Hafta sonları belirli caddelerdeki yoğunluk hariç şehir içi trafiğinde gözle görülür rahatlama olduğu görülüyor son günlerde…
Bu yöneyle sıkışıklığın şikayet konusu olduğu Yenicami kavşağı, Ofis 1. ve 2. geçitler, eski vali konağı, SEDAŞ ve Sigorta kavşakları ile benzer yerlerde uygulamaya geçirilen yeşil dalga sistemi ile “kavşak içinde ve soldan gelen vasıtaya yol ver” ikaz levhaları etkili olmuş görünüyor. …
Böyle olduğunu gösterir rahatlama var tüm kavşaklarda…
Hal böyle olunca da “Son programın uygulayıcısı ve sorumlusu olarak, hedefteki yetkili haline getirilen Ulaşım Dairesi eski Başkanı ve çiçeği burnunda Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Fatih Turan’a haksızlık mı edildi?” sorusu gündeme geliyor, ister istemez…
Her ay trafiğe yadsınamaz sayıda aracın katıldığı bir şehirde, gelecekte benzer sıkıntıların yaşanmayacağını söylemek mümkün mü?
Tedbir alınmalı şimdiden…
Aksi halde tenkit oklarından kimse kurtaramaz kendini...
Zira mevcut yolların, gelecekte oluşacak sıkleti taşıyamayacağı kesin.
Çare aranmalı tez elden…
İşin kaçarı da mazereti de yok başka.
Eninde sonunda en ideal çözüm, yerin altını keşfetmekle olur bu şehirde…
Bir zamanlar hedefteki adam olmaktan, bir nebze de olsa kurtulduğunu gördüğümüz Genel Sekreter Yardımcısı Turan’a kolaylıklar ve başarılar dileğiyle istedik, Bizim Bahçe’den yeni mahsul “Melisa” gitsin…
SÖZÜNÜN ERİ OLMAK
“Ev yaptıranın vay haline!” diye başladı sitemine bir dostumuz…
Anlaşılan ağzı yanmış, yoğurdu üfleyerek yiyor.
Öylesine dertli ki, başlamaya görsün anlatmaya…
Nerde duracağı belli olmuyor.
Diyor ki, “Elektrikçisi, su tesisatçısı, boyacısı, marangozu, döşemecisi, hepsi birbirinin aynı… Al birini vur diğerine…
Söz vermek nedir, anlamını bilen yok.
Ne yaptıkları iş düzgün ne de verdikleri söz geliyor yerine…”
Teselli edelim istedik.
Daha da öfkelendi.
Dilinin freni boşalıverdi.
Basıp da durması neden sonra oldu.
Blirim ki haklıdır.
Zira onun gibi biz de attan düşenlerdeniz.
Aynı olayları yaşamış ve yaşamakta olan biri olarak derim ki, ağlarız gülünecek halimize…
Bu vurdumduymazlık ve işini sevmeme varken, başta inşaat sektörü olmak üzere benzer mesleklerde işimiz hiç de kolay değil…
Kaliteli, becerikli, bilgili ve işini layıkıyla yapan, mesleğinin hakkını veren esnaf, sanatkar ve ustayı ara ki bulasın.
Söz vermek bir, caymaz iki!
Sanki parola olmuş bu söz sektörde…
İnsanın ömründen seneler gidiyor, başlamaya görsün inşaat işine…
Hal böyle olunca sektör yara alıyor, kalite düşüyor.
Zaman kaybı, maliyet hesaplarını allak bullak ediyor.
Bilmem ne zaman vasıflı ara elemanı olarak, Alman işçisinin duyarlılığına ulaşmış bir ustalar ordusuna ulaşmış olacağız.
“İşin kalitesinden vazgeçtik, hiç olmazsa sözünde duran, aldığı işi zamanında teslim eden ustalar çıksa karşımıza teselli bulacağız” diyen inşaat sahiplerinin sitemi de, şikayeti de çilesi de bitecek gibi görünmüyor.
Diyelim Allah yardımcıları olsun.
Onlara teselli olması adına Bizim Bahçe’den “Mor sümbüller” gönderelim istedik.
OTOMOBİL DOKTORU YAPICIOĞLU’NUN ADAPAZARI SEVGİSİ
Bir zamanlar Adapazarı’nda “Tamirci” denince akla gelen ilk isimdi, Babaçko Tamirhanesi…
Belediyenin doğusunda sıralı dükkanların, caddeye yakın uç kısmında yıllarca tamircilik yaptı.
Orada edindi ustalığını Yakup Yapıcıoğlu…
Adı “Otomobil doktoruna” çıktı.
Fırsat buldu, İsveç’e yerleşti.
Gönlünün sultanını da orada buldu.
Sevdiler birbirlerini…
Evlenip yuva kurdular…
Boyunca çocukları oldu biri kız, diğeri erkek…
Adapazarı’nı seviyorlar ailece…
Bunu Altınova’da bir daire alarak ortaya koydular.
Emekliliği Türkiye’de geçirmek, onların en büyük sevdası…
Son yıllarda rahatsızlandı İsveçli yenge…
Duyduk ki iyiye gidiyormuş sağlığı…
Senenin büyük bölümünü Türkiye’de geçirirler…
Önce Güney’e giderler, tuzlu sularda sıcak iklimde dinlenmek adına…
Sonra ver elini Adapazarı.
Şu sıralarda geride kalan dostlarını ziyaretle geçiriyor günlerini, Yakup Yapıcıoğlu.
“Babaçko İbrahim, Gaga Erol, Adem Pekin ve Suat Uzel’den gayri tanıdık kalmamış neredeyse” diyor.
Saldıray Paker, Demircioğlu Mustafa, Tatar Suat, Deve Muhittin, Berber Asaf ve Özer Aldinç gibi rahmetlileri unutamayan Yakup Yapıcıoğlu’nun Adapazarı sevgisi, eşine de yansımış.
Ayrılmak zor onlar için bu şehirden…
İsveç patentli “omega 3” hapları ile dostlarını ziyaret eden Yakup Yapıcıoğlu ve İsveçli yengeye Bizim Bahçe’den sevgi çiçeği “Sarı güller” gönderelim istedik, baba ocağı ana kucağına hoş geldiniz diyerek…
ZEKERİYA DÖKER VEFAT ETTİ
Kapatılan Adalet Partisi milletvekili, eski başbakanlardan Süleyman Demirel’in en güvendiği Sakaryalı parlamenterlerden biri olan Güngör Hun’un eniştesi Zekeriya Döker de yalancı dünyaya konup göçenler kervanına katıldı.
Cenazesi Cuma namazını takiben köy camiinde kılındı kalabalık bir cemaat tarafından…
Son yolculuğuna Adliye Köyü’nde uğurlanan Zekeriya Döker’e yüce Mevla’dan rahmet, eşi Jale hanım ve yakınlarına, acılarını paylaşır sabırlar diliyoruz.
“SAN”LAR KARIŞMIŞ
Elde olmayan nedenlerle zaman zaman da olsa, isim, yer, mevki, şehir konularında yanılgıya düştüğümüz oluyor.
Önceki gün Bizim Bahçe köşesinde böyle bir talihsizlik yaşadık.
Serdivan’da inşaatı süren tenis kortlarının müteahhidini İNELSAN yerine, sehven ASELSAN olarak yazmışız.
Düzeltelim istedik, herhangi bir yanlışa yer vermemek için sıcağı sıcağına…
Uyaran dostlara gidiyor bu defa “Leylaklar” Bizim Bahçe’den…