Geçen yıl Antalya’ya gidiyorduk dostlarla...
Burdur’a gelince o güzelim Burdur Gölü’nün içler acısı hali yüreklerimizi paralamıştı...
Sahiline birbirinden görkemli yazlık konutların sıralandığı o güzelim göl, sanki alıp başını gitmişti ta uzaklara...
Evlerin öksüzlüğü vurmuş, çatlayan topraklara...
Burdurlular üzgün, göl perişan...
Hiç aklıma düşmemişti, ilimiz ve bölgemiz için yaşam kaynağı, hayati öneme haiz Sapanca Gölümüz’ün de, çok geçmeden öyle olacağına yönelik sinyaller vereceği...
Hani derler ya “Gülme komşuna, gelir başına”
Gülmek ne kelime!
Görünce o çölleşmeyi, ne kadar da üzülmüştük.
Biz Burdur’da kurumaya yüz tutmuş göle paralel yol alırken, bir gün aynı manzaranın bizim de başımıza geleceğini bırakın hayal etmeyi, düşünmeyi dahi aklımızdan geçirmemiştik.
İşte bugün öyle büyük bir tehlikenin eşiğine geldiğimizin resmidir, gazetelere düşen Sapanca Gölü’nün dramatik görüntüsü...
Burdur halkı üzüntüsünü anlatacak kelime bulamamanın med-cezirini yaşıyordu sanki...
Değeri milyarları bulan kıyı tesisleri, konutlar ve gölden nemalanan sade vatandaşın perişanlığına yanmamak elde değildi.
Bugün biz de Sapanca Gölü için ağıt yakmaya hazırlanıyoruz.
Bunun başka izahı var mı?
Böyle olmamasını istiyorsak eğer, tez elden tedbiri almak artık kaçınılmaz hale geldi...
Dedik ki ağalar, beyler, dünyanın tadı, temizliği ve içilebilirliği yönüyle sayılı göllerinden biridir, Mevla’nın bölgemize lütfettiği bu güzelim Sapanca Gölü...
Kirletilmemesi ve dahi amacı dışında tüketilmemesi için veriyoruz savaşı yıllardır ama kim dinliyor...
Derler ya imam bildiğini okuyor, cemaat seyrediyor.
Sanayi suyu olarak ilimizin bir yılda tükettiği sudan fazla miktarda su çeken ve pervasızca bunu iki katılan çıkaracağını ilan eden TÜPRAŞ’ın ateşle oynamasına, olanca tepkiye rağmen, “Dur” diyecek bir makam, mevki ve güç sahibi yok ne yazık ki...
Sapanca Gölü, böyle devam ederse tüketim, hızla kurumaya başlayacak ve biz ardından bakakalacağız.
Buna hangi vicdan razı olur...
Maalesef manzara içler acısı...
Bir kez daha uyaralım istedik yetkilileri ve de halkımızı...
Göl elden gidiyor, yetişin!
Anlaşılan bir hükümet var, hükümetten içeri...
Başka neyle izah edilir bu vurdumduymazlık...
Geriye tek bir çözüm yolu kalıyor bence...
O da Sakaryalılar’ın bir bütün olarak gölüne sahip çıkmak adına yollara düşmesi...
Bilmem bu duyarlılığı gösterebilecek miyiz?
Aksi halde bu halk, su gibi aziz bir nimetini kaybetmenin acısını fazlasıyla çekecektir.