendir.
 
36- Yeminli Mali Müşavir/ler? Defter belge tutmayıp KDV ve Vergi İadelerindeki raporları düzenleme yetkisi olan kişilerdir. Adapazarı’nda sadece 8 arkadaşımız var bu unvana sahip. Orhan Sarıkaya, Ömer Necdet Aydemir, Ramis Savaş, Fikret Paçacı, Mustafa Ak, Cemil Dilbaz, İlker Çağcı, Hasan Ünlü.
 
37- Yusuf Mahmutoğlu? Derneğimizde uzun yıllar başkanlık yapmış, 3568 Sayılı yasanın çıkması için Türkiye’yi karış karış dolaşmış, yasanın çıkmasında büyük emeği geçmiş, Odamızın kurucu başkanlığını yapmış olup, iki dönem dört yıl da oda başkanlığımızı yürütmüş değerli bir büyüğümüzdür.
 
38- Halil Kocacık? Serbest muhasebecilik mesleğine ben rahmetli Güngör Akarsu’nun yanında Ticaret Lisesi öğrencisiyken 1974’te çırak olarak başladığımda, kalfam da rahmetli Halil Kocacık’tı. Yıldırımspor’un da kalecisiydi aynı zamanda. Bu mesleği bana sevdiren, yaptıran ve ekmek yememi sağlayan da odur. Kendisini de öz ağbim gibi severdim. Çok iyi, çok düzgün, çok sosyal bir insandı; herkesin iyiliği için koşardı. Cenazesine 80 ilin oda başkanlarının yüzde 99’u katılmıştı; buradan da çok sevildiği belli olmuyor mu? 
 
39- Genç Mali Müşavir/Muhasebeciler? İyi eğitim görmüş genç bir kuşak geliyor arkamızdan; onlara tavsiyem: Mesleklerini sevsinler, dürüstlükten asla taviz vermesinler, yenilikleri takip ederken eski muhasebecilerin tecrübelerinden de faydalansınlar ve mutlaka ve mutlaka sosyal olsunlar.
 
40- Çocukluğunun Adapazarı’ndan özlediğin üç şey? Yazlık sinemalarda seyrettiğim filmler, Çark Mesire’de okuldan kaçıp gittiğimiz yüzmelerimiz ve tuttuğumuz balıklar. Bir de paytona binmeyi çok özledim; annemle Salı Pazarına (şimdiki Katlıpazar yeri) gittiğimizde, eve dönüşte mutlaka payton tuttururdum ona.