Eylül 2015… Yazın bittiğinden mi dem vurayım, günlerin çabuk geçtiğinden mi sayın okuyucum? Yoksa dökülen sarı yaprakları katarak mı edebiyat parçalayayım kağıdın yüzüne. Ne ile tatmin olurum veya oluruz bilemiyorum.

Amaç bir haftayı daha savuşturmak olsa idi birkaç güzel söz yazar anlamlı cümleler kullanır veda ederdim. Lakin herkes tarafından şu bilinmeli ki kendimi oyalayacak bir meşgale değil Yeni Sakarya Aile’sinde bulunmam.

Vücudum ve yüz şeklim belli edemiyor olabilir ama Sakarya’nın en değerli gazetesinde köşe yazarı olma ağırlığının bilincindeyim çok şükür. Bu bilinç bana azim ve şevk olarak dönüyor…

İşimin ciddiyetini idrak etmem ve kabullenmem ile Yeni Sakarya Aile’sine girmeye başvurdum. Cahil cesareti ile olmadı. Amaç sadece “yazmak” daha doğrusu zaman geçirme olsaydı eğer internette açmış olduğum blog sayfası da işimi görürdü.

Amaç Türkçe’mizi doğru kullanarak hayatın içine bir yorum katmak. Eksik veya unutulmuş baharatları hatırlatmak. Seversiniz veya sevmezsiniz o nokta sizin damak tadınıza bağlı ve saygı duymaya mecburum lakin daha çok insana ulaşabilme hedefleriyle çıktım ben bu yola…

Hedefler doğrultusunda ilerleyebilmek bile insana özgüven verirken sonuca muvaffak olduğumdaki duyguyu merak ediyorum. İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş; iyi şeyler gelir umarım bu sefer.

Bencilliğimle yazılmış bir yazıyı okuyorsunuz şu an kabul ediyorum. Üste yazdıklarım benden başka kaç kişiyi ilgilendirir. Ne katar size? Ne faydası olur hayatlara bilemiyorum…

Ama bazı sözler işitiyorum, tasviri kolay olmayan duygular sezinliyorum. Alıngan bir yapım var doğru ama takdir edilme cümlelerinde bile işimi basite indirgeme ve küçük görme davranışları var. “Kendimi oyaladığımı, boş durmaktan iyi olduğunu söyleyenler” ne dediklerinin farkında mı acaba?…Daha önce de yazdım “Mana Arama Elemanıyım” ben. Her yaşayıştan anlam çıkarabilirim ve yukarıdaki cümleler ile mesai vaktimin geldiğini haber veriyor.

İnsanların çoğunun yaptıkları iş benim emeğimden daha değerli değil. Sadece benim değil bu cümleleri kurdukları diğer insanların işlerinden de değil tabi ki. Ama akılları sadece para kazanmayı düşündüğü için istersek cankurtaran olalım hobiden öteye gitmez onlar için…

Kaç insanın hayatına etki ediyorsunuz ki? Savaşlarda ölen kaç insan için bir şeyler yapıyorsunuz? Ben de yapamıyorum doğru ama yazıyorum işte. Bir şeyler yapabileceklerin bam teline dokunabilirim belki diye. Veya hatırlatırım sizlere insan olma duygusunu; kabul edilecek olanhayırlı bir duaya sebep olurum. Ama para kazanılmıyor ya hiç değeri yok değil mi?

Bu yazım benim serzenişlerimle geçti. Ama akıllara soru işaretleri düşsün istiyorum. Kendimizi büyük, insanları küçük görme huyunu alaşağı edelim. Hayat bizi sonbahar yaprağı gibi dökecek unutmamak gerek. Ve insan ömrümün her mevsimi sonbahar… Allah’a (c.c.) emanet olun…

e-mail : [email protected]