Dershanelerin kapatılma kararı ülke gündemine düştüğünde “şaka” sanmıştım, bu nedenle üzerinde durmamıştım…
Benim gibi düşünenlerin sayısı hayli fazlaydı işin başlangıcında…
Ama zaman hükümeti değil bizi ve bizim gibi düşünenleri yanılttı…
Hükümet dershanelerin ipini çekmeye koyulmuş…
Ve gelindi bu güne…
Dershane sahipleri, öğretmenleri, çalışanları ile eğitim alanında büyük bir boşluğu doldurmakta…
Esasında Milli Eğitim bugünün değil Cumhuriyet kuruldu kurulalı sorun…
Dershanelerin dört dörtlük olduğu söylenemez, eksikleri olabilir… Ancak bu saatten sonra onları giderip daha verimli ve geniş tabanlı bir kurum haline getirmek varken, “Hadi kapatıyoruz” deyip altında yatan siyasal nedenlerle bu büyük kesimi mağdur etmeyi akılla izah etmek zor…
Ergenekon’un etkili olduğu darbe dönemlerinde de benzer çıkışlar olmuş ancak başarılı olunmamışken sen kalk durup dururken ve kişisel ihtiraslar uğruna koca bir sektörün ocağına incir ağacı dik…
Olacak iş mi bu?…
Bunun hükümete kültürel ve siyasal faturası ağır olur…
Hükümet cephesinde yapılan işin doğruluğu ispat edilmeye çalışılsa da her açıklama, açıklayan kişinin daha da yanıldığını gösterir tezat fikirlerden oluşuyor…
Yol yakınken bu büyük yanılgıdan dönülmesi gerekir…
Bu tavrı AK Parti hükümetine yakıştırmak mümkün değil…
Ülkeyi 10 yılı aşkın sürede adeta uçuracak değişim ve dönüşümlere götür… Sonra gel bu fahiş hatayı işle…
Diyoruz ya AK Parti’nin kendisinden gayri rakibi yok, alternatifi de…
AK Parti’yi iktidardan AK Parti’nin yaptığı yanlışlar indirir ancak…
İşte bu konuda tereddütler oluşmaya başladı…
Bunca başarıyı bir anda alıp götürecek bir büyük yanlıştan dönülmesi adına parti içinde yükselen itirazlara bir an önce kulak verilmeli v binilen dalın kesilmesine izin verilmemelidir…
Aksi halde saç baş yolmanın bir faydası olmaz…
Bizden uyarmak gerisi Başbakan ve ekibine kalmış…
Gün gelir pire için yorgan yakanlar kendilerini de yanmaktan kurtaramazlar…