Soma faciasında hükümet gerekeni yapmadığı için, facia sonrası meydana gelen özellikle başbakan ve müşavirinin karıştığı olaylar nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, yaşananları protesto etmek için partili milletvekili arkadaşlarına milletvekilliğinden istifa etmeyi önermiş.
**
CHP milletvekilleri, ‘Ya, böyle şey olur mu, bu işin başka çözüm yolu da olmalı’ gibi cevap verince Sabahat Akkiraz bir açıklama yaparak şunları söyledi, ‘Ben, Soma’da yaşanan olaylar ve hükümeti protesto etmek için milletvekilliğinden istifa ettim. İstifa dilekçemi de Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’na teslim ettim...’
**
Akkiraz, bütün bunlar yaşanırken twitter’da da boş durmadı ve şu mesajı paylaştı, ‘Perşembe günü saat 17.00’de vekillikten istifa dilekçemle Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüm. ‘Soma faciası sonrası istifa etmeliyiz’ dedim. Genel başkanımız konunun şu anda çok taze olduğunu gerekirse istifa kurumunun da önemli bir seçenek olduğunu belirtti. Bugün bazı arkadaşlarımın da bu yönde çağrıları olduğunu duydum. Buna sevindim. Soma'nın siyasi sorumluluğunu alamayan iktidara karşı birleşmeli. İktidarın koltuk aşkına, siyasi sorumluluk almama çabasına karşılık Soma’da yitirdiğimiz canların yanında olmak için koltuğa ihtiyacımız yok’
**
İstifalarla, Soma probleminin çözülüp çözülmeyeceğini bilmem ama Sabahat Akkiraz’ın iyi bir sanatçı olduğunu bilirim. Sesi de çok güzeldir, zaman zaman dinlerim. Ancak, milletvekili olduğu günden beri, sadece içtiği andın haricinde kendisini Meclis kürsüsünde gören yok. Bir tane bile önerge vermemiş bir isim. Hatta, bugüne kadar oturumlara katıldığı sayı dört veya beş olarak gösteriliyor. Şimdi, ‘İstifa edelim’ diyor. Amacını çözemedim.
**
Sonra… ‘Milletvekilliğinden istifa dilekçemi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na verdim’ diyor. İyi sanatçı ama iyi milletvekili değil. En azından, toza mühür basan çocukların bile bildiği, ‘Milletvekilliğinden istifa dilekçesi, Meclis Başkanlığı’na verilir’ gerçeğini bilmiyor.
**
Bir milletvekili, TBMM üyeliğinden yani, milletvekilliğinden istifa edecekse, dilekçesinin yolu TBMM Başkanı’dır. Eğer bir milletvekili partisinden istifa edecekse, bu dilekçenin yolu da kendi partisinin ilgili organlarıdır.
20 Mayıs 2014
KÖPEKLER SALDIRIYOR!
Yenikent’te özellikle de Camili’de başıboş köpeklerin hemen her gün birine saldırdığı haberleri gelmeye devam ediyor. Daha önce de yazdım. Bu bölgede yaşayan insanlar, hava kararınca evlerinden çıkamıyor.
**
Sabah-akşam okula giden çocuklarını yalnız gönderemiyor, onlara eşlik ediyor. Çocuklar neredeyse evlerinin önünde bile oynayamıyor. Elli-yüz metre ilerideki bir bakkala hiçbir çocuğu, ‘köpek korkusu’ nedeniyle gönderemiyorsunuz.
**
Daha önce bunları yazarak, ilgili belediyenin çözüm bulmasını istemiştim birkaç kez. Ne zaman Camili’deki bu köpek saldırılarını yazsam, Hayvan Sevenler Dernekleri’nden sert tepkiler aldım. Yok ben bu bölgedeki köpekleri vatandaşa hedef gösteriyormuşum vs... vs...
**
Şimdi ilgili belediyeye değil, bu derneğin yöneticilerine sesleniyorum, göreve davet ediyorum. Gelin Camili’ye, kapı kapı gezerek kadınlara, çocuklara bu köpeklerin aslında ne kadar uysal olduğunu, kimseye asla saldırmadığını ve saldıramayacağını, onların birer dost olduğunu falan anlatın. Anlatın da, insanlar köpeklerle ilgili bir yanlış anlama durumundan kurtulsun! Bekliyoruz.
SEDAŞ’IN GÖRMEDİĞİ
Şehrin merkezinde… Hatta göbeğinde bir cadde, geceleri karanlıklar içinde, deyim yerindeyse zindan gibi. Bir-iki gündür değil. Bir-iki hafta değil. Tam bir aydır bu cadde havanın kararmasıyla, korku filmlerindeki caddelere dönüyor. Birkaç dükkan ve mağazanın vitrin ışıklandırması da olmasa göz gözü görmeyecek.
**
Son zamanlarda SEDAŞ, aldığı ödüllerle medyada kendine yer bulmaya başladı. SEDAŞ’ta güzel şeyler olmuyor mu? Oluyor elbet. Ancak benim anlamadığım, bu kurumun hiçbir yetkilisi, görevlisi bir aydır bir kere bile gece vakti bu caddeden geçmedi mi?
**
Bu bir sokak lambası değil. Bu yanmayan bir tek aydınlatma direği değil. Bir cadde, üstelik şehrin göbeğinde bir cadde... Bu caddede bir aydır aydınlatma direklerinin yanmaması, bunu SEDAŞ’a bildirmeyen çevre vatandaşların kusuru mu acaba? Yani, bu tür durumlarda SEDAŞ sadece ihbar telefonlarıyla mı hareket ediyor? Böyle bir telefon gelmezse, şehrin göbeğinde de olsa bir cadde kaderine mi terk ediliyor?
**
Bu cadde hangisi veya neresi mi? Kavaklar Caddesi ile Ankara Caddesi’ni birleştiren cadde. Bir ucunda şehrin doğusundaki mahallelere hareket eden minibüs durakları, diğer ucunda da Soğanpazarı olan cadde. Daha kestirme; Büyükşehir Belediyesi’nin hemen arkasındaki cadde.
**
Bir de, SEDAŞ’a bu caddede sadece 7 aydınlatma direği olduğunu ve hiç birinin yanmadığını söyleyeyim de, gelecek ekip eksik veya fazla malzemeyle gelmesin (!)