Emekli olmasına rağmen yer yer Ankara’ya gidip gelen, eski silah arkadaşlarıyla buluşup başta terör olayları olmak üzere, ülke içerisinde gelişen her olayı müzakere etme fırsatı bulan bir dost var…

Ne zaman buluşsak, “Hiçbir dış düşman ülkemiz ve ordumuz için sanıldığı gibi büyük tehlike değildir ancak içerde bu konuda kötü niyet taşıyan odakların verdiği zararı gidermek son derece zor ve o derece girift bir hal almış durumda” der ve açıklar…

Zira içte iyi niyet taşımayan, iktidarı hedef alan, anlaşılması zor eylemlerle sinsi bir muhalefet ortaya koyan odakların verdiği zararı gidermek sanıldığı gibi hiç de kolay değildir…

Bugüne kadar yapılan mücadelede belirli bir aşamaya gelinse de ancak tehlike henüz ortadan tümüyle kalkmış değil…

Eğer uyanık olunmazsa ülkemiz daha da kötü ve zor durumlara düşebilir…

Bu anlayışla hareket ederken toplumda yaşla-kuru birbirine karıştırıldı…

Ancak son zamanlarda yapılan titiz araştırma, inceleme ve uygulamalar sonucu başlangıçta ve aceleyle alınmış kararlarla mağdur edilmiş işadamı, sanayici, sporcuda hatadan dönüş giderek işin daha adil olacağına yönelik ipuçları olsa gerek…

Böylece taşların yerine oturtulması, toplumda aranan konsensüsün ve birlikteliğin sağlanması adına atılmış ve atılması gereken adımlar olarak gündem düşmeye başladı yavaş da olsa…

Yanılarak Allah rızası için yapıldığına inanılan bağış, yardım ve hizmet dönemi bitti, bitiyor…

Önceden bu anlayıştan kaynaklanan uygulamalarla tutuklanan saygın işadamları, sanayiciler, sporcu, bürokrat, eğitimci kesimden yavaş da olsa tahliyelerin başlaması, bu doğrultuda atılmış sevindirici adımlar olsa gerek…

Bu durumun toplumu rahatlatan bir gelişme olarak devam edeceğine yönelik izlenimler var…

Dünyadaki gelişmeler de gösteriyor ki tüm İslam ülkeleri tehdit, işgal ve sömürü altında inim inim inlemekte…

Arap Baharı adı altında tek tek bölüp parçalayıp istedikleri iktidarları iş başına getiren emperyalist düşünce sahipleri aynı yöntemi Türkiye’de de uygulayıp başarıya ulaşamayınca bizi içten parçalayıp birbirine düşürmek yoluyla akla gelmedik plan ve projelerle üzerimize geliyorlar, tıpkı komşu ülkelerde yaptıkları gibi…

Şimdi vahdet, bir olma, güçlü olma zamanıdır…

Sanırım hükümet de bunun bilincinde ki söylemleri giderek farklı ve de olumlu bir dönüşüm içerisinde…

Böylesine kritik süreçler tarihimizde zaman zaman yaşanmıştır ve faturası ağır bedeller ödemiştir bu ülke canı ve kanı pahasına…

Bu defa benzer oyunlara gelmek ülke olarak bize yakışmaz…

Tehlike büyük…

Ancak son iki senede böylesine giderilmesi zor sıkıntıları atlatan gücün kaynağı; dünya ve ülke içerisinde oynanan oyunların farkına varılması ile gerçekleşmiş bulunmaktadır…

Artık yüreklerin toplu vurma zamanıdır…

Bilinir ki toplu vurdukça yürekler onu top sesleri sindiremez…

Yeni geldim Arabistan’dan…

Ülkemin kıymeti gurbete çıkınca çok daha iyi anlaşılıyor…

Orada da gördüm ki dünyanın her yerinden gelip el açıp dua eden insanların ümidi Türkiye’dir…

Gelin bu doğrultuda atılan adımları kösteklemek yerine destekleyelim…

Bilin ki bir başka Türkiye yok…

Bu duygularla yola koyulacak iyi niyetli, etkili yetkili herkese ve her kesime Bizim Bahçe’den “zeytin çiçeği” gidiyor…