Efendim, bu salonda bizleri dinleyen herkesin bir Selahaddin Şimşek’i vardır. Ve hepsi de kendince doğrudur.

Peki öğrencisi arkadaşı kardeşi Fahri Tuna olarak, Selahaddin Şimşek kimdir, nasıl biridir?

Ölümünün 25. Yılında Yazar Selahaddin Şimşek Ağabeyimiz nasıl analiz edilebilir?

Aslında dört farklı Selahaddin Şimşek Dönemi var:

  1. Ailesinin, yakınlarının Selahaddin Şimşek’i: Neşeli şakacı muzip sevecen şefkatli bir amca, dayı… (Necmettin Şimşek’in anlatımıyla ‘ben hiç yemek seçmem; mesela et varken sofrada, hiçbir zaman makarnayı tercih etmemişimdir’ diyen Selahaddin. (Mekân: Ev)

 

  1. Dönem arkadaşlarının yani Alaaddin Taşçeken’in, Mehmet Sami Çakmak’ın, Salih Deniz ve kuşağının Selahaddin Şimşek’i; okulu asan, disiplinden nefret eden, kapalı salondaki mttb gecelerinin amigosu ve örgütleyeni, eylemci, tiyatro aktörü, tiyatro yönetmeni, zeki, mücadeleci, gözünü budaktan esirgemeyen, dünyayı değiştireceğine inanmış eylemci Selahaddin Şimşek. (Mekân: İmam Hatip, İhvan, Demircioğlu Kıraathanesi)

 

  1. Fahri Tuna – Rahmi Sak Kuşağının Selahaddin Ağabeyi: Kendisinden 8-10 yaş küçük neslin ağabeyiydi o ilkin. Okuyan, okutan, tiyatrodan çok sinemaya ve özdeyişlere ağırlık veren Selahaddin Şimşek dönemi. İlkokuldan sınıf ve mahalle arkadaşı Hüseyin Şengörür’ün talebi ve ısrarıyla Zafer’de Ş. İmzalı özdeyişlerin yayınlandığı 1980’li yıllar. Zeki Aydıntepe de bu dönemden arkadaşı sayılabilir. Siyaseti çözüm görmekten uzaklaştığı yıllardır bu dönem. Çağdaş yapı ve kurumlara karşı olduğu dönemdir. ‘Bismihi Teala’ diye başlayan ve nefis giriş – takdim cümleleriyle devam eden kitap okuma listeleri hazırlamakta, okumaya ilgili Ali Uyanık, Fahri Tuna, Rahmi Sak, Sinan Meriç gibi üniversite öğrencileri veya yeni bitirmiş nice gençlere; sağlıklı, doğru istikamet verici kitaplar okutmaktadır. Bu dönem Cumasız dönemimizdir aynı zamanda. 1985’te bir gün ‘Cuma için devlet başkanından izin dinî bir vecibe değil protokoler bir şeymiş. Hata yaptık. Cumaya başlıyoruz’ dediği yıllar.  (Mekân: Gelişim Kitabevi, İlyas Ağbi Çay Ocağı-Şen Pasaj, Gazete Müvezzileri Kıraathanesi)

 

  1. Cihat Zafer Kuşağının Büyük Ustası Selahaddin Şimşek: Selahaddin Şimşek’in son dönemi de denilebilir buna. Kendisinden 15-20 yaş küçük genç yeteneklere tüm enerji ve birikimini hasrettiği yıllar. Cihat Zaferli, Sezgin Çevikli, Engin Gündoğarlı, Osman Öztopaloğlulu yıllar. Kısmen Aybarslı, Serhatlı yıllar. Bu dönem Selahaddin Ağabeyin ömründeki son 7-8 yıldır. Bu gençler onun artık evlatları, öz kardeşleri gibidirler. O da bütün kemâlâtıyla, birikim zenginliği, hoşgörüsü, güngörmüşlüğü ve hatta örselenmişliğiyle gençlerle beraberdir. Gençleri yeteneklerine göre eğitmekte, yönlendirmekte, desteklemektedir. Cihat Zafer’i bu dönemde sinemaya, Fahri Tuna’yı bu dönemde portre yazarlığına yönlendirmiştir mesela. ‘Bize makine mühendisi, inşaat mühendisi değil insan mühendisi lâzım’ dediği yıllardır. Bu dönemde onun bulunduğu çevre bir nevi akademidir, üniversitedir. Asmaaltı Selahaddin Şimşek Üniversitesi’dir bu dönem (Mekân: Yeni Camii Asmaaltı Kıraathanesi)

