Ülkemizde içte ve dışta hainler ordusuna karşı var olma mücadelesi verilirken bir yandan, halkın iradesinin yansıdığı Meclisi’nde de olup bitenler izleniyor hayretle ve ibretle, öte yandan…

Türkiye son 15 yıl içerisinde üzerine giydirilen deli gömleğinden kurtulmak ümidiyle çıktığı yolda; önüne konulan engelleri bir bir aşıp hedefe varmada önemli mesafe kat ederken başlatılan karşı çıkışlar, hayatı zorlaştıracak  saldırılarla devam ederken milletin meclisinde ise, birbirinin boğazına sarılan, burnunu kıran, ayağını-bacağını ısıran vekillerin içine düştüğü trajik ve dramatik tabloyla takmış bulunuyor kafayı…

Nasıl takmasın ki!

Yüce parlamentoyu üçüncü dünya ülkelerinin meclislerine çeviren zihniyete, sırası gelince hesap sormaya hazırlanan halkın tokadı inince enselerine tonlarca ağırlıkta balyoz misali, anlayacaklar yaptıklarının ne denli yanlış olduğunu…

Ancak bu anlayış işe yaramayacak ve halk onlara hak ettiği cezayı, gücünü yansıttığı sandıkta verecektir, elbette…

Halkımızın hayata, yönetenlere ve olaylara bakış açısı, son derece farklı, bilinçli, şuurlu ve seçici bir anlayışa dayanıyor, günümüzde…

Ne aklıyla dalga geçilmesine razı, ne de cesaretinin test edilmesine tahammülü var...

Çalışanıyla, yatanıyla, çobanıyla, sanatçısıyla, bürokratı, siyasetçisiyle ülkemiz kabuğunu yırttı…

Yeniye ve yeniliğe koşuyor doludizgin…

Bunu göremeyip hala eski Türkiye’de kalanların, denenmiş fakat tutmamış köhne yol ve yöntemlerle ülkenin kaderiyle oynamalarına biline ki izin yok, bundan böyle…

İşte bu önemli kriterden yoksun zihniyetlerin ülke düşmanlıkları net bir şekilde gün yüzüne çıkmış -adı ne olursa olsun- parti, örgüt ya da cemaatlerle işbirliğine gitmesi ve onları savunan siyasi anlayışın saldırıları, yeni Türkiye imajı karşısında güneş yemiş kar misali erimeye mahkum…

Yeter ki ümitsizlik düşsün yakamızdan…

Şiddetli sancılar gürbüz doğumları müjdeler; öyle güzel bir ülkeye gidişin doğum sancılarıdır şu sıralarda yaşadıklarımız…

Yeter ki kaybolmasın ümidimiz ve eksilmesin devlete olan desteğimiz…