Sevgili okurlar,
Belçika ile bazı Avrupa Birliği ülkelerinde tatil var..Bu tatil özellikle eğitim camiasının her yıl  şöyle ‘ ip çekerek’ beklediği tatillerden.. Bir hafta süren tatil boyunca, aileler buluşur ve baharın güzelliklerini birlikte yaşarlar..
Han ‘ birlikte yaşarlar’ diyorum ya, söz ettiğimiz kesimin öyle yarın kaygısı yok.. Öyle çocuğunu askere gönderme kaygısı da yok! Peki evlilik, çeyiz ve hele de iş bulma konusunda ise hiç tasaları yok!
Şaşırdınız değil mi?
Belçika’da yaşayan vatandaşların gerçekten ‘yarın kaygısı’ yok!
Onlar için hafta içinde çalışmak ve haftasonunda da iyi bir akşam yemeği, eğlence ve ailece birlikte olmak özlenen ve beklenen gündür..
Biz de ise, yani Türkiye’de anne ve baba, evlatlarının geleceği için binbir güçlük içinde çalışır, didinir, çabalar ve tüm hedef  gelecek hazırlamak üzerinedir..
Kısacası, Türkiye’de anne ve babanın böyle bir görevi var..
Evlatlarının geleceğine yatırım yapmak..
Bu süreç öyle kolay değildir!..
Çocuğunu okutacaksınız, eğer çocuğunuz kız ise işiniz daha güçtür..Öyle ya da böyle çocuklarınıza iyi bir eğitim olanağı sağlamak,onları sosyal ve kültürel etkinliklerden yararlandırmak, tatile göndermek, birlikte hayatın tadını çıkarmak özlemleriniz arasındadır..
Bu varlıklı aileler için sorun değildir..
Sorun ortadirek ve az gelirli aileler içindir..
Böyle olunca, insan siyasilerden,yani seçip vekalet verdiklerinden bir medet umar..
Kim okulu bitirmiş, diplomasını ele almış kızına,oğluna iş arar..Bunun için milletvekilinin kapısını olmadı belediye başkanının kapısını, veya tanıdık bildik devrin söz sahibi olanlardan birisini bulmaya çalışır..
İşte asıl mesele burada başlar..
İş bulmak..Hele de  diplomaya göre iş bulmak..
Koşuşturmaca şimdi başlıyor..
Bir nevi ‘torpil’ arayışıdır bu!
Düzen budur,böyle kurulmuştur..
Ballı börek işlere, torpilliler, yahut siyaseten bir birliktelik oluşturanlar yerleştirilir..
Siz okutup, büyüttüğünüz evladınıza bu ortamda nasıl iş bulabilirsiniz?
Düzen bu ya,adalet tanımaz,güzellik bilmez ve bu işin sırası da liyakati de olmaz..
Böyle gelmiş,böyle gider..
Eskiden Adapazarı’nda bir tekerlememiz vardı:
‘Bulvar uzun, para yok, gezin, gezin..
Torpilsiz adama rağbet yok, üzül, üzül..’
İşin özeti budur..
Siz, ’vatan, millet, Sakarya’ türkülerine eşlik ediniz, meydanlarda bayrak sallayınız, umurunda mı ülkeyi yönetenlerin..
İşte siyasetin başı konuşuyor..Taksiciler farklı bir istek dillendiriyor..
Aldıkları cevap, el insaf, ‘bu kadarınıza iş vermedik mi?’
Vay be!
Kimin işi,kime veriliyor?
Haydi birlikte,milletin kesesinden dağıtalım!..
Sonra beceriksiz siyasetçilerin ceremesini bu fakir halk çeksin..
Buraya nereden mi geldik?
O ‘ Ey Avrupa ’dediğimiz ülkelerde, insanların yarın kaygısı yok efendi, yarın kaygısı!
İşte bu siyasi gaz vermelerin ceremesi de Avrupa’da yaşayan insanlarımıza kesilmeye başlandı..
Bakınız, FC Anatolie 95 Futbol Takımı konuğu olarak Türkiye’ye geliyoruz.. Belçika’nın Charleroi Havaalanından çıkış yapacağız..Gümrük  polisleri,bizleri tek,tek durdurup,’ nere gidiyorsunuz, kaç gün kalacaksınız,cebinizde kaç para likit var…’diye ahret sualine çekmeye başladı..
Bu ve buna benzer ayrımcılık, dışlanma ve daha da önemlisi siyaseteni yeni oluşumu ‘ Aşırı Sağcı Türkler’den rahatsızlıkların,Türkiye’nin siyasi çıkışlarına eklenmeye başlandı..
Her şeyi,iktidarda kalmaya göre planlayan siyasi gurup ve kümelerin Türkiye’ye,türk insanına vereceği bir şey olmaz..
İşte meydanlarda her şey açık ve net görülüyor..
16 Nisan’da sandık başına gidilecek değil mi?
Yani ‘Yeni Anayasa Değişikliği’ paketini onaylayacağız..
kısacası yönetimi ‘Tek Adam’a devredeceğiz..
Bunun için ‘Evet’ veya ‘Hayır’ oyu kullanacağız..
Siyaset ikiye bölünmüş durumda..
Şu an mevcut anayasa çizgisi içinde kalması gerekenler bile meydanlarda..
Olmadık bir savurganlık örneği sergileniyor..
Bu durumu Arap ülkelerinde de görmüştüm..Her yerde kral ve kralcıların resim ve sloganları vardı..
Türkiye, şimdiden bu tek adamlı Arap ülkelerini andırmaya başladı..
Korkarım gelecek bundan daha kötü olmaz..
Arkadaşlarımız ile birlikte Düzce Fenerbahçe Topuk Yaylası tesislerinde kaldık.. Başkan Aziz Yıldırım ve arkadaşları Bahçeyanık Köyü’ne( pardon mahallesine) muazzam tesisler kazandırmış..
Demek ki, yapılıyormuş..
Devletin kesesinden iş yapanlar ile yüzde bilmem kaç cebine kotaranları karıştırmayınız..
Bu topraklar cömert..Kimse bulunmaz Hint kumaşı değildir..Bu millet her zaman bağrından yeni alternatif liderler çıkarır..
Yeter ki, bir birimize inanalım, birlikte hareket edelim..
Ve doğru olanı, yani iyiyi iktidar yapalım..
Gerisi mi?
Tabii ki size kalıyor!..
İşte o zaman yarın kaygıları da ötelenir!