Bayramları hafta başı ve sonlarıyla birleştirip tatile dönüştürmek son yıllarda adeta moda halini aldı...

Bir değil birkaç defa aynı sene içerisinde tatile gitmenin, bizim gibi kalkınmakta olan ülkelerin yararına olduğu söylenemez…

İklim şartları ve haftayı aşan tatil süresini fırsat bilenlerce çilehaneye çevrilen yollarda meydana gelen kazalar telafisi mümkün olmayan toplumsal acılara yol açıyor…

Bunun yanında kaybedilen can ve mal kaybı nedeniyle ülkemiz büyük zarara uğruyor…

Artık bu doğrultuda farklı düşünüp, farklı kararlar almanın zamanı geldi…

Diliyoruz geçmesin…

Buna bir de dolup taşan insanları yatırıp, doyurup, barındırmada yaşanılan ve bundan kaynaklanan toplu rahatsızlıklar da eklenince, tatilin ne tadı kaldı ne de tuzu…

Herkes düştü can derdine…

Karasu olayını başka nasıl değerlendirebiliriz…

Son zamanlarda gerçekleşen liman yapılaşması ile ilimizin olduğu kadar ülkemizin de dünyaya açılan kapısı haline gelen Karasu’nun şifa veren kumlarına koşan, serin ve dalgalı sularında serinleyen insan sayısındaki patlama ve bundan kaynaklanan rahatsızlıkları karşılamada yetersiz kalınması, bir anlamda “Turizmde patlama” olarak ilimiz adına büyük bir talihsizlik olsa gerek…

Bu vahim durumu, öyle sıradan tedbirlerle ve söylemlerle geçiştirilecek bir olay olarak görmek fevkalade yanlış olur...

Artık Karasu ya da bir başka tatil köşemiz, dolayısıyla ilimiz ve de ülkemiz bu olaydan ders çıkarıp geleceği buna göre planlamak zorundadır…

İçme suyundan hastanelere, eğlence yerlerinden iletişim ağına, huzurdan asayişe her konuda zamanın ruhuna göre hareket etmenin kaçınılmaz hale geldiğini gösterir bir planlama ile geleceğe yürümek şarttır…

Aksi halde ve de tekrarı halinde bilinsin ki patlama dönüşür bir sosyal faciaya…

O zaman işler daha da içinden çıkılmaz hal alır ki turizmde emekleme safhasında olan bebeğimizi öldürmüş oluruz…

Bu da Karasu’nun, şehrimizin ve ülkemizin kaybına olur…

Karasu olayından yola çıkarak sorumlu-sorumsuz, yetkili-yetkisiz olayda ihmali olan herkesi ve her kesimi uyaralım istedik, Bizim Bahçe’nin “Zambakları” eşliğinde…