Karasu muhabirimiz Cafer Erdoğan, geçen hafta Analiz köşesinde, İtalyan Udinese takımıyla ilgili son derece çarpıcı, bir o kadar da ders alınması gereken bilgilere yer vermiş.
Okuyunca, Sakaryaspor adına uygulanması gereken bir model olarak yıllarca gündeme taşıdığım konulardan ibaret olduğunu gördüm.
Sakaryaspor'da işbaşına gelen her yetkiliye, gerek sözlü gerekse yazılı şekilde, geleceği sağlama almak adına önerdiğimiz model, İtalya'nın mütevazi takımlarından Udinese için de cansimidi olmuş meğer.
1965 yılında kuruluşu tamamlanan ve zaman zaman da olsa bağrından çıkardığı ünlü futbolcular ile markalaşan Sakarya'yı Sakaryasporsuz düşünmek mümkün mü?
Futbolda başarı, altyapıya verilen önem, yetiştirilen sporcu ve elde edilen transfer girdileriyle gelir ancak.
Böyle yapan kulüplere ülkemizde en ideal örnek, futbolun içinden gelen bir başkan olarak yarım asra yaklaşan olağanüstü yönetim tarzıyla Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav olmaktadır, hiç kuşkusuz.
O'na yakın plan ve programlar içerisinde olan kulüplerin de kazançlı çıktığı görülmektedir.
Cavcav'ın takip ettiği, bizim ise hayal ettiğimiz yol ve yöntem, Udinese'yi düzlüğe çıkarmış, bu da yetmemiş, ligin iddialı takımı haline getirmiş.
Cafer Erdoğan işte böyle bir konuya değinmiş, özet halinde gündeme taşıyarak.
Benzer modeli Sakaryasporlu Profesyonel Futbolcular Dayanışma Derneği adı altına uygulamaya koyup, önce tesisleşme açısından yadsınamaz bir mesafe almış, sonra da eski oyuncularımızla altyapıya sıkı sıkıya sarılmıştık.
Her yıl bir kaliteli oyuncu kazandırmak parolasıyla, başarılara açılan bir pencere oluşturmuştuk.
Her şey Sakaryaspor'un geleceği içindi.
Biliyorduk ki, "başkan ve yönetici keseleriyle" bu büyük yükü taşımak ve Sakaryaspor'u ilerilere götürmek çok zor olacaktı.
Nitekim, paralı başkan ve yöneticiler dönemi kapandı.
Kulüpler için; Udinese, yani Profesyonel Futbolcular Dayanışma Derneği olarak bizim de savunduğumuz ve üzerinde durduğumuz modelden gayrı bir çıkış yolu yok. Ne talihsizliktir ki bütün bu plan ve projelerimiz 17 Ağustos 1999 Depremi sonrasında meydana gelen yıkıma paralel şekilde kesintiye uğradı...
Bugün bu doğrultuda birtakım kıpırtılar olduğunu görüyoruz.
Gelecek, bu anlayışın üzerine bina edilir ve de ısrar edilirse ne ala. Aksi halde, borç batağında çırpınan, aciz bir kulüp olmaktan öteye gidemez Sakaryaspor.
Takımımız, bu tarlada yetişen yarı olmuş meyveleri yedi, Antalya Mardan Stadı'nda, bir de bunların olgunlaştığını düşünün!
İsteriz ki, bu model geleceğe ışık tutsun.
Udinese, Cavcav ve Profesyonel Futbolcular Dayanışma Derneği'nce uygulamaya konulan yol ve yöntem, Sakaryaspor için de yegane çıkış yoludur.
Sakarya futbolun ve futbolcunun kolayca yetişebileceği bir iklime ve etnik yapıya sahip, şanslı illerden biridir.
Yeniden Oğuzlar, Hakanlar, Rahimler, Bülentler, Tuncaylar, Mustafalar yetiştirmek ve kazançlı, güçlü bir kadro oluşturmak istiyorsak, Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok! Yapılacak iş basit. Yeter ki inanılsın. Örnekler ortada...
Aksi halde, bugünkü gibi borç batağında, parasızlık girdabında debelendikçe batan bir kulüp olmaktan asla ve kat'a kurtulamayız.
Gelin başlatalım bu işi, planlı ve programlı ve de bilimsel bir şekilde yeniden. Henüz kaybedilmiş bir şey yok! Her şeye rağmen dimdik ayakta olan bir takımımız var.
Ancak o zaman felaha erer yeşil siyahlı dünya.
Kurtuluşa ancak bu yoldan ulaşılır.
Farklı düşünce içerisinde olanlar varsa çıksın ortaya, vursun davula.
Bilin ki palavralar sığmaz artık, yeşil siyah bavula!