Duygularımızı, ideolojik tercihlerimizi bir kenara bırakarak objektif gerçeği kabul edelim, Türkiye’de, AK Parti’den sonraki bütün seçimlerin tek galibi var, AK Parti.

Cumhurbaşkanlığı seçimi bu gerçeğin ardındaki bir başka gerçeği de kabul etmemizi gerektiriyor. Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en çok seçim kazanan siyasi şampiyonu.

Bu anlamda kabul etmemiz gereken bir başka gerçek daha var, Belediye Başkanlığından Cumhurbaşkanlığına giden yolda üstesinden geldiği engeller, Erdoğan’ın dünya siyasal tarihinde de eşi benzeri olmayan bir yere gelmesini önleyemedi. Ve Erdoğan, Özal’ın Çankaya öncesi ve sonrası hatalarına düşmedi. Ve hala kendisini Çankaya’ya çıkaranların gönlündeki tahttan inmiş değil, hala partisinin üyelerinin ve oy verenlerinin en güçlü siyasal dayanağı, iktidarın, otoritenin en güçlü dayanağı.

Recep Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtan AK Parti seçmeni, 2015 seçimlerine Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığında giriyor.

AK Parti, kimilerini hep yanılttığı yine "iktidar kavgası" konusunda muhaliflerini yanıltarak giriyor.

Davutoğlu'nun Başbakanlığa gelişi, Başbakanlığı ve hükumet etme biçimi de AK Parti'nin nasıl kazandığı sorusunun açık cevabı aslında.

Bu şartlarda gireceğimiz 2015 Genel Seçimleri için AK Parti’den aday bolluğu da AK Parti’nin önümüzdeki seçimin de galibi olacağının en büyük işareti.

Kimileri bunu “Altına hücum” diyerek itibarsızlaştırmaya çalışsa da, ortada bu eleştirinin de muhtemel bir mağlubiyeti şimdiden itirafı haline getiren bir gerçek var, Sakarya’da, farklı alanlardan ve statülerden 73 aday başvuruda bulunmuş.

Bu her şeyden önce seçenek zenginliği sağlıyor AK Parti’ye.

Daha önce aday adayı olmuş, hatta aday da gösterilmiş ama seçimi kazanamamış çok değerli isimler başta olmak üzere ilk defa aday adayı olan son derece saygın ve donanımlı adayları var AK Parti’nin.

Neden AK Parti’den aday adayı oluyorlar? AK Parti nasıl kazanıyor?

Başvurular tamamlanır tamamlanmaz, İl Başkanlığı bir yemek düzenleyerek bütün aday adaylarını, teşkilatı ve medyayı bir sofrada buluşturdu. Bu yemekten hemen sonra Kapalı Spor Salonunda aday adayları 3’er dakikalık süreler içinde kendilerini tanıttılar ve ilk mesajlarını aktardılar. Aday adayları temayül öncesi bütün teşkilatları birer birer ziyaret ettiler, AK Partili delegelerle iletişim kurdular. Bütün teşkilatlarda ilgiyle karşılandılar. Son derece misafirperverlik ve alaka gördüler.

Temayül için Serdivan’daki büyük salonda girdiğimde 2002’deki temayülü hatırladım. Bulvar’da, İl Başkanlığının bulunduğu binada, daracık merdivenlerde, daracık salonda delegeler, aday adayları, o karmaşa, o acemilik. Geçmiş gün, asla küçümsemiyorum, aksine, değerlidir, medar-ı iftihardır. Türkiye bakın nasıl ilerlemiş, delili ve hatırasıdır o günler, o şartlar. Şimdi şahane bir spor salonu, tertemiz halılar, dev afişler, kocaman bir platform, ses sistemi, ilçeler için ayrılmış oy kullanma yerleri, sıraları, tıkır tıkır işleyen bir oy kullanma sistemi, hem birbiriyle hem de delegelerle kucaklaşan sohbet eden aday adayları, onlarla tek tek ilgilenen teşkilat üyeleri, herkesle ayrı ayrı fotoğraflar çektiren Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, ilçe belediye başkanları, herkesle aynı sıcaklıkla ilgilenen İl Başkanı Fevzi Kılıç.

2002’deki temayülde de Fevzi Kılıç İl Başkanıydı. 2015 seçimlerine de AK Parti Fevzi Kılıç’ın İl Başkanlığında giriyor. Güzellik ve kıymet burada, aynı Fevzi Kılıç yine aynı yerde. 2002’den 2015’e dev yatırımlar, dev hizmetler, dev icraatlar kadar özellikle demokratikleşme, devlet millet barışması ve buluşması konusunda “Sessiz Devrim” gerçekleştirerek gelen AK Parti’nin bu büyük salondaki maddi manevi zenginliği, gücü kadar değerli olan şey, Fevzi Kılıç’ın aynı samimiyeti, aynı temizliği, aynı tevazuu, aynı tebessümü “Altın” beklemeden sürdürmesi. AK Parti nasıl kazanıyor sorusunun cevabı burada gizli işte.

Temayül sonuçları neden salonda sayılıp açıklanmamış, neden Ankara’da sayılacakmış. AK Parti kadar demokratik kuralları işleten, herkese aday adaylığı fırsatı sunan, kamuoyu yoklamalarını bu kadar ciddi ve düzenli olarak yapan başka bir siyasi hareket olsa Türkiye’de muhalefet sorunu kangren halini alır mıydı? Hayat boşluk kabul etmez. Türkiye siyasetinin boşluklarını AK Parti dolduruyor, gerçek bu. AK Parti kadar seçmeni, delegeyi, STK’ları ciddiye alan, dinleyen, onların eğilimlerini sezen, soran başka bir parti meydana çıkana kadar da, AK Parti nasıl kazanıyor sorusunun cevabı galiba şu olacak: “Böyle!”

Arkadaşlarının cep harçlıklarıyla siyasi kampanya yürüten Türkiye’de kaç aday adayı var bilmiyorum ama Sakarya’da bir tane var. O da AK Parti’den aday adayı.

“Altına hücum”daki “altın”lar nerede bilmiyorum ama kimi fotoğraf çekmek için, kimi ulaşımı sağlamak için, kimi broşürü tasarlayıp bastırmak ve dağıtmak için, kimi gazete, led ekran ilanlarını karşılıksız yayınlatmak için, kimi web sayfasını hazırlamak için elinden ne geliyorsa yapan tamamen “gönül”lü arkadaşlarımın “kalp”lerinin “altın”dan olduğunu söyleyebilirim.

Seçmen de, aday adayı arkadaşlarını rakip olarak görmeyen bu “altın kadro”nun “parlaklığını” fark edecek “sarraf inceliği” taşıyor çok şükür. 

Evet! “Altın”dan anlıyor bu millet, hele “kalpte” olursa!