Tarih 1897…

Basel Konferansı, diğer adı ile Siyonizm’in ilk konferansı…

Dünya derin devleti, İlluminatiağaları bir araya gelmiş büyük İsrail projesinin temellerini atmaktalar…

İlk görev Siyonizm’in babalarından TheodorHerzl’e verilir, kendisi soluğu sultanımız Abdulhamid’in huzurunda alır ve şu meşhur teklifi yapar: “İsrail’den toprak istiyorum. Ne kadarsa ödemeye hazırım…”

Cevap hiç beklemeksizin verilir: “Kan ile kazanılmış toprakları para ile satmam!”

Söz bitmiştir,Herzl geldiği gibi efendilerinin yanına döner ve şunları söyler: “Ağalar busultan sizin bildikleriniz gibi değil.  Kendisi tahtta olduğu müddetçe bırakın toprağı, tozunu bile alamayız…”

Bu söz ağaların ağrına gider ve maddeler yazılmaya başlar ve ağız birliği edilir: “O zaman bizde sultanı tahtan indiririz!”

Herzlsöze girer: “Tahttan indirirseniz yerine gelen bizi sağ koymaz…”

Ağalar: “O zaman Osmanlı’yı yıkarız” derler…

Hezrlise, “Yıksak bile etrafımızdaki İslam devletleri bizi perişan eder” cevabını verir…

Bunun üzerine son söz söylenir: “O zaman İslam’ı yıkarız!”

Karar alınmıştır…

Sultan tahttan indirilecek, Osmanlı yıkılacak, İslam yok edilecektir…

Her şey büyük İsrail içindir…

Bu planı uygulayacak ikinci adam bulunur: İtalyan hahambaşı EmanuelKarasu…

Yıl 1908’dir…

Karasu, başlangıcın Selanik’ten olmasını ister ve oraya yerleşir…

Çok geçmeden İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurar ve de sivil ve askeri üstleri Mason yapar…

Çoğunluğu arkasına alarak meclis kurmak için sultanın karşısına geçer ve kan dökülmesine razı olmayan sultan teklifi kabul eder…

İlk zafer kazanılmıştır…

Az bir süre sonra sultan II. Abdülhamit tahtan indirilir yerine kendilerine yakın birini koyarlar...

Ardından Balkan Harbi, Cihan Harbi derken Osmanlı 30 kadar cephede mücadele verir…

İlk iki plan uygulanmış, sultan indirilmiş ve Osmanlı dağıtılmıştır; sıra İslam’a gelmiştir...

Ve sonunda Sevr öne konulmuştur; yani büyük İsrail projesi...

Ama imanlı topraklar bunun uygulanmasına izin vermemiş, ülkeyi kara sabanla melunlara dar etmişlerdir…

Hedefleri şaşmıştır…

Tam o sırada devreye üçüncü Yahudi girer: HaimNahum…

Bu şeytan aynı zamanda Mısır hahambaşısı ve İsmet Paşa’nında müşaviri olarak bilinir…

Der ki Nahum Basel Konferansı’nın efendilerine: “Gördünüz ya bu Müslümanları topla tüfekle yenemezsiniz. Sevr’i size uygulatmadılar. Acele etmeyin. Şu Lozan’ı numaradan imzalayın. Onlar Lozan ile taviz verdiğinizi zannetsinler. Siz Sevr’i uygulamaya devam edin…”

Dediler ki, “Ne yapacağız?”

O zaman Nahum dedi ki: “Şunları aklınıza sokun. Siz dıştan, ben içten bunları uygularsak bu iş tamam…

“Nedir onlar, söyle” dediler…

Nahum: “Yazın bunları: 1- İnsanları aç bırakın. 2- İşsiz bırakın. 3- Borca sokun. 4- Dinden uzaklaştırın. Bunlardaki iman oldukça başka hiçbir şey yapamazsınız...”

 

Nahumdoktirini böylelikle kabul gördü…

O günden bugüne cumhuriyet diye adı konulmamış esaret hep bu plan üzerine gerçekleşti…

Ve şu anda İslam adına kafaların kesilmesi, hainlikler, gözden düşürülmelerin hepsi o konferansta alınan kararların neticesidir...

İslam iki şekilde yıkılırdı…

Birincisi yasaklarla…

Dünyada sayısız örnekleri mevcut, daha düne kadar ülkemizde neler olduğu herkesin malumu…

İkinci ise İslam’ın özünü değiştirmek…

En güncelleri: Ilımlı İslam, dinler arası diyalog, sünnetsiz İslam, hadissiz din…

Bunların hepsi İslam’ın özünü değiştirmek adına atılmış adımlardır…

Deniliyor ki Müslüman’a: “Namazını kıl, orucunu tut ama Kudüs’e karışma, Suriye’ye karışma, Mısır’a karışma, La ilahe illallah diyenlere karışma, kendi işine bak, kafanı kuma göm, din kardeşi diye birşey yok, vatandaş var, sen varsın, ailen var, sokakta yatan seni ilgilendirmez, sahile vuran bebekten sana ne, Türkmenler, Bosnalılar, Kudüslüler, seni ne ilgilendirir, istediğimizi ye, istediğimizi iç, biz cebine ne kadar koyarsak harca, ne kadar istersek ver, şeklin Müslüman şuurun biz olacağız...“

“Müslümanlık şekil dini değildir şuur dinidir… Şuur, şuur, şuur” diye boşuna söylememiş rahmetli Necmettin Erbakan…

İman amel ister…

Açları doyurmak, mazluma yardım etmek, şeytanla mücadele etmek, yemeden yedirmek, içmeden içirmek, seninle aynı secdeye baş koyanı koruyup kollamaktır iman; budur Müslümanlık...

 

Bizi bölme planları yeni değil…

Sınırları değiştirme planları şimdi yapılmadı…

Şahıslar farklı, renkler farklı, yerler farklı; bir yandan Kürt kardeşlerimizi kandırıyorlar, diğer yandan Türk kardeşlerimizi kışkırtıyorlar…

Amaç yumuşak lokma yapıp hepimizi birden yutmak…

Ey iman edenler, iman ediniz...

Şuurlanınız…

Tarih bir kez daha tekerrür ederken sadece kendimizi düşünmek, hepimizi kolay lokma haline getirecektir…

Kolay lokma olmayalım…