Suçu; düğüne katılmak, evlenenin mutluluğunu paylaşmak, olan masum bir yavru daha, bir düğün magandasının belki de ruhsatsız olan tabancasından çıkan bir kör kurşuna kurban gitti...
Bu ne ilkellik böyle...
Vahşet dizboyu...
Ne cezalar kâr ediyor, ne yaptırımlar korkutuyor bunları...
Silah nerede, ne zaman ve neden kullanılır?
Bunun bilincinde olmayan ruhları barbarlığa açık magandalarla mücadele, daha etkin, daha caydırıcı bir yol ve yöntem gerektiriyor, anlaşılan...
Atılan merminin verdiği haz, bir canın yok olmasından kaynaklanan ağır vebali taşımaya yeter mi, sanıyor bu magandalar...
Nasıl bir duygudur, düğünleri kana bulamak...
Nasıl durdurulacak bunca feryat, figan ve gözyaşına rağmen, barbarlık...
Onlara kanunlar etki etmiyor olabilir...
Ancak bilinmelidir ki, kazayla dahi olsa Allah'ın verdiği canı Allah'tan gayrı hiçbir güç alamaz...
Böyle bir yetki verilmemiştir, yaşayanlara...
Esas olan da İlahi Yargıç'a verilecek hesaptır...
Bu güçten korkmadan ve bildiği yoldan yürüyecek olan varsa, hesabı da, faturayı da ödeyeceği o dehşet gününü düşünsün...
Düğünler; silahların gölgesinde değil, sevgi, huzur ve dostluk ortamında yapılmalıdır...
Silah taşımak neyin ifadesidir?
Nasıl bağdaşır düğünlerle?
Ateş düştüğü yeri yakar elbette...
12 yaşındaki Samet Baş'ın mezarına dikilmesi adına "selvi fidesi" gidiyor Bizim Bahçe'den, Mevla rahmet eylesin dileğiyle birlikte...
AHMET AYA'NIN İDDİASI...
APEK Başkanı Ahmet Aya'nın geçen hafta sporun gündemine düşen iddialı sözleri tartışılır oldu, Halil İbrahim Balcı'nın oğlunun sünnet akşamında...
Demişti ki; "Kota 100 bin tona çıkarılsın, Sakaryaspor'u uçurayım..."
Şeker-İş Sendikası Sakarya Şube Başkanı Oğuz Kalay'ın desteğinde sözünün arkasında olduğunun altını çizen Ahmet Aya ayaküstü yaptığı hesapla "İş bu safhaya gelse, Sakaryaspor için 10 milyonluk yatırım yapmaya hazırım" diyerek Yeşil-Siyahlı kuyuya bir taş fırlatıverdi...
"Bu iş Nasreddin Hoca'nın göle maya çalmasına benzese de, yine üzerinde durup düşünülmesi gerekir" diyen dostlar da girince devreye, sohbetin rengi de bir anda Yeşil-siyah'a boyanıverdi...
Yağmasa da gürleyen ya da bir ümitsiz yolculuğa çıkan Ahmet Aya'ya; bir demet "papatya" gönderelim istedik Bizim Bahçe'den
SARIOĞLU UMREDEN DÖNDÜ...
"Ramazan ayında umre yapmanın zevki de, heyecanı da bir başka oluyor" der gidip gelenler...
"Bu kervana katılan Sakaryalılar'ın umre dönüşü anlattıklarını dinleyip de Ramazan umresine heveslenmemek mümkün mü?" diyenlerin sayısı giderek kabına sığmaz hale geliyor...
Uncu Hüseyin Ocak'ın oğlu Serkan Ocak ve İl Genel Meclisi eski Başkanı, tanınmış eczacı Fethi Sarıoğlu ile eşleri de bu doyumsuz zevke katılanlar arasına girdiler...
Mekke ve Medine gibi insanı büyüleyen topraklarda rüzgar misali gelip geçivermiş, sayılı günler onlar için...
Her yıl bir öncekine göre daha da artan Müslümanın akın ettiği, duaların red edilmediği kutsal topraklardan dönen çok sayıda Sakaryalı olduğunun da altını çizen Sarıoğlu ve Ocak Ailesi'ne hoşgeldiniz "gülleri" gitsin istedik Bizim Bahçe'den...
SELÇUK ŞAHİN VE
SAĞLIKLI YAŞAM...

Sakarya Futbol tarihinde Abdülkadir Aypek, Ferit Çeker ve Erdoğan Çamlıyurt'tan sonra yıldızı parlayan eski milli hakemlerden biri de Selçuk Şahin'dir...
Sporu, sporcuyu sever...
Emeklilik sonrası sahalardan el çekip, düdüğü asınca duvara, boş durmayıp yeni bir işkolunu meslek edinmiş bulunuyor...
Eski Reci Sokağı'nda açılan "Welness Center Sağlıklı Yaşam Merkezi"nde insanların bu konudaki sorunlarına formül üretiyor...
Vücut analizi yapmak suretiyle sağlıklı beslenme adına bilgiler veriyor işyerini ziyarete gelenlere...
Günümüzde sağlık açısından sorun olmayan insan yok denecek kadar az deyip yola çıkan Selçuk Hoca'ya başarı ve kolaylıklar dileğiyle Bizim Bahçe'den "mor sümbüller" gitsin istedik...
DÜĞÜNLER VE AÇILIŞLAR...
Yaz sezonu sona erdi...
Tatilciler dönmeye başladı bir bir...
Okullar açılmadan önce, düğünlerin sayısı da hayli artmış görünüyor...
Hal böyle olunca hafta sonlarımızı hangi düğüne gideceğiz, hangisine Bahçemiz'den çiçek göndereceğiz ikilemi içerisinde kalıyoruz, zaman zaman...
Yetişebildiğimize giderken, yetişemediklerimize solması mümkün olmayan çiçekler göndermeye özen gösteriyoruz...
Düğünlere, bir de yeni işyerleri açılışı eklenince, bırakın gitmeyi her birine, çiçek göndermeye Bizim Bahçe'nin bıçkın bahçıvanı Kemikkıran Sadri dahi yetişemez oldu...
Bu duygularla seslenmek istediğimiz düğün sahiplerine ve açılışı yapılan işyerlerine kutlama ve hayırlı olsun "orkideleri" göndererek gönüllerini almak istiyoruz, her defasında...
Bu halkaya son eklenen Diş Hekimi Emre Güngör'e de hayırlı işler dileğiyle Cumartesi günü açılan muayenehanesini süslemesi adına Bizim Bahçe'den "kırmızı-beyaz karanfiller" gönderelim istedik...
YUSUF YILMAZ'IN
DAVETİYESİ...

Okulların açılmasına sayılı günler kala sevgili yavruları Yusuf'u sünnet ettirmeye karar vermiş sucu Harun ile eşi Sibel Yılmaz...
Günün kahramanı sevimli Yusuf davetiyesinde;
"Öyle bir köprü ki, geçmem gerek,
Türk oğlu Türk'üm, değilim ürkek.
Gelin, görün olacağım sünnet,
Herkes bilsin nasıl olurmuş erkek"
şeklindeki sözleriyle bu anlamlı gününe bekliyor dostlarını, akrabalarını ve sevenlerini...
Tonton dedeler Hacı Yılmaz ile Mustafa Gezer de girince işin içine, daha bir coşkulu geçmesi beklenen sünnet gününde sevimli Yusuf'a ağrısız, sancısız kolay bir operasyon dileğiyle "laleler", genç Anne-Baba'ya ise damat olacağı günleri görmeleri adına "mimozalar" gönderelim istedik Bizim Bahçe'den...