Profesyonel dünyada günümüzde her şey başarıya endeksli…
Aksini iddia edeceklerin haklı olduğunu gösterir örnek yok denecek kadar azdır…
İki haftadır rahatsızlık nedeniyle Sakaryaspor’u izleyemiyorum…
Üzgünüm desem inanmayın, zira son haftalarda oynadıkları maçları tahammül sınırlarımı zorladığından ancak birer devre seyredebildim…
Elimizle kurup büyüttüğümüz koca Sakaryaspor’u bu hallere düşürenlere de yüklenmenin bugünden gayri bir faydası olacağına inanmıyorum…
Futbolu sevimsiz kılan bir önemli etken de işbaşında olan Başkan, yönetim kurulu ve teknik kadroya olan saldırılar oluyor…
Parasıyla, emeğiyle, bilgisiyle, zamanıyla hizmete soyunduğu kulübün taraftarlarınca tepki görmek üzüyor insanı…
Her ekip gücü ve mevcut şartlar çerçevesinde yararlı olmaya çalışırken gelen tepkilere dayanmak kolay olmasa gerek…
Dün taraftarlar teknik heyeti ve yönetimi istifaya çağırmışlar…
Diyeli istifa ettiler…
Mevcut koşullar içerisinde sanki daha iyisi gelecek?…
Dün alkışladığı yönetimi ve teknik heyeti bugün istifaya çağırmayı davet etmeyi adet haline getiren bir taraftar grubu bu haliyle bindiği dalı kesiyor, ancak işin farkında değiller…
Futbol sadece ilimizde ve ülkemizde değil, dünyaya açılan bir büyük istihdam kapısı ve bir bacasız sanayi haline geldi günümüzde…
Kim istemez bir Eskişehir, Bursa, Antep, Antalyaspor gibi güçlü bir takıma sahip olmayı…
Öyle olduğumuz yıllar da yaşandı bu şehirde…
O günlerde istisnalar haricinde böyle uluorta saldırılar yoktu… Aksine yönetim ve teknik heyete saygı vardı, sevgi vardı…
Bugün sanki fırsat kollanıyor…
Takım dökülsün de “yönetimi teknik kadroyu istifaya çağıralım” diyen bir zihniyet oturuyor sanki tribünlerde…
Sakaryaspor’un talihsizliklerinden biri hatta birincisi bu…
Sakaryaspor’u bir kenara bırakalım…
Gelelim Yavuz Donat’ın Adana izlenimlerine…
Adanademirspor’u sırtlayan Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Tuncel Karşıyaka ile oynanan ve berabere biten karşılaşma sonrası istifaya çağrılmış tribünlerce…
Şaşırmış adam…
Bunca fedakarlığın karşılığı bu olmamalı deyip kalkmış ayağa…
Amigolar gibi öttürmüş ıslığı…
Sonra işaret etmiş susun diye…
Ortalık sessizliğe kavuşunca “Beni ve teknik direktörümü istemiyor musunuz?…”
Olumlu cevap beklemiş bir süre…
Bakmış ki istifa sesleri yükseliyor…
“Peki istifa ediyorum… Bundan sonra bir daha kulübün kapısının önünden geçersem…!”
İstifası yönetimce kabul edilmemiş ancak bir kere üzmüşler başkanı, incitmişler, dönmemiş geri…
Sakaryaspor Başkanı ve Yönetimi böyle yapar mı bilemeyiz…
Ancak bilinen bir şey var ki Sakaryaspor’un kapısına kilit vurulacak gibi bir sonuç çıkar ortaya bundan sonra…
Çünkü Sakaryaspor’u düzeltecek, yeniden o güçlü haline dönüştürecek kapsamlı, katılımlı projeye ne yanaşan var ne de hevesli olan…
Onun için diyorum ki şartlarda takımı sahiplenen yöneticilere karşı saygısızlık, futbolun değil taraftarların vefasızlığını gündeme getirir…
Sakaryaspor bu koşullar altında küme düşmesin yeter, şampiyon olmuş kadar başarı sağlamış olur…
Zira Sakaryaspor tarihinde o güzelim forma hiç bu kadar ucuza giyilmemişti…
Oyuncuların hali ortada…
Onlar yakaladıkları şansın ne olduğunun farkında değiller henüz…
Öyle görülüyor ki akılları başlarına geldiğinde iş işten geçmiş olacak…
Yetenekleri boğuşmaktan ibaret…
Bugün için yarınlar hayırlı olsundan gayri diyecek lafımız yok…
Bari işin başındakileri kaçırmayalım vefasızlık ederek…
Zor süreçte takımlarına destek olan iyi niyetlilere sözümüz yok ancak fırsat düşkünlerine “zehirli zakkum” gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…