Başlık E. F. Schumacher'den mülhem.
Kitabının adı: "Küçük Güzeldir".

Schumacher filozof, kaleci değil, diyerek, 40 yaş üstüne yazdığımızı
da belli edelim. Diğerleri öbür Schumacher'in Fenerbahçe kalecisi
olduğunu hatırlamayacaklar zaten.

"Gandi'nin söylemiş olduğu gibi, 'yeryüzünün her insanın gereksinimini
doyuracak kadar verdiği, fakat her insanın açgözlülüğünü doyuracak
kadar veremeyeceği' doğru olsa gerektir. Süreklilik kavramı
"atalarımız için lüks olanın bizim için günlük gereksinim haline
gelmesi"nden sevinç payı çıkaran yağmacı bir tutumla bağdaşmaz." diyor
andığım kitabında.

Ben başka bir taraftan gideceğim.
Yazarla sadece kitabının adı üzerinden yola çıkmak için selamlaşıyorum.

Küçük güzeldir. Doğru.
Daha doğrusu şudur: Çocuk güzeldir!

Aklınıza gelen bütün güzel küçüklerin kendi türlerinin çocukları
olduğunu hatırlayınız.
Küçük oldukları için değil çocuk oldukları için güzeller sanırım.

Biz çoğu yanlışımız gibi, onların da güzelliklerini küçüklüklerine
bağlıyoruz. Yanlış.
Küçük değil çocuk güzeldir.

Schumacher'in kitabını okuyunuz. Bir alıntı daha kitaptan: "Size
bilginin anlamını öğreteyim mi?" der Konfiçyüs; "bir şeyi biliyorsanız
bildiğinizi bilmek, bilmiyorsanız da bilmediğinizi bilmek; işte bilgi
budur."

Çocuklar hakkında ne biliyoruz? Belki de hiç.
Babaları hakkında da öyle.
Babalar Günü'ne ilk "ba ba"sını yetiştirmeye çalışan Mehmet Sinan,
sadece onu anlayamayacağımı değil babamı da baba olmadan
anlayamayacağımı heceliyor aslında. "Ba ba, ba ba..."

"Küçük Güzeldir"den devam edelim. "İnsanlar hep şunu sormaktadırlar:
"Gerçekten ne yapabilirim?" Yanıtı şaşırtıcı olduğu kadar basittir de:
Her birimiz kendi içimize bir çekidüzen vermeye çalışabiliriz. Bu
çabamızda elimizden tutup yol gösterecek olan, değeri tamamen hizmet
ettiği amaca bağlı olan bilim ve teknoloji değildir; insanlığın
geleneksel bilgeliğindedir aradığımız yol gösterici."

Yol gösterici olarak da çocuk hem güzeldir hem de küçüklüğünden
beklenmeyecek kadar büyük bir yol göstericidir.

Hayatı... Sevgiyi... Güvenmeyi... Büyük kaderimizi... Büyük kaderimiz
içindeki küçüklüğümüzü, yalnızlığımızı, çaresizliğimizi bu kadar güzel
özetleyen... Bu özetin biraz da acılı son cümlesi üzerine kocaman bir
gülümseme ekleyebilecek tek şeydir o küçük çocuk.

Benim ilk, sizin kaçıncı bilmiyorum.
Babalar gününüzü kutluyorum.