Özbekistan; umumi adı “Türkistan” olan, Orta Asya Türk coğrafyasındaki dört Türk devletinden biri ve nüfus olarak en büyüğüdür. Resmi adı Özbekistan Cumhuriyeti  olup,  yüzölçümü 447.400 kilometre kare, başkenti Taşkent ve  nüfusu 31 milyonun üzerindedir. Nüfusunun % 80’nini Özbek Türkleri, % 12’si diğer Türk ve müslümanlar ( Tacik, Kazak, Karakalpak ve Tatar Türkleri ), % 5.5’ğu Sovyetler’den kalma Ruslar ve % 2.5 da diğer unsurlar oluşturmakta, % 88’i müslüman olan halk,  Özbek Türkçesini konuşmaktadır.

            1800’lerden sonra Rus işgaline maruz kalan bu kadim müslüman Türk diyarı,1917 Bolşevik ihtilali ile SSCB’nin  hakimiyetine girmiş, Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak Rusya’nın işgal ve sömürüsünde kalmış,  SSCB’nin dağılmasıyla da, 1 Eylül 1991’de  bağımsızlığını ilan etmiştir. 1991’den beri de, Sovyet kalıntısı “İslam Kerimov” diktası tarafından yönetilmekte, sözde seçimlerle iktidarı hep elinde tutmakta ve müslümanlara inanılmaz baskılar yapmaktadır.

           1964 Yılında Sovyet Komünist partisine giren Kerimov, 1983-86 yılları arasında Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde maliye bakanlığı, bu tarihten sonra da başbakan yardımcılığı yaparak, Sovyet komünizminin Özbekistan kolu olarak vazifesini yerine getirmiştir. Komünistlikte sadakatini çok iyi göstermiş olmalı ki,1989 yılında Sovyet Komünist Partisi 1.Sekreterliğine kadar yükselebilmiştir.

            1991 Yılında bağımsızlığın ilanı ile seçim yapan Kerimov, %86 oy oranı ile bağımsız Özbekistan’ın ilk devlet başkanı olmuştur. Karşısına rakip olarak çıkan Muhammet Salih  (ülkemizde alternatif tıp dalında tanınan rahmetli  Aydın Salih’in eşi ), öldürülmekten kurtulmak için ülkeyi terk etmiş ve Norveç’e gitmiştir.

            Kerimov, 1995’de yapılması gereken seçimleri 2000 yılına kadar ertelemiş ve bu tarihde  yapılan seçimi de %91 rey alarak iktidarını sürdürmüştür. 2002 Yılında 5 yıl da bir yapılması gereken seçimleri 7 yıla çıkararak, ömrünü uzatmış, yerini  sağlamlaştırmıştır.

              2007 Yılında, rakip partileri de kendisi ayarlayarak ve kimsenin tanımadığı hülle muhalif adaylar koyarak, sözde çok partili bir seçim numarasıyla, % 90.6  oy alarak, bir 7 yıl daha iktidar sahibi olmuştur. 2014 Yılında da, çok sevildiği!! ve çok adil olduğu!! muhalefetsiz ve rakipsiz  bir seçim yaptığı için!  %98 rey almış ve 2021 yılına kadar iktidarı garantilemiştir.

              1938 Doğumlu olan Özbek komünist diktatörü, 2005 yılında Andican bölgesindeki halk hareketini, bölgeyi tümüyle kuşatıp tecrit ederek, topyekün imha etmiş ve binlerce müslümanı yani kendi halkını, çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden katletmiştir.

              Bu tarihten sonra müslüman halk üzerindeki baskıyı giderek artıran Kerimov, tam bir polis ve istihbarat devleti oluşturarak, hak ve özgürlükleri tümüyle rafa kaldırmıştır.

              Namaz kılan ne kadar insan varsa, hepsini toplayıp, meçhule göndermiş, ilim adamı, hoca, kanaat önderi veya halkın itibar ettiği müslümanlara binbir komplo kurarak, tehdit olarak gördüklerinin evine,işyerine veya cebine silah  veya uyuşturucu bıraktırarak, suç isnat etmiş ve bu hileli  yollarla tutuklamıştır. Cezaevlerinde binlerce insan, sırf müslüman oldukları için tutulmakta, namaz bile kılmalarına müsaade edilmemekte, hatta, namaz pozisyonlarında  (kıyam, rüku veya tahiyyat oturuşuna benzer şekilde ) bile durmalarına izin verilmemekte, kahir ekserisi cezaevinden çıkamamakta ya da ölmektedir.

             Sokaklar olağanüstü kontrol altında tutulmakta, polis, asker ve istihbarata çok iyi maaş ve imkanlar sağlanarak, halka ve hususen de müslümanlara göz açtırmamaktadır.

             Ülke de camiler açık ama, lise son sınıfa kadar gençlerin camiye girmesi, camiler de Kur’an  öğretilmesi, mektep ve sokaklarda başörtü takılması, tesettür kıyafeti giyilmesi, 50 yaşından küçüklerin Hac ve Umreye gitmesi, toplu iftar yapılması  ve 60 yaşına kadar sakal bırakılması yasaklanmıştır. Cezaevinde bile kadınlara özel kıyafet  verilmekte, baş açık ve diz üstü etek giydirilmektedir. İçki her yerde satılmakta, teşvik edilmektedir.

              Özel mülk ve işyerlerinde mescit açmak yasak olduğu gibi, seccade ve beyaz takke, evlerde bile dini kitaplar bulundurmak suç unsuru ve delili olarak kabul edilmektedir.

              Mekteplerde din eğitimi yasaklanmış olup,  birkaç medrese de kendi anlayışlarına uygun devlet memuru imamlar yetiştirilmekte, İslam’ı olmayan İslam Üniversitesi bile göstermelik olarak bulunmaktadır.

             Ülke de her şey rüşvetle yürümekte, biraz zengin olana el koyulmakta (Türkiye’den orada iş yapan firmalara da hukuksuz bir şekilde el koymuş, tirilyoluk yatırım ve paralarını gasbetmişti), çalışanlara çok az maaş vererek güçlenmesi engellenmekte, rejime mahkum  ve muhtaç olması sağlanmakta, 5 milyonun üstünde insan Rusya da çalışmakta, İslami hassasiyeti olanlar yurt dışına kaçmış bulunmaktadır. Ülke dışındakileri bile takip etmekte ve katletmektedir.Şehit Abdullah Buhari’yi  Zeytinburnu’nda, Abid Han’ı ( Seