3 Haziran’da Sakarya’daydım. Sapanca Güral Otel’de. “Önden Giden Atlılar” Anma Toplantısı’nda. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve arkadaşları, rahmetli Numan Yazıcı, İbrahim Arıca ve Yusuf Aydın’ı andılar, aileleriyle, dostlarıyla birlikte.
Sapanca’daki toplantının bende bıraktığı izlenimi yazacağım ama hemen söyleyeyim, Başkan Zeki Toçoğlu bu akşam 17:45’te canlı yayın konuğumuz olacak. Digiturk 59. kanaldan izleyebileceğiniz Kanal A’da “Her Şey Hakkında” programına geliyor Zeki Başkan. Sanırım “gözlüksüz” yeni imajıyla çıkacağı ilk ulusal televizyon yayını da bu olacak. Biz de “at gözlüksüz” sorular sormaya çalışacağız!
Kendisini en çok eleştiren köşe yazarlarından birinin canlı televizyon programına katılmak gerçekten cesaret işi. Bu olgun ve demokrat tavır için Zeki Başkan’a şimdiden teşekkürler. Şunu da baştan söyleyeyim, Zeki Başkan’ı, “Ya ya ya, şa şa şa, Zeki Başkan çok yaşa” demeye davet etmedik programa. Merak ettiklerimizi soracağız. Sizin de merak ettikleriniz ya da söyleyecekleriniz varsa, sorularınızı ve yorumlarınızı twitter/cihatzafer ya da [email protected] adresine gönderebilirsiniz. Mesele net aslında. Adapazarı ve dolayısıyla Sakarya’nın sorunları neler? Sorunların çözümü yolunda neler yapılıyor? Yapılamayanlar neler ve eksiklerimizin sorumlusu kim ya da ne? Bütçe mi, proje mi, insan kaynağı mı, hükumet desteği mi, medya mı, kadro mu, başkan mı?
Zeki Başkan’la samimi, gerçekçi, ufuk arayan, Adapazarı’nın derdiyle dertlenen bir söyleşi için bu akşam ekran başında olun derim.
Sapanca’daki toplantıya gelince. İHVAN Kitabevi’ni birlikte kuran, MTTB’nin altın kadrosunun fertlerinin, aralarında rahmetli Selahaddin Şimşek’in de bulunduğu fedakar ve cefakar bir kadronun, bir ideal için gençliklerini feda eden insanların, Büyük Doğu idealinin samimi çilekeşlerinin, “önden gitmiş” burada kalmış ya da sade vatandaş Cumhurbaşkanı diye ayırt edilmeksizin buluştuğu bir toplantıydı “Önden Giden Atlılar. Aynı isimle kitabı da yayımlandı. Değişim Yayınları’ndan. Düzenleme Kurulu Başkanı Tarım Eski Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü’ye, Düzenleme Kurulu Üyeleri İbrahim Ertiryaki, Mücahit Demirtaş, Mustafa Yazıcı, Veysel Karafilik ve tabii kitabın editörlüğünü de yapan ve böylesine “zor” bir organizasyonun sunucusuna kadar emek veren Fahri Tuna’ya teşekkür edelim. Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay’dan eski bakanlarımızdan İsmail Kahraman ve Zeki Ergezen’e dek seçkin katılımcılarıyla bu anma toplantısı bana “bir şey”in ihtiyacını hissettiğimizi… “O şey”in yerini de hiçbir makamın, servetin, gücün dolduramadığını düşündürdü. “Dostluk” mu, “Vefa” mı, “Hasbilik” mi, “Samimiyet” mi, yoksa hepsi birden mi açıkçası karar veremedim ama içlerinden profesörler, milletvekilleri, bakanlar ve cumhurbaşkanı çıkarmış bu “Büyük Doğu” ya da “Büyük Anadolu” kadrosunun İHVAN Günleri’ndeki “ruh”una ve “hissiyat”ına “şu günler”de de çok ihtiyacımız olduğu kesin.
Neden mi? “Dünya Bir İnkilap Bekliyor” da ondan!
Bakın, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ikinci kez İstanbul’da toplandı. 5 kıtadan hem hükümet temsilcileri hem de iş dünyası katıldı toplantıya. Türkiye “İlham veren ülke” olarak anıldı toplantıda. 2009’da Davos’ta ‘Bir daha gelmem’ diyerek dünya gündemine yerleşen Başbakan Erdoğan “Büyüme performansıyla herkese umut veren ülke”nin lideri olarak tebrikleri kabul etti. Açılış konuşmasının ardından liderler dahil herkesin etrafını kuşattığı Erdoğan bu ilgiye tüm dillerde teşekkür ederek karşılık verdi.
Davos yani WEF Yönetim Kurulu Başkanı Klaus Schwab “Türkiye, laik bir demokrasiyle ağırlıklı olarak Müslüman bir ülke olarak diktatörlükten kurtulma çabaları gösteren başka ülkelere örnek olmaktadır. Türkiye krize rağmen OECD ülkeleri içinde en hızlı büyüyen ülkedir. Bu durum da herkese umut vermektedir” dedi.
Yani?
Forumun açılış konuşmasını yapan Başbakan Erdoğan ise “Dünya küresel bir köye dönüşürken, artık vicdan da küreselleşmelidir” dedi.
Türkiye olarak, ne yanı başlarındaki ülkelerin, ne de uzak ülkelerin hiçbirisinin içişlerine karışmak gibi bir niyetlerinin olmadığını belirtti Erdoğan. “Ama biz, diyoruz ki, bu bölgedeki her ülkenin istikrarı, refahı, barış ve huzuru, bölgenin refah, istikrar, barış ve huzuruna bağlıdır” diyerek.
Başbakanımızı sertçe eleştirenlerin başında geliyordu Prof. Mehmet Altan. Star’daki yazılarına son verildiği hafta konuk etmiştik kendisini “Her Şey Hakkında” da… Mehmet Altan’la son kitabı “Küresel Vicdan”ı konuşmuştuk. Başbakan da “Küresel vicdan” diyor.
“Önden Giden Atlılar”dan söz ederken andığımız kavramların hepsi midir, buluştuğu, kesiştiği yer midir “vicdan” bilemiyorum ama “vicdan”a gerçekten çok ihtiyacımız olduğunu biliyorum.
“Vicdan”nını kaybetmişlerin “neyi” kazanırlarsa kazansınlar “kaybetmiş”lerden olduklarını söylemeye gerek var mı?