81 İlde gerçekleşen, Aileler Sabah Namazında Buluşuyor proje kapsamında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Orhan Caminde Pazar sabahı, sabah namazını kıldırdı.

Adapazarı merkezde oturanların ve ilçelerden gelen cemaatin yoğun katılımıyla, huşu içerisinde eda edilen sabah namazı ve Sayın Erbaş’ın vaazı gönülleri celp eden nitelikteydi.

Program çeşitli STK ’kuruluşlarının desteği, ümmete yakışan, bilinç ve sorumluluktaydı.

Bu organizasyonda başak rolü üstlenen, SİMDER ve yöneticilerini tebrik ediyorum.

Şehrimizin manevi direklerinden, Orhan Gazi Camii emekli imamı Mustafa Aydın Hoca, Ali Güzeldal Hoca, Orhan Gazi Camii İmamı Alaattin Beşel Hoca, Adapazarı İmam Hatip Lisesi öğretmenleri ve emekli olan hocaları, programa ayrı bir güzellik kattı.

Sabah ezanını Kâbe ezanı tarzında okuyan Alaattin Beşel Hoca adeta gönüllere su serpti.

Ayrıca; ilimize yeni atanan Sakarya Valimiz Yaşar Karadeniz Bey programın başından sonuna kadar halkın ilgisine mazhar oldu.

Programda yer alan, şehrimizin iki üniversitesinin rektörleri’de toplumsal olaylardaki duyarlılıklarını bir kez daha ortaya koydular.

Program sonrası camii içerisinde kısa süreli görüşebildiğim sağlık il müdürümüz, Dr. Aziz Öğütlü Hocayla ilimizdeki hastanelerin sorunlarını konuştuk.

Biz kendimizce eksik gördüklerimizi ilettik, sayın hoca eksiklerin kısa sürede olması gerektiği düzeye çıkacağını ifade etti.

Gece gündüz Sakaryalıların sağlığı için ter döken doktorların, özverili çalışmalarından bahsetti.

Bizde kendisine, bizim tüm eleştirilerimizin, şehrimizin yaşam kalitesinin yükselmesi, olması gerektiği yere taşınmasından yana olduğunu ifade edip, daha sonra bir araya gelmek, uzun soluklu bir sohbet yapmak üzere sözleşip, ayrıldık.

Gelelim diyanet işleri başkanı Prof.Dr.Ali Erbaş Hocanın namaz sonrası vaazına;

Sabah namazı farzının ilk rekâtında Hz. Lokman süresini okuyan hoca,

Sohbetini Lokman süresi üzerine bina etti.

Hz.Lokman’ın ne kadar yumuşak huylu, sevecen, güler yüzlü olduğunu, Surenin içeriğinden ayetlerin Türkçe mealini aktararak vaazına söyle devam etti.

Andolsun, biz Lokmân'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.

Hani Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: "Yavrum! Allah'a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür."

İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: "Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır."

Vaazının son kısmında, Pazartesi itibarıyla bir milyon iki yüz bin öğretmenle, 19 milyon ilköğretim çocuğunun okullarda ders başı yapacağını, öğretmenlere çocukların, Allah’ın emaneti olduğunu, kendi çocuklarıyla eşdeğer davranması gerektiğini anlattı.

Rol model olan öğretmenlerin, giyiminden, kuşamlarına, sınıfa girerken ve çıkarken nasıl davranması gerektiğine dikkat çekerek tavsiyelerde bulundu.

Bizde kendisiyle ayaküstü yaptığımız sohbette;

Toplum olarak derdimiz olduğunu söyledik ve kısa bir bilgi aktardık.

Derdimize gelince;

Toplum; geçim sıkıntısıyla uğraş verirken, çocuklarıyla yeterince ilgilenemediğini, baba ilgisinden mahrum çocukların ise uyuşturucu satıcılarının eline düşüp bağımlı hale geldiğini, uyuşturucuyu bulamayanların ise alkolik olduğunu, her iki baş belası kötü alışkanlıkların yaş skalasının onlu yaşlara indiğini, bunun acilen önlenmesini ilettik.

Kendisi, projenizi bize iletiniz dedi.

Bizde, kısaca buradan projemizin taslağını kamuoyunun takdirine arz edelim;

Maalesef aileler çocuklarıyla yeterince alakadar olamıyor,

Parklara, oyun alanlarına zarar veren çocuklar, çok küçük yaşlarda uyuşturucuyla, alkolle tanışan çocuklar hem ailelerin, hem de toplumun temel sorunu olmaya devam ediyor.

Bizim öngörümüz ise;

Diyanet İşleri Başkanlığının koordinesiyle, üniversitenin, emniyet müdürlüğünün, aile ve sosyal politikalar bakanlığı ve büyük şehir belediyesinin katkılarıyla oluşacak olan komisyon, öncelikle bu çocukları belirleyip, tedavi ve topluma kazandırılması, ailelerle görüşüp aile bilincinin artırılması, rehabilite edilmesi ve Müslüman aile yapısının zarar görmesinin önüne geçilmesine ön ayak olmalıdır.

Ruhsuz ve yarınından ümitsiz genç kitle, hem devletin başına, hem de toplumun başına bela olarak çıkmasını önlemeliyiz.

Biz toplumun içinde duyarlı yaşayan bir vatandaş olarak bu gidişattan fazlasıyla rahatsızız.

Yarınımızı emanet edeceğimiz yavrularımızın düştükleri bu olumsuzluklardan bi haber yaşayamayız/yaşamamalıyız.

Selam ve Dua İle

Ne Zaman İnsan Oluruz

’’yarını emanet edeceklerimizin, problemlerini çözdüğümüzde’’