Sevgili okurlar,
Her hafta Yeni Sakarya için Pazar yazılarımda ‘neyi konu edineyim?’ diye çok düşünürüm.
Bu vesile ile Sakarya basınını en ince ayrıntısına kadar takip ederim. ‘Kim ne yazmış, ne tür fikirler sıralamış, haberlerde neler öne çıkmış, Sakarya neyi konuşuyor..’ benim için çok önemli.
Geçen yazar yazımı hatırlayanlar bilir,’Sakarya’dan hoş haberler gelmiyor?’ diye yazmıştım.
Hani derler ya, ‘ Kara haber, uzaklara tez ulaşır’ diye! O hesap stajyer muhabirimiz Murat Hatunoğlu telefon ile aradı;
-Hocam haberi duydun mu?
-Hayır! Ne haberi?
-Hocam Sakarya’da gazeteciler kurşunlanmış!
-Hangi gazete?
-Anadolu Gazetesi hocam! Denetlemeye gelenler kurşunlanmış!
-Kim kurşunlamış?
-Anadolu Gazetesi sahibi Adnan Uyumaz!
Kara haber bu ya, irkildim, üzüldüm. Üstelik olay bizim meslek erbabını ilgilendiriyor.
Bizim meslek erbabını!?
* * *
Keşke olmasaydı! Ama oldu bir kere!
Biz ne savcıyız, ne hakim!
Biz gazeteciyiz..
Mesleğimiz, haberci anlayışı öne çıkarıyor.
Kısaca, gazeteci, bir haberi bir kaynaktan alıp, bir kaynağa iletendir. Bir zamanlar bu ülkede ‘haber hür, yorum kutsal’ diye bilinirdi!.
Bize böyle öğretmişlerdi.
Kalemi satmamak gerekirdi.
Dürüstlük, doğruluk öncelikliydi. Taraf olunması gerekiyorsa, doğrudan yana olunması gerekiyordu.
Bir iki meslektaşım hafta içinde ‘gazetecilik’ mesleği ile ilgili yazılar kaleme aldılar. Satırına, virgülüne kadar okudum.
Efendilik ve dürüstlüklerinden fazla detaya girememişler!?
Yandaş medyaya dikkat çekememişler!?
Ama, kıyısından, köşesinden meslekteki rahatsızlık belli oluyordu.
Yine de bu kadar yazabilmişlerdi!
* * *
Tatilimi geçirdiğim dönemde, Sakarya’nın duayen gazetecileri ile sıkça sohbet ettim. Sohbetimizin ana temasını, ‘meslek, gazeteler, çalışanlar’ oluşturdu.
Sakarya’da basın hep sorunlu oldu?
‘Ağır mali koşullar, resmi ilan dağıtım sıkıntısı’ hep öncelikliydi.
Bu konuda kanunları uygulamak, bazen güçleşiyordu. O dönemlerde bu işi yapanların durumu daha da zordu.
Nihayet Basın İlan Kurumu Sakarya’ya bir şube açtı. Sayıları 10’u geçen gazetelerin bu bağlamda denetimi başladı.
Kanunlar uygulanacak, etik değerlere gazeteciler uyacaktı.
Ama bu haberde görüldüğü gibi olmadı!
Mesleğe, meslek ilkelerine, Sakarya’ya, Türkiye’ye, Türk basınına kurşun sıkıldı!
Keşke hiç yaşanmasaydı!
Bir ölü, geride yaralılar ve perişan aileleri ile üzüntülü meslektaşlarımız var!
Meslektaşlarımın kolu kanadı kırıldı, omuzları düştü, gözleri korktu?
Ne oluyordu?
İnsan denetlemeye gelen misafirlere kurşun sıkar mı?
Üstelik bu insanlar Sakarya’nın da misafiri!
Devletin görevlileri.
Oldu mu?
* * *
Sakarya’da gazetelerin yöneticileri birliktelik yapıp, ‘ Kara Haber’ ile çıktılar.
Anlamlı bir birliktelik!.
Keşke diyorum ya, bu birlikteliğe Sakarya’da iştirak etseydi! Ama görülüyor ki, ‘ tepkisizlik’ meslektaşlarımızı hayli ürkütmüş!
‘Elim yazmaya gitmiyor’ diyenler çok!?.
Bu meslektaşlarımıza morali verecek Sakarya’dır. Sakarya, bakalım bu morali, meslektaşlarımıza verebilecek mi?
Baştan da söyledim. Bu işin altında ‘ mali sıkıntılar’ yatıyor.
Zor bir meslektir gazetecilik?.
Haberlerin toplanması, sayfaların hazırlanması, baskıya girilmesi hep kadroyu ve parayı gerektirir.
Hele de meslekten değilseniz, her işi para ile yaptırmak zorunluluğu insanı yıkar, bitirir.
Zor meslektir, gazetecilik!
İşiniz bir gün biter, sabah başlar..Bir de bu işin dağıtımı, reklamların toplanması vardır.
Bir bitmez maratondur gazetecilik. Haber ile yatmak, haber ile uyanmak vardır işin içinde.Haber atlamamak, iyi bir gazete hazırlamak, yarıştan kopmamak prensiptir..
Güvenilir kaynaklar bulmak, iyi bir kadro kurmak gerekir.
İşte bu olayı sağduyu ile irdelemek, ders almak, yarınlara daha emin bakmayı getirir..
Adnan Uyumaz, bu işin içine nasıl girmiştir bilmem!?
Bu mesleği sevmese girmezdi herhalde! Üstelik sarı basın kartı sahibi de olmuş!
Denetleme öncesi, acaba tahrikler mi oldu?
Uyumaz’ı silaha sarılmaya iten nedenleri de bilmek gerek!?
Bu bir aklama düşüncesi değildir. Enine boyuna düşünmemiz gerek.
Bu mesleğin içinden çıkmak istediğini yine bir dostum söylemişti?.
Keşke, bu meslekten böyle ayrılmasaydı, keşke!
‘Keşkeler’ bitmez sevgili okurlarım! Önemli olan ders almak, ders çıkarmak ve bu camianın sorunlarını birlikte çözmesidir.
Neyi pay edemiyoruz ki?
* * *
Sizlere bu Pazar Longoz’da sabah kahvaltısını anlatacaktım. Karasu Maden Deresi’nde ki güzellikleri..
Sevgili arkadaşım Dr. Yaşar Yılmaz’ın konuğu olarak, Longoz’da ki güzelliklerden söz edecektim. Olmadı! İnşallah bir daha ki pazara!
Ülkenin o kadar büyük sorunları var ki?
Ne olur, sizler de bu ülkeye sorun olmayınız!
Şıp, şıp, şıp!
Ne güzel ip!
Ali, uyu, uyu, yat uyu!
Fatma topu tut!
Sağlıcakla kalınız!