‘Paylaşmak’, insanlara nedense hep zor gelir.

Rezilliğin ve sözüm ona sıra-dışılığın sınırı yoktur!

Teknolojinin minnacık bir kısmı bile (cep telefonu) insanları esir aldı.

Ülkemiz bir gün 'kan tüccarlarının' elinden kurtulduğu gün kurtulacaktır.

En yırtıcı hayvanlar bile, kendilerine ‘sevgi’ ile yaklaşınca bir şey yapmazlar.

Su, kâinatta hayattır. Afrika’da kuyu açarak ‘hayat’ bulmaya çalışanlara selam olsun.

‘Düzen’ ve ‘tertip’ hastalığına düşmeyin. ‘Dağınık olmak’, bazen derli toplu olmaktan daha iyidir.

İlginçtir ki; ‘idam’ isteyen bir kısım insanlar vardır ki onlar ‘kısas'a karşıdırlar! Hayret edelim mi?

Allah, dostlarımdan razı olsun. Çobanlık yapmaya karar versem bile, beni yalnız bırakmıyorlar. Ne mutlu bana...

Dünyada tuhaflıklar da, ilginçlikler de, iyilikler de, kötülükler de, hep olagelmiştir ve bundan sonra da olacaktır.

Alçak ve adi birisinin iltifatlarına mazhar olan biri için, “ o da, ‘alçak’ ve ‘adi’ birisidir” dense, acaba isabetli bir tespit olur mu?

Bakmak ve görmek aynı şey değildir. Aynı ‘şey’e bakanların bazıları ‘şeş’, bazılara da ‘beş’ görebilir. Bu gayet normal bir durumdur.

Ne demiş, ne demiş? 'Şu anki savaş sağ sol savaşı değil’ buyurmuş Zerdüşt! Sonra da ilave etmiş: Küresel ve Yöresel Şer Güçler’in topyekûn saldırısıdır bu saldırılar!

Suriye'nin Türkiye sınırındaki dağlara da kar yağmış. Orada bulunan bir dost öyle yazmış... Suriye’nin dağlarının karlı olması, orada yüreği yananların ateşlerini söndürmez.

İnsanlar, peşin hükümlerinden vazgeçmedikleri müddetçe etraflarını göremez, olup bitenleri iyi yorumlayamaz ve attıkları adımların nerelere bastığının da farkında olamazlar.

Bir de anlatanı meçhul fıkra: Kızılderilililer tarafından yakalanan bir beyaz adam, kabile çadırlarının bulunduğu yerdeki meydana getirilir. Ateş yakılır, kazan üzerine konur ve su ile doldurulur. Elleri bağlı vaziyetteki Beyaz Adam kenarda bekletilmektedir. Hazırlık bitince kazana atılacak ve pişirilip kabile mensupları tarafından yenilecektir.  Hemen yanı başında Kızılderili Reisi, çubuğunu tellendirmektedir. Çok sakindir. Ara sıra beyaz adama bakar. Görünüşte sanki biraz sonra Beyaz Adam’ı bağışlayacak gibidir. Bu bakışlardan cesaret alan Beyaz adam, sık sık Kızılderili reisinin dikkatini çekmeye çalışır. Lisan-ı hâl ile ‘beni affet’ der. Reis, bakar geçer ve çubuğunu tellendirmeye sakin bir şekilde devam eder. Bir süre sonra beyaz adam, reisin dikkatini çekecek ve af dilediğini ima edecek bir hareket daha yapar. Bunun üzerine reis şöyle der:
— Beyaz Adam, hiç acele etme! Gebereceksin!