Şehrin merkezini, çevresine bağlayan Bulvar ya da ana arterler yönüyle, pek zengin olduğumuz söylenemez…

Bu kısırlıktan çıkış uzak görüşlü bir bakışın eseri olabilir ancak…

Dedik ki, şehir bu açıdan talihsiz…

İhsaniye ve Orhan Cami ile Yenicami arasına sıkışmış bir bulvardan gayri elle tutulur, gezi ve soluklanma alanımız yok...

O halde yenilerine ihtiyaç var...

Ne yapılması gerekir!

Birtakım revizyonlara gitmek yoluyla yeni yeni alanlar açmaktan başka bir çözüm yolu var mı!

Yok… O halde oluşturmak gerekir…

Bu da yer yer gemileri yakmakla ya da yakacak başkanlar eliyle gerçekleşir ki hiç de kolay değil…

Kolay işi herkes yapar...

Zor olanı yapmak, başkanları sıradanlaşmaktan çıkarıp, sıra dışı sınıfına taşır…

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu bizi zaman zaman da olsa şaşırtan işler yapıyor...

Örneğin hantal bir yapı halinde sırıtan Abasıyanık Kültür Merkezi yerine, şehre farklı bir vizyon katacak mükemmellikte bir yeni kongre sarayı yapılması, bu türün en çarpıcı örneği olmaktadır...

Yine aynı özellikleri taşıyacağına inandığım yani bu şehrin karizmasını daha da yükseltecek sıra dışı yatırım olacağında ittifak edilen Gar ile Mithatpaşa arasındaki tren yolunun yerin altına alınması, uzun süre ilin gündemindeyken ve de yer yer sevindirici gelişmeler oluşurken, bu defa gündemden kaldırılma düşüncesi, bilmem hangi zekanın ürünüdür!

Sanılıyor ki bu dev proje sadece trafik sıkışıklığını giderecek.

Neymiş!

Bunca masrafa gerek yokmuş!

Birkaç üst geçitle sorun çözülecekmiş…

Rahmetli Erbakan Hoca’nın ifadesiyle, “Hadi ordan! Hadi ordan!”

Yer altına alınma olayı gerçekleşmesi ile şehrin havası ve manzarası değişecek oysa!

Düşünebiliyor musunuz!

Gerçeklemesi halinde açılacak koridorla, şehir merkezini Mithatpaşa’ya taşıyan müthiş bir alan oluşacak...

Hava sirkülasyonu, yürüyüş yolları, ağaçları ve etrafındaki dinlenme alanlarıyla bir başka dünyaya açılacak şehir merkezi böylece…

Raylı trafiğin alttan işleyişi işin ana sebebi olsa da düşecek böylece ikinci, hatta üçüncü plana…

O nedenle diyoruz ki; bunca girişim, bunca mesafe kat edilmişken kim ki işin kolayına kaçıp bu hayati projeden vazgeçer, bilin ki bu şehre büyük kötülük yapmış olur.

Milletvekillerimizin yüzeysel ve yapımı sıradan işler yerine, böyle devasa ve şehre vizyon katacak dev projelerde belediye başkanlarının koluna girmesi gerekmez mi!

Ben milletvekilli olsam, temeli 1994 belediye meclisi döneminde atılan bu görüşü, düşünce olmaktan çıkarıp gerçekleşmesi için ilgili bakanlığın kapısında yatarım...

Ta ki işi koparıncaya kadar da kalkmam…

Buradan sesleniyorum Şaban Dişli, Ayhan Sefer Üstün, Ali İhsan Yavuz, Mustafa İsen, Recep Uncuoğlu’na…

İstiyor musunuz adınız yazılsın bu ilin tarihine altın harflerle…

İşte sizlere fırsat!

Girin Başkan Toçoğlu’nun koluna…

Düşün ilgili bakanlığın yoluna…

Varın dayanın kapıya…

İzin çıkarın bu müthiş yapıya…

Bu şehir, bu halk sizlere oylarını, bunları gerçekleştirecek performans sergileyin diye verdi…

Orada birbirinizle kapışın diye değil!

Bilmem konu anlaşılabildi mi!

Gerisi size kalıyor…

Elim yakanızda bilin istedim…

Kolaylıklar ve atağa geçme konusunda başarılar dileğiyle “Kardelenler” gönderiyoruz milletvekillerine, bu duygular içerisinde…