Hırsızlık ve uyuşturucu konularında gün geçmiyor ki bir şikayet düşmesin masama ve bir mağduriyet yaşanmasın son aylarda…

İnsanca yaşamanın ve hakça kazanıp yol almanın önündeki bu büyük engel, toplumsal hayatı bütünüyle içine alan bir huzursuzluk ve rahatsızlık giderilmesi gerekirken, aksine daha da şiddetini artırarak toplumu tehdit ve tedirgin ediyor…

Geceleri sokaklarımız sakin, emniyetli, güvenilir olmaktan çıktı…

Sabah-akşam yürüyen biri olarak, evime giderken gecenin ilerleyen bir vaktinde, Adatıp yakınlarında aniden sert bir fren sesiyle irkildim…

Bir de baktım eski, yolların belalısı haline gelen bir yerli otodan inen iki kişi bana doğru ilerliyor…

Tehlikeyi sezip karşı bankete geçmem bir oldu…

O esnada, arkamdaki serseri kılıklı kişilerin arabasına binip uzaklaştığını gördüm…

Gecenin karanlığında plakasını alamadığım aracın da sanırım öyle gecelerde ava (!) çıkan iki serseriye ait, çalıntı olması kuvvetle muhtemel…

İşte böyle ve benzer soygunlar için tura (!) çıkanlara karşı tedbirli olmak ne derece caydırıcı olabilir bilemem, ancak bilinen bir şey var ki; O da soyguna müsait yerlerde gecenin bir vaktinde zorunlu haller dışında tek başına dolaşmamak ve dikkatle olmak…

Bunun yanında evlere ve de “soyulmaz” denilen korumalı sitelere dahi girip yükte hafif pahada ağır ne bulurlarsa alıp götüren motorize hırsızlık vakalarındaki artış, yükselen feryat, sitem ve şikayetler toplumun psikolojisini allak bullak eden olaylar halinde sürüp gitmekte, ne yazık ki…

Bekçi uygulamalarıyla eskiye dönüş, bu konuda atılmış önemli bir adım olsa da yeterli olmadığı, giderek artan hırsızlık olayları ile görülüyor…

İnsanlar bu konuda nasıl bir yol izleyecek…

Ne gibi tedbirler alınacak ve güvenlik güçleri ile en seri şekilde nasıl haberleşilecek…

Böyle durumlarda takip edilecek yol ve yöntemler üzerinde durmanın zamanıdır artık…

Özel araçlarla gelip soygun yapıp giden vasıtaların bulunamayışının sebepleri üzerinde durup düşünmek, ayrı bir sorun olarak geliyor gündemde…

Bunun yanında hâlâ ve ısrarla “uyuşturucu madde pazarlayan zehir tacirlerinin faaliyette bulunduklarına” yönelik haber ve yorumların yetersiz olduğundan bahisle, sitem üstüne sitemde bulunan okuyucularımızın şikayetleri de bitmek bilmiyor...

“Şehrin önemli toplanma alanları olarak bilinen cadde, sokak, meydan, okul ve kafeterya önlerinde gelişen uyuşturucu ticareti ile çocukları zehirleyen ve bu işi meslek haline getiren zehir tacirleri ile daha etkin ve caydırıcı bir yol izlenmeli” diyen vatandaşların “Ne olur, bu büyük toplumsal belayı sık sık gündeme getirin” şeklindeki mesaj, telefon ve bizzat gelerek dile getirmeleri de “Bıçağın kemiğe dayandığının” işareti olsa gerek…

Bu konuda duyarlı okuyucularımızın, yavruları bu tuzağa düşmüş velilerin ve uyuşturucuyla mücadele eden derneklerin feryat figanı, işin ne derece ciddi ve toplumsal yara haline dönüştüğünü gösteriyor…

Sanırım ne demek istediğimiz açık seçik şekilde anlaşılmıştır…

Bu doğrultuda başarı yalnız güvenlik güçlerimizin değil, topyekun halkın katılımıyla oluşacak bir çalışmayı gerektiriyor…

İstiyoruz ki bu birliktelikle zehir tacirleri ve hırsızlıkların sonu gelsin…

Herkese ve her kesime bu anlayış içerisinde, kolaylıklar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Leylaklar” gönderiyoruz…