“Siyasetten ve şeytandan Allah'a sığınırım” diyen bir Üstadın izlerini takip ederken, acaba Üstat burada ne demek istemiştir diye biraz kitapları karıştırdım…

Bu araştırmam esnasında geleceğin siyasetçileri için, dahası dünyasını da ahiretini de düşünen siyasetçiler için önemli tüyolar keşfettim…

Kuyrukları birbirine değdirmeden insanları yönetebilmek demek olan siyaset için “Şeytanın elinde, dikkat et” diyor Üstat…

Evet, üstadım bunu derken de siyasete ve siyasetçiye yol göstermemezlik etmiyor…

İşte size hiçbir zaman kaybetmeyecek bir tüyo; hem siyasetçilerin, hem yöneticilerin, hem ceo’ların, hem patronların, hem şeyhlerin daha ne varsa sahip olmalarını gerektiren bir taktik ve yöntem:

Üstadım Said Nursi Kur’an’dan aldığı derse istinaden der ki, “Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm kargaşa ve ihtilallerin üç temel nedeni vardır:

Birisi; sen çalış ben yiyeyim…

İkincisi; ben toksam sen açlıktan ölmüşsün bana ne…

Üçüncüsü; haklıyım çünkü güçlüyüm…”

Demek ki ister başkan, ister müdür, ister aile babası olun bu üç temel sorunu himayenizde barındırmayın…

Fark ettiğinizde hemen müdahale edin, önlem alın ve size tabi olanlara bu hakikati açık edin ki yarın bir gün başlarına bir balyoz indirdiğinizde nedenini anlasınlar…

Bunun dışında sosyal yapıyı mahveden üç zararlı yapının üç çözümü de şöyle izah edilir:

Birincisi faiz; bunu İslam kaldırmış, emeğin sömürülmesinin önünü kapatmış…

İkincisi zekâtı farz kılarak gelirin sosyal sınıflar arasında adilane dağılmasını sağlamış ve katmanlar arasında öfke ve nefretin doğması önlenmiştir…

Üçüncü problem malum zulüm ve adalet dengesi, aynı Allah’ın yarattığı her kul kâinat kadar değerlidir…

O yüzden bir gemide bir masum, yüz de katil olsa o gemiyi batıramazsınız…

Ta ki o masum hakkından feragat edip izin verene kadar…

Bu ne demek; bir ferdin hakkını ondan izin almadan devlet gasp edemez demek…

Bu ne demek; devlet, bayrak, vatan arkasına sığınıp biz sizden daha iyi koruruz diye başkasının malına, canına, ailesine, huzuruna bulaşamazsınız demek…

Kur’an ferdin sadakat ve bağlılığını ister ve korur, zira bu âlemin bekası insan iledir…

O yüzden kimse sırtını devlete yaslayarak ferdin hakkını, hukukunu çiğnemeye kalkmasın, hakkın sahibi Allah’tır ihtarını yapar…

Söz burada biter!

İnsanların ne pişireceğim derdinin olduğu bir ortamda siz tarla mahsullerini yol kenarlarına dökülmüş olarak görüyorsanız; liderinize, şeyhinize, patronunuza yan bakıldı diye demir parmaklıklarda soluğu alıyorsanız;

biat etmediğin için ihaleler, imkanlar, krediler, hak etmeyenlere gidiyorsa;

rozetiniz farklı diye mülteci durumuna alt komşunuzu düşürüyorsanız;

kendi komşunuzu üç kuruş fazla almak için evden çıkarıyorsanız ve devlet sizi koruyamıyorsa; hastane köşelerinde insanlığın katli için yönlendirilmiş binlerce on beş-yirmi yaş genç cinsiyet değiştirmeye çalışıyor ve müdahaleye özgürlük diyorsa siyaset; ormanları yakanlardan hakkımı almıyorsanız; gıdamı stoklayanların gıdasını kesmiyorsanız;

turistlere sağladığınız imtiyazları bana sağlamıyorsanız;

sağlığımı elin bankerlerine, bilgisayarcılarına teslim ediyorsanız

burada siyaset yok ticaret var demektir, adalet yok adilik var demektir, bunun adı siyaset değil hıyanettir!

Elbette dünden daha pahalı bir hayatımız olmasına karşılık dünden daha şuurlu bir milletimiz var…

Gençler daha yapıcı, gelecek tasarımları daha makul…

Adına bilmem ne kuşağı diyerek şekil çizmeye kalkarlarsa kalksınlar, bizim kuşak şuurlu imana sahip, hedefini çizebilen zeki gençlerle doludur…

İşte bu gençlerin muhafazası, doğru yönlendirilmesi ve destek olunması için siyaset kurumunun bu ahir zaman gençlerini ezdirmemesi, fark etmesi, dünyaya yem etmemesi gerekiyor…

İstediğiniz insansız hava aracını yapın, başında bir insan olacak…

İstediğiniz silahı üretin, başında insan olacak…

İstediğiniz üretimi gerçekleştirin, başında insan olacak…

Ve siyaset denilen şeytan tezgâhına dönmüş…

Bu zamanda tüm liderlerin ve adayların insana yatırım yapması gereken bir zamandayız…

İnsana yatırım yapın ki parayla milletini satmasın, kendi devletine kazık atmasın, kendi kardeşini ezmesin, yoldan geçen rastgele insanı bıçaklamasın, uyuşturmasın, zehirlemesin, para uğruna canlara mallara kast etmesin…

Tüm bunlar insana yatırım ile olur...

Uzaya çıkarak medeni olamazsınız, modern olamazsınız, güçlü olamazsınız…

“İneğin gözünde gül, kırmızı bir ottur” demiş merhum Selahaddin Şimşek…

Güle gül diyebilmek insana özel bir meziyettir…

İnsanlığa yapılan yatırım makinalara yapılandan daima kârlıdır…

İşte bu gerçek unutulmamalıdır!