Sevgili okurlar,
Hani o masal tekerlemelerimiz vardı ya, ‘Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde..’diye devam eden..
Hatırladınız değil mi?
Kaf dağlarının ardına anka kuşlarını uçurduğumuz yıllar, anne ve babamızın anlattığı masalları nasıl da can kulağı ile dinlerdik..
Ocak başına toplanır, yanan ateşin kıvılcımlarına baka baka dinlerdik..
Sobanın lüks olduğu, kaloriferin hayatımıza girmediği, televizyonun icat edilmediği, doğalgazın, buzdolabının hayallerde yaşatıldığı günler..
Radyonun bile her evde bulunmadığı yıllar..
Bugünün yeni yetmeleri nereden bilecekler?
Vay be!?
O çocukluk günlerimiz elbette çok gerilerde kaldı..Ama masal anlatan anne ve babalarımıza, yeni rakipler eklendi elbet..
Durdurakları yok,hergün ötüyorlar da ötüyorlar!
Maşallahları var!
Her gün, her hafta, her ay yeni masallar ile karşımıza çıkıyorlar?
Pişkinlik bu ya, utanmazlıkları da kalmadı?
Gözlerimizin içine baka, baka masal anlatmaya devam ediyorlar!..
Ne acı bir durum?
Yalan ile dolanın, haklı ile haksızın, hırsız ile dürüstün, vatansever ile hainin birbirine karıştırıldığı günlerden geçiyoruz..
Büyük bir sınav bu!
Demem o ki, günlerdir Amerika’da görülen bir dava belleklerimizi allak-bullak etti..
Bu İran asıllı Türk vatandaşı, yani ünlü sanatçı Ebru Gündeş’in kocası Rıza Sarraf’ı konuşuyoruz..
Bir yanda siyasetçiler, bir yanda ekran bülbülleri, çatır, çatır anlatıyorlar..
Anlayan varsa beri gelsin?
Gerçek bildiklerimizi bile ters yüz ettirdiler!
Hadi çık işin içinden?
Dandana dandana destanı, danalar girdi bostana!
Kim haklı dersiniz?
Amerikancılar mı?
FETÖ’cüler mi?
İranlılar mı?
Her şeye bir kılıf ve mazeret bulan siyasetçilerimiz mi?
Haklı gerekçeler ile yırtınan muhalefet mi?
Haydi hep beraber oynayalım,’Erik dalı gevrektir!’..
Bir de, o şakıyı hatırladınız mı?
Oynatmaya az kaldı doktorum nerede?
Vay be’nin, vay be’si?
Şu Türkiye hallerine bir bakar mısınız?
‘Dürüstlük’ bile kaf dağının ardında artık!
Masallardaki gibi!
Ara ki bulasın!
***
Sevgili okurlar,
Bu hengamede birden bire gündemimize ‘Kudüs’ düştü!  İçinizden birileri şimdi diyesiye, ’Kudüs ne zaman gündemimizden çıktı ki?’
Ha şöyle, Kudüs ,biz Türklerin gündeminden tam yüzyıllar önce çıktı!..
Hemi de bir daha gündeme gelmemek üzere..
O yıllar çok geride kaldı..
Eski camlar bardak oldu!
Yavuz Sultan Selimli yıllar…
Şimdi ise havanda su dövüyoruz!
Ah Kudüs, vah Kudüs!
Ulan bu Küdüs’den insanımızı, askerimizi, imamımızı kovan kim, kimler?
Geçelim beyler, geçelim!
Masallarınız ile birilerini, yığınları uyutabilirsiniz ama bizi asla!
Siyasetlerinize birilerini alet edebilirsiniz, hatta bu konuda çokca taraftar da bulabilirsiniz ama, bizi asla!
Geç beyim?
‘Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti diyen siz değilmiydiniz?
‘Dere boyu kavaklar, dökülüyor yapraklar!..’
Vay be, ne masallar!
Baltayı kaptırırsan ele, sele!
Olacağı bu!
Gerisi kem, güm!
Ya da ye kürküm, ye!
Televizyonda yeni dizi, ‘Böyle geçer zaman!’
Öte yanda cehalet dizboyu!
Ve ‘vatan, millet, sakarya’ edebiyatları..
Hala uyanacak vatandaşım!
Ayağımızın altından akıp gidiyor, demokratik temayüller..
‘Anan çarık giyerdi bunları unututtun mu?’
Hey gidi Erkan Ocaklı hey!
O bile o yıllar gerçekleri türküleştiriyordu..
Şimdikiler bir türlü gayda bile tutturamıyor!
Balataları sıyırmış siyasetçilerin elinde oyuncak oldu yıllar..
Böyle hallarda iyi gider bir ada çifttellisi..
Sallana, sallana, şakırdaya, şakırdaya, bir oyana, bir bu yana..
Trump’ı turp ısırarak protesto edenlere, gönderelim  Geyve’den ayva!
İnşallah ders alır, gelecekte açarazı bir temiz sayfa!
Sağlıklı güzellikler sizlerin olsun!