 

 

Aslında dört farklı Selahaddin Şimşek var:

  1. Tiyatro/Sinema Aktörü-Yönetmeni Selahaddin Şimşek:

12 Eylül 1980 öncesi, İnancını çağdaş iletişim imkânlarıyla mesela tiyatro oyunlarıyla vermek istediği yıllar. Tiyatrosunun adı da ‘Beyaz Leke’ Ortaokul lise öğrenciliği yılları. Hatta Erzurum’da öğrenciyken de tiyatro oyunları sahneliyor. Son oyununu 1978’de oynuyor. Türkiye genelinde 67 ilin 61’inde iki üç kez oyun sahnelediğini söylersem bu gayret ve mücadele daha iyi anlaşılır. Oyunlar mı? Necip Fazıl’ın ‘Siyah Pelerinli Adam’, Ali Nar’ın ‘Muhtar Kafası.’ En başta. Bu arada 1990 nüfus sayımı sokağa çıkma yasağı günü Süleyman Gündüz’ün yönetmenliği, İsmail Küçük’ün görüntü yönetmenliğinde çekilen tek kişilik ‘O An’ filminin de aktörü olduğunu; her tanıdığı-her eğittiği gence mutlaka sinema izlemeleri öğüdü verdiğini de söylemiş olayım buradan.

 

  1. Şair-özdeyiş yazarı / Edebiyatçı Selahaddin Şimşek:

1974’te çıkmaya başlayan Akademi Dergisi’yle başlayan şiir-deneme yazıları, 1978’den sonra İhvan Kitabevi vitrinler, derken özdeyişe yoğunlaşma. Selim Gündüzalp yani Hüseyin Şengörür’ün aracılığıyla en çok Zafer’de yayımlanan arka kapak özdeyişleri. Yer yer denemeler. Hiç hilafsız söylüyorum, Adapazarı gibi bir taşra şehrinde yaşayan bu cins kafanın özdeyişleri, değil ulusal düzeyde, uluslararası kalitededir ve gelecek yıllarda bu hakkın teslim edildiğini, biz olmasak bile, sizin kuşağınız görecektir. Şiirle başlayan deneme ile devam eden özdeyiş ve portre ile neticelenen bir edebiyat dönemi var onun.

 

  1. Müslüman Bir Entelektüel/Eylem Adamı Selahaddin Şimşek:

Düşünce / edebiyat / sanat adamı olduğu kadar; hatta hepsinin toplamından daha fazla

‘Müslüman bir entelektüel’di o. Ve bir eylem adamı. Benim tabirimle ‘tek kişilik çoğunluk / tek kişilik cemaat.’ İki örnek vereyim: 1979’da Atatürk Parkı’nda Ramazanda kahvaltı veren/yemek veren belediye başkanı Ünal Ozan’a meydan okuyarak Atatürk Park’ında 200 kişilik zabıta ve polis tarafından çevrelenerek tek başına gidip görüşmesi, ikna etmesi ve vaz geçirişi. (Teferruatlar Ercan Güneş’ten dinlenebilir) Ve 1991’de yine aynı Adapazarı Belediye Başkanına şehre RTL kanalını çanak yayınla seyrettirmesi üzerine Yeni Sakarya’da manşetten yarım sayfalık ‘Ünal Ozan’a Açık Mektup’uyla üç bin adet bastırıp evlerin kapılarına koydurtarak güçlü bir kamuoyu muhalefeti oluşturması örneği. (Teferruatlar Zeki Aydıntepe ve Rahmi Sak’tan dinlenebilir). Ve böyle onlarca benzeri örnek.

 

  1. Sosyolog Selahaddin Şimşek:

Yayımlanmış 125 kadar özdeyişi var Selahaddin Ağbi’nin. Dikkatle bakacak olursak, en az yüzde 80’inin toplumsal olaylarla yani sosyolojiyle ilgili olduğunu görürüz. Zaten sinemayı çok sevmesi, edebiyat türlerinden romana olan meftuniyeti de biraz bununla ilgili zannımca.

Kalan yüzde 20 kadar özdeyişi ise psikolojimizle ve inançlarımızla ilgilidir.

Selahaddin Şimşek, özdeyişleriyle aslında Cihat Zafer’in çok beğendiğim deyişiyle ‘odunu sert çağ’a istikamet vermeye, tehlikeleri göstermeye, yanılgıları ve çıkmaz sokakları işaret etmeye çalışmıştır.

Onun özdeyişlerini okudukça daha bir insan, daha bir Müslüman, yere daha bir sağlam basan, daha bir yanlışlardan kaçınan, daha bir insanları olayları dünyayı anlayan biri olarak hissederiz kendimizi.

Zira o - çok açık etmese de - çağımızın en önemli düşünce adamlarının, en önemli sosyologlarının başında gelmektedir.

İnanıyorum; Onu 21. Yüzyıl daha iyi ve yakından anlayacak, hakkını teslim edecektir.

 

Vefat edeli 25 koca yıl geçti… Allah’tan rahmet diliyor, Fatihalar gönderiyoruz.

Yapılacak çok şey var da ardından: Ama ikisi acilen yapılmalı derim.

  1. Göğe Yağan Yağmurlar’

Çoğu Zafer’de olmak üzere yayımlanmış 125 civarında özdeyişi var Selahaddin Ağbi’nin. İnanıyoruz ki bir o kadar da yayımlanmamış var. Bunlar toplanıp, merhumun sağlığında kendisinin koyduğu isimle yani ‘Göğe Yağan Yağmurlar’ adıyla kitaplaştırılmalıdır.

 

  1. Selahaddin Şimşekli Anekdotlar:

Bakıyorum da artık yavaş yavaş Selahaddin Ağbi’yi tanıyanlar, onunla muhabbeti olanları da kaybetmeye başladık. İşte Selim Gündüzalp, işte Sadık Canlı. Yarın belki sırada biz varız.

Selahaddin Şimşekli anekdotlar acilen derlenmeli ve kitap olarak yayımlanmalıdır. Her iki kitabın belgeseli / görseli de hazırlanıp yayımlanmalıdır elbette.

 

Her iki kitap için de bugün yayın zemini oluşmuştur. Bugün Selahaddin Ağbiyle birlikte Erzurum’da okumuş dostluğu hasbıhali olan bir başka ağabeyimiz Ekrem Yüce, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı’dır. ‘Selahaddin Şimşek’in fikirlerini yaşatacağız’ diyen Mutlu Işıksu Adapazarı Belediye Başkanıdır.  İnanıyoruz ki her iki dost da ilgi ve desteğini esirgemeyecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize bol Selahaddin Şimşek okumaları, bol Selahaddin Şimşek anlamalı günler aylar seneler diliyorum efendim.

 

*: Fahri Tuna’nın 17.4.2019 tarihinde Sakarya Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi’nde TYB Sakarya Şubesi-SAÜ Sosyoloji Topluluğu’nca düzenlenen ‘Çağı Sorguya Çeken Adam; Selahaddin Şimşek’ Panelinde yaptığı konuşma metnidir.