İnsanoğlu, akıllanıp uslanacağına delilikten deliliğe koşuyor, birer birer değil ülke ülke, toplum toplum, şiddeti her geçen gün artan bir cinnet geçiriyor.

İster para ister toprak ister ideoloji ister ırk ister din adına olsun, işlenen cinayetlerin tamamının temelinde hep o habis "ben" zalimi var.

"Ben... Ben... Ben!"

Bu, öyle bir kudurmuşluk halidir ki, haşa, hakikatin kulakları kiliselerin çanlarıyla patlatılmaya, gözleri camilerin minareleriyle oyulmaya çalışılmaktadır.

Artık müminlerin müminlere güvenemeyeceği günleri yaşıyoruz

Artık müminlerin Allah'a güvenmediği günleri yaşıyoruz.

Artık her eyleminden şeytanların bile yüzünün kızardığı sözde müminlerin "ben"leri ve "benlik"lerinin "kişisel" ihtiyaçları belirliyor hakkın ve hakikatin ne olduğunu.

Herkes kendi dünyasını kurmaya çalışıyor.

Geriye, birer firavun taslağı halinde gezen bu zalim insanın ellerini göğe kaldırıp "Sen ne biçim Tanrısın? " diye bağırması kalmıştır.

Yapmadığımız şey mi?

Gelecek kaygısı nedir, geçim korkusu nedir, dünyalık derdi nedir, iktidar aşkı nedir?

Sözde müminler avazı çıktığı kadar bağırıyorlar. "Ben, önce ben, hep ben, yalnız ben..."

Kendi kitabının ne yazdığına bakma zahmetine katlanmayan milyonlarca sözde mümin, her tavrı her eylemiyle göğe doğru saygısızca bağırıyor.

Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar pis nefeslerle kirlenen bu göğün altında işleniyor işte bütün bu hunharca cinayetler.

Üstelik hiçbir katil haksız değil artık. Her zalime, çektiğimiz eziyet yetmiyormuş gibi daha da borçluyuz.

Kötülük, tamahkarlık, cimrilik, ölüm korkusuyla dünyayı yese doymama saldırganlığı, her koltuğu kapma, her kuruşu kasaya doldurma iştahı, en çok da, bunun bir felaket olduğunu söylemekle yükümlü olanlarda bir kanser gibi hızla yayılıyor.

"Bu ne pisliktir" diyeceklerin kendi evleri çöplük olduysa, "dünya dünya" derken semalarını kirlettikleri için oldu bu.

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyenlerin çocuklarını o yılanlar ısırıyor.

Dünyalarını kurtarmaya kalkarken hakikati ayaklar altına alanların şimdi hem dünyaları hem yanlarında ahirete götürecekleri şerefleri ayaklar altında.

İnsanın kendine ettiği bir eziyettir bu.

İnsanın hakikate ettiği bir iftiradır bu.

İnsanın, kanlı benlik çaputlarını egemenliğinin bayrağı diye bir küfür gibi göklere savurduğu bir hakarettir bu.

Zulümdür bu!