Dedesi Mevlevi Şeyhi olan Komünist Nazım Hikmet, solcu arkadaşlarının sonradan sansürüne uğrayan ünlü şiirinde, "Âkif büyük şair / İnanmış adam" der. Akif hakkında doğru olmak kaydıyla en uzun ve en kısa tarif bence de budur. Hazreti Peygamberin, “İman ettim de ve dosdoğru ol” emrine Akif kadar çok az kimse riayet edebildi. “Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı…” diyerek belki de bütün hayatını, sanatını, mücadelesini ve inancını özetleyen büyük Akif için Diyanet-Sen Edirne Şubesi’nin davetlisi olarak Edirne’de toplandık geçtiğimiz cumartesi günü.

“Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana / Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına./ Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, / Şarkın en sevgili sultanı Salahaddin’i, / Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran / Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,/ O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; / Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın; / Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... heyhat, / Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat / Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber / Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.”

Bu satırları herhangi bir batılı edebiyatçı, herhangi bir Haçlı Seferi için yazabilseydi, sizi temin ederim, bütün dünyaya ezberletmişlerdi. Kazara, Hz. İsa için bu yükseklikte bir şiir yazabilseydi Şekspir, sizi temin ederim hepimize ezberletmişlerdi. Şimdi anlıyor musunuz, Can Bonomo’nun İngilizce şarkısıyla neden örovizyona katılamayız dememin sebebini?

Ben 27 Aralık’ta öldüğüne inanmadığım Akif’i, en iyi Akif kitabı olan kitabıyla Mithat Cemal’den, en iyi Akif yansıması olan hayatıyla da Selahaddin Şimşek’ten öğrendim. Vefat yıldönümü olan bugün, o büyük vatan dostunun, hala ve daima inanmış adamların şefaatçisi olduğuna bütün gönlümle kaniim.

Selahaddin Şimşek, “Sesini değil, sözünü yükselt! Yağmurlardır büyüten zambakları, gök gürültüleri değil!” diyordu. Mehmet Akif kadar sözünü yükseltebilmiş kimse yoktur ki, sesi de o sözün yüksekliğine yetişebilmiş olsun. Akif’in sözü kadar sesi de yüksektir. Sebebi açık. Gürültüler çağında yaşadı Akif. Davasını duyurmak için sesini de yükseltmek zorundaydı… Gök yüzünü açık göremeden ölmüş kimsedir. Ufku hiç açık görmedi. Yıldırımlar, şimşekler, kara bulutlar, sağanaklar altında yaşadı. İnkarın, zulmün, sömürünün, kargaşanın, ateşin ve fakirliğin sağanakları altında çoğu zaman tek başına yürüdü. Kendi hayatı ve rahatı adına ne sesi çıkmıştır ne şikayeti duyulmuştur. “Yeis yok” diye şiir yazdı… Kurtuluşumuzun reçetesini yazdığı satırlar da bu şiirdedir: “Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol…”

Akif için “şair değildir” diyen bahtsızlara da rastladım ama iyi şair olmadığını iddia edenlere bir çift sözü var bizzat kendisinin: “Sözüm odun gibi olsun / Hakikat olsun, tek.”

Edirne’de, Akif gecesinde dinleyiciler arasında Edirne Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu da vardı. Ak Parti İstanbul eski İl Başkanı ve MKYK üyesi Müezzinoğlu ile birlikte konuşmalardan sonra sergilenen “Akif” oyununu seyrettik. Geç vakit dönüş yolculuğuna çıkmadan evvel kendisinin davetiyle gittiğimiz çorbacıda, sabah namazını Kadı Bedreddin’de kılmayı teklif edince hayır demedim. Ertesi sabah simit, çay ve peynirle başlayan kahvaltı serisi Edirne, Havsa ve Ergene’den sonra Ak Parti yönetiminde yer almış kadınlı erkekli kalabalık bir grupla İpsala’da tamamlandı. Dönüşte Tekirdağ’a uğradık. Öğle yemeğini, sahibinin misafiri olarak Özcanlar’da yedik ve ben artık müsaade istedim. Kabadayılık bir yere kadar. Siyaset zor iş. Oda oda hal hatır sorduğu hastane mi kalmadı gitmediğimiz, 91 yaşındaki Ahmet Amcamız mı? Hangi birini söyleyeyim. Ne zaman yeter ne sabır.

Müezzinoğlu’yla Edirne’de tanıştım. İlk defa karşılaştığı birini bu kadar nezaketle ve tevazuyla kendine yol arkadaşı yapabilen “vekil”lerden lazım bu millete. Partisi önemli değil. Makam ve mevkinin geçici olduğunu bilen, Akif oyununda, Akif’in kızı Suad’ın istediği okul çantasının parasının Sebil ür Reşat dergisine gittiği bölümde içtenlikle gözyaşı dökebilen “vekil”ler. Lüks aracını bırakıp, birlikte gidelim dediği misafirin orta halli aracına binme inceliğini gösterebilen kimseler bu milletin “vekili” olabilirler çünkü.

Ak Parti nasıl bu kadar yüksek oy alıyor diye merak edenlere ve tabii asıl önemlisi, ne yaparsam, nasıl davranırsam ben de Ak Parti’ye yakışır tavırlar sergilerim diye düşünmesi gerekenlere ne der bu söylediklerim bilmiyorum ama ben haftaya Akif’i anlatmaya devam edeceğim. Büyük Akif’i. Örnek Akif’i. Zarif ve cesur Akif’i. Alnı temiz olan Akif’i.