Yaklaşık 45-5o yıldan beri bayramları hatırlarım.

Ağız tadıyla bir bayram  geçirdiğimi hatırlamıyorum.

Hepsinde, ya içerde ya da dışarda Müslümanların , ümmetin  acısı olmuş, dünyanın bir yerlerinde muhakkak  bir dıram ile bayrama girilmiştir.

Çok acıdır ki, bu bayrama da buruk giriyor, bayramı bayram gibi yaşamaktan uzak durumdayız.

Hem de, geçmiş tüm bayramlardan daha yaralı, daha acılı durumdayız.

Hem içerde, hem de dışarda.

Saymaya, sıralamaya gerek yok.

Bayramı bayram gibi yapacak tek bir İslam ülkesi yok.

Kahir ekseriyeti, ya işgal altında, ya işgal sonucı birbirine takıştırılmış, kardeş kavgası ile kan gölüne dönmüş durumda.

Bölünmüş, parça parça, lime lime olmuş.

Bir kısmı da, zalim kırallıklarla bir başka işgal altında. Ya da kapitalizmin kıskacı altında.

Hemen hepsi küresel eşkiyanın boyunduruğunda. İşbirlikçi. Gücünü Yüce Yaratıcı’dan, halkından değil, emperyalist ve siyonist güçlerden alır durumda.

Bir avuç mutlu azınlık sefa sürerken, milyonlar yoksulluk ve açlık sınırında.

Milyonlarcası ölüyor, milyonlarcası olümle burun buruna.

Bir o kadarı göçmen olmuş, muhacir olmuş,

Çok uzaklarda bir ümit uğrunda denizlerde boğuluyor, sığınacak ülke, liman arıyor.

Ülkemiz de maalesef acı içinde, tehdit ve tehlike içinde.

İçerden ve dışardan hain ellerle karıştırılıyor, kuşatılıyor.

Irak bölündü, sınırımız da bir piyon devlet kuruldu.

Suriye bölündü, güney sınırımız cani şebekesinin Suriye kolunca ele geçirildi.

İki taraftan ablukaya alınmış durumda.

ABD ise sadece IŞİD’i hedef gösteriyor.

Sadece IŞİD’e vurabilirsin, vuracağız diyor. İncirlik’i bu amaç için kullanıyor.

Cani şebekesi ise masum canları almaya dev am ediyor.Yakıyor, yıkıyor, ülke kaynaklarını eritiyor. Sadece son terör olaylarının maliyeti 150 milyon lira oldu deniyor. Sanırım sadece teröre karşı harcanan para.Yakılan yıkılanlar bunun haricinde.

Giden canlar ise hepsinin üstünde, bizim canlarımız, şehitlerimiz.

Diğer yanda, sadece vekil olmaya iman etmiş, yangının değil, yangından ne kaçırabilirimin peşinde olanlar. Yatıp kalkıp sadece vekil olma, bakan olma rüyası görenler az değil.

Bunca acı, bunca yıkımın umurunda olmayanlar.

Boşalan camiler, içi boşaltılan ibadetler, etikete dönmüş Müslümanlık.

İslam ne diyorsa tersini yapar bir anlayış ve yaşayış.

Kırbaşoğlu hocamızın dediği gibi; “Masa, kasa ve nisaya” mahkum olmuş yığınlar.

Davasını, idealini kaybetmiş arkadaşlarımız, bizimkiler, bizden olanlar!

Yozlaşan, yozlaştırılan İslam.

Yozlaşan, yozlaştırılan kültür, dil ve inançlarımız.

Doğruluktan, dürüstlükten, ADALETTEN uzaklaşmış bir anlayış.

Doğruya, dürüste, adaletliye sahip çıkmayan, kaçılan, istenmeyen bir  bir gündeyiz.

İyi adına çok çok az, kötü adına saymakla bitmeyen bir yaşayış içinde,

Şeytanın egemen olduğu, serbest bırakılıp, taşların bağlandığı bir küresel düzen içinde,

Meçhule giden bir gemi gibiyiz.

Böyle bir durumda, böyle bir ortam da bayrama giriyoruz.

Acı içinde,gözyaşı, kan içinde bir bayram.

Bayram elbette bayram.

Ama biz bayram edemiyoruz.

Ya da bayramı hak ediyor muyuz?

Bu duygularla diyoruz ki; bayramınız elbette bayram. Allah’ın bize tayin ettiği, armağan ettiği bayram.  Tayin ve takdir eden tamam ve eksiksiz.Mübarek olsun.

Ama biz bayramın neresindeyiz?

Bizim tarafımız, beşer tarafı eksik!

Gelecek bayramlara ümit, gelecek için ümitliyiz.

ZİRA, BİZİM İNANCIMIZDA YEİS-ÜMİTSİZLİK YOK.

Olanlar geçici bir hayat için, ama imtihan dev am ediyor!

Cennet ve Cehennem bizi bekliyor.

Zalimler elbet karşılıksız kalmayacak, mutlak hesap verecek.