“İkinci Dünya Savaşı” diye bilinen “kinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı,” 1 Eylül 1939 günü, Nazilerin Polonya'yı işgaliyle başladı. Ardında 52 milyon ( 60 milyon olduğunu söyleyenler de var) ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve moloz yığını haline gelmiş kentler ile acı ve gözyaşı bıraktı. Bu vahşi emperyalist savaş Mayıs 1945’de son buldu.

                İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı günü,  Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler, barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla, Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek   2. Dünya Savaşını başlattığı tarih olan 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü” olarak ilan etmiştir. SSCB’nin ve Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra hiçbir ülke 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kutlamadı.

               Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki  57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her eylülün üçüncü salı günü”nü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile “21 Eylül'ü Barış Günü” olarak kabul edilmiştir.

             Birleşmiş Milletler, Barış Günü'nde, dünya çapında çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda bilinçlenmeyi amaçlıyor. Her 21 Eylül’de, Birleşmiş Milletler Merkezi’ndeki “Barış Çanı(SAVAŞ ÇANI !)” çalınıyor.

            Kısaca, “Dünya Barış GÜNÜ” kağıt üzerinde bu. Her ne hikmetse Dünya Barış Günü’nü, 1 Eylül de sadece Türkiye ve KKTC kutluyor. Herhalde mülga SSCB ve Varşova Paktı’nın izinden yürüyoruz!

            Esas önemli olan, Eylül’ün 1’i ya da 21’i değil, dünya da barışın olup olmadığıdır. Veya hangi dünya barışından söz edildiğidir.

            Gerek BM ve gerekse bu günü ilan edenler, dünya da barışı mı, yoksa savaşı mı egemen kıldılar?

            Bendeniz, Dünya Barış Günü dahil  tüm günlere karşı olduğumu yıllardır yazar ve konuşurum.

            Bir kere hiçbiri bizden, bizim tarihimizden, geçmişimizden, kültür ve medeniyetimizden türememiş, bize ait değildir. Dünyada ki tüm savaşları, işgalleri, soykırımları, sömürüleri, taciz ve tecavüzleri, terör ve fesatlıkları üreten ülkelerin ürettikleri, maske olarak kullandıkları, sahtekarca ve münafıkça önümüze koydukları, esasen “barış” adı altında “savaş ve katliam” yaptıkları günün, günlerin, yılların ve asırların adıdır.

             Bunun böyle olduğunu anlamak için, 2.Dünya Savaşından bu güne, yani 1 Eylül 1939’u “Barış Günü” olarak ilan edenler, ya da, BM’ in  1981 ve 2001’de ilan edip, her yıl 21 Eylül de “Uluslararası Barış Günü”  olarak kutlayan ülkelerin o tarihlerden beri ne yaptığına bakmak yeterli!

             Hatta, son 15 yıla bile bakmak, dünyanın barış içinde mi, yoksa, insanlık tarihinin en “barışsız” dönemini mi yaşadığını anlamak için yeterli.

             60 Küsur yıldan beri İzrael ziyonizminin ve baş destekçisi emperyalist işgalci terörist ABD’nin Filistin’e yaşattıkları, “Dünya Barışı” adına mı yapılıyor?

             2001 Yılından beri Irak’ta yaptıkları işgal, soykırım, taciz, tecavüz, işkence, talan, katliam ve  soygun mu barış?

             Suriye’de yaptıkları, Yemen’de, Libya’da, Mısır’da, Doğu Türkistan’da, Karabağ’da, Arakan’da, Keşmir’de, Sudan’da, Bosna’da, Kosova’da, Kırım’da, Ukrayna’da, Somali’de, Mali’de, Nijerya’da, Afrika’nın büyük bölümünde, Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Hindistan ve daha birçok yerde yaptıkları mı barış?

             Türkiye’de, Kıbrıs’ta halen yaptıkları ve yapmak istedikleri mi barış?

             Ne 1 Eylül’ü, ne de  21 Eylül’ü kaldı bu işin.

             Sadece bu tarihleri değil, tüm günleri, ayları, seneleri sardı zulüm ve zulmet!

             Ayıptır, hala  bilmem Eylül’ün kaçında barıştan söz etmek.

             Adam katletmeyi “barış” olarak sunmak gibi bir şey bu.

             Ortada barış adına katliam, vahşet ve vahşilikten başka ne kaldı?

             1Eylül 1939’da başlayan 2.Dünya Savaşına “barış” diyerek, o günden bu güne savaşıyor, kan döküyorlar.

              Barışı, en vahşi savaşın başladığı bir güne atfederseniz, olacağı budur.

              Daha da mühimi, “barı” senede bir güne hasredilirse, hele hele de bu gün “eşkiyalar” tarafından belirlenmiş, ilan edilmişse olacağı budur ve dünya savaştan kurtulamamıştır, kolay kolay da kurtulamayacaktır.

             Kaldırın bu günü ve Batı menşeyli tüm günleri!

             Yalana, sahtekarlığa, maskeye, iki yüzlülüğe son verin!