Neşet Ertaş’tan söz etmeden olmaz. Fakat uzun sürer. Bir yazıya sığar mı? Meçhul. İngilizce’de “gönül” kelimesinin karşılığı yok, biliyorsunuz. Neşet Ertaş’ın “göğnum”unun Türkçe karşılığı ise sadece çürümemiş bazı gönüllerde mevcut. Vefatını öğrendiğimde açtım interneti, türkülerini dinledim. O türküleri dinlerken, gençliğinden ve ideallerinden başka sermayesi olmayan arkadaşlarımın, bugünkü servetlerini ve konforlarını o sermayenin hangi kısmıyla elde ettiğini düşündüm. Ve artık sobanın üzerindeki kestanelerin yanındaki alüminyum çaydanlıktan doldurulan demli çayların yanında derin derin nefesler çekerek Maltepe içmenin imkansızlığını da. Ustalar ne zaman öleceklerini bilirler.
İngiliz The Guardian Gazetesi’nde, Simon Tisdal imzalı yorumda, yüzlerce subayın Başbakan Erdoğan'a karşı darbe girişiminde bulunma girişiminde bulunmak suçundan hapse atılması, "onlarca yıldır demokratik değerleri dikkate almaksızın ülke üzerinde gölge kontrol uygulayan Türk ordusunun dibe vurması" diye tanımlanmış.
The Guardian şunu da yazmış: "Türkiye 1960 ve 1980 yılları arasında doğrudan darbelere maruz kaldı ve Adalet ve kalkınma Partisi'nin selefi olan ılımlı İslamcı hükümet 1997 yılında iktidardan çekilmeye zorlandı. AKP ile Kemal Atatürk'ün laiklik mirasının gururlu muhafızları olan askerler arasındaki gerginlik zaman zaman vahim boyutlara ulaştı. Generallerin Erdoğan'dan kurtulmak isteyebileceklerini anlamak zor değil"
Simon Tisdal, Balyoz davasının Erdoğan'ın Türkiye'yi modern bir ulus devlete dönüştürmek ama aynı zamanda dini kimliğini de tanımak için gösterdiği güçlü ve bazen de sancılı olan girişiminin doğal bir yan ürünü olarak da görülebileceğini kaydetmiş.
"Erdoğan iktidardaki on yıl boyunca gittikçe kendinden emin ve hatta bazılarına göre kibirli biri olmuş ve bundan sonra neler olacağına dair birçok spekülasyon var. AKP tarafında geçirilen yeni yasaya göre Türkler 2014 yılında ilk kez doğrudan seçilen bir cumhurbaşkanına çok yakınlar. Şu andaki cumhurbaşkanı Abdullah Gül uzun zamandan beri Erdoğan'ın iş arkadaşı ve koltuğunu da ona borçlu. 2012 yasasıyla Gül'ün tekrar aday olması engellendi ama başbakan istifa etmeden aday olabilecek. Birçok Türk, Erdoğan'ın Putin tarzında koltukları değiş tokuş yapacağından şüphe ediyor. Erdoğan geçen hafta yayımlanan bir röportajında da aday olmaya istekli olduğunu açık bir şekilde gösterdi."
Simon Cumhurbaşkanımızın tekrar aday olamayacağı konusunda yanlış bilgiye sahip. Yoksa ben mi yanılıyorum? Sayın Gül tekrar aday olabilir. Simon bu hatayı neden yaptı acaba? Hayret. Dersine iyi çalışır batılı gazeteciler aslında. Neyse vardır bir sebebi hikmeti.
Numan Kurtulmuş’un Ak Parti rozeti taktığı törende bana en ilginç gelen şey sahnedeki dev posterdi. Kürsünün tam arkasında, internetten görüntüleri tekrar izleyin siz de fark edeceksiniz, konuşmacının tam arkasında Recep Tayyip Erdoğan’ın sırtı var. Evet sırtı. Çünkü dev resimde başbakan halk hitap ediyor, orada yüzü elbette vatandaşa dönük, sırtı da objektife. Ak Parti gibi başından beri sürekli son derece planlı ve incelikli bir siyasal iletişim dili kullanan bir partinin böylesine dikkat çekici bir organizasyonda sahne arkası resmi olarak bu pozu kullanması ilginç değil mi? Erdoğan kime sırtını dönüyor? Bu resimle başbakanın sırtı kimlere gösterildi, gerçekten merak ediyorum. Numan Kurtulmuş, Erdoğan’dan sonra konuştu. Bu da ayrıca ilginç. Daha uzun konuştu, bu daha da ilginç. İlk defa bu kadar uzun ve içeriği dolu bir konuşma yaptı Kurtulmuş, ki neredeyse Ak Parti propaganda merkezinden tıpkı Erdoğan’a verilen hizmetten yararlanmış gibi. Konuşmanın içeriği, 30’undan sonra başbakanın yapmasının beklendiği konuşmanın içeriğinin de habercisi bence. Özellikle konuşmanın “Yeni Said Nursi’ler, yani Cahit Zarifoğlu’lar yetiştirmeliyiz” bölümünün, sıklıkla zikrettiği “Yeni Türkiye”nin temellerini oluşturacağı aşikar. Temel doğru. Bakalım katlar nasıl çıkacak?
Peki Numan Kurtulmuş bakan olacak mı? 15 Ekim’de 12 bakan koltuğundan olursa, Başbakan Erdoğan, sizce Numan Kurtulmuş’u Kültür Bakanı mı yapar Ekonomi Bakanı mı?