İlimiz, coğrafi şartlar yönüyle verimli tarım arazileri üzerine kurulmuş, dört mevsimi hakkıyla yaşamak gibi bir büyük şansa ve nimete sahiptir…

Peki bu özelliğinden gerektiği gibi yararlanabiliyor mu?

“Atadan kalma yöntemlerle ekilip biçilen topraklardan elde edilen tarımsal ürünler ile bugün üretilenler arasında verim ve kalite yönüyle fark var mı?”  sorusuna cevap vermeden önce,  her hafta yorum yapmak yerine adeta feryat eden gazetemiz yazarı, “toprak sevdalısı” Ziraat Odası Başkanı Yüksek Ziraat Mühendisi Hamdi Şenoğlu’nu takip etmek, okumak ve kafa yormak gerekir…

Son yazısında bu hayati konuya yer verdi, Hollanda ile Türkiye’yi mukayese ederek…

Nüfusu 16 milyon, yüzölçümü 41 kilometrekare, çiftçi sayısı 200 bin olan ve toprakları deniz seviyesinin metrelerce altında olan Hollanda ile nüfusu 100 milyona yaklaşan, yüzölçümü 780 bin metrekare,  çiftçi sayısı 5 milyon 470 bin gibi mukayese edilemeyecek  rakamda  olan ülkemizin tarımsal üretimi ve ihracatı, bütün bu rakamların tersine bir seyir takip etmesi, ne kadar üzücü ve o denli düşündürücü değil mi!…

Bunun nedenini, ilin tanınmış işadamlarından, ayakkabı fabrikası sahibi Sapancalı işadamı Biberoğlu dile getirdi çarpıcı bir dille…

Bir kafeteryada yudumlarken kahvemi yanıma geldi…

“Zeki Bey sizi sürekli okuyanlardanım…

Çalışma barışı konusundaki yorumlarınıza katılıyorum…

İsterim ki sanayicilerin sorunlarına da eğilin…

Bunun yanında ülkemizin özellikle de tarım konusunda heba olan topraklarını dile getirin...

Beni Avrupa’da, gezmediği inceleme yapmadığı ülke kalmayan bir sanayici olarak en etkileyen ülke, bir tarım cenneti haline gelen Hollanda oldu” diyerek başladı anlatmaya…

Orada bir hemşehrim karşıladı beni ve işin sırrını anlattı bir bir…

Hollanda önce denizi doldurup toprak kazanmış, sonra metre metre değerlendirerek bir tarım politikası izlemiş…

Toprak sahibi önce yetkili bir kuruma gidiyor…

Arazisinde diyelim çiçek üretecek…

İlgili firma uzman ekibini (danışmanlık verecek) gönderiyor, onlar bir planlama yapıyor…

Sonra resmi kurumlara o bilgilerle müracaat ediyor...

Bir rapor düzenleniyor, bu doğrultuda üretim yapabileceğine yönelik ruhsatlandırmada bulunuluyor...

Üretimine pazar hazırlayacak farklı bir firma geliyor ve bağlantılar gerçekleşiyor...

Tabii ki her başvurunun bir bedeli var…

Üretici kaderine bırakılmıyor...

Zararı söz konusu değil…

Çiftçi devamlı kontrol altında tutuluyor ve Hollanda çiftçisi inanılmaz gelirler elde ediyor, bu planı uygulama sonrası…

Hollanda’nın yıllık tarım geliri yüzde yüz iken, ondan her haliyle büyük ülkemizde ise elde edilen oran Hollanda’nın üçte biri kadar…”

Bu izahtan sonra Hamdi Şenoğlu’na gel de hak verme…

Her hafta bu büyük farkın getirdiği üzüntüyü doluyor diline…

Sonuç!

İmam bildiğini okuyor, devlet hala bu önemli konuya Hollanda örneği bir yaklaşım gösteremiyor…

Neticede kaybeden bizim ülkemiz ve bereketli toprakları ağlayan, inleyen ilimiz oluyor…

Böyle olunca tarım gibi hayati bir sektörde beklenen devrim bir türlü gerçekleşemiyor...

Bu imkansız mı!

Değil elbette…

Yeter ki Biberoğlu gibi duyarlı yatırımcıların, Hamdi Şenoğlu gibi toprak sevdalılarının hem sayısı artsın hem de sözüne kulak verilsin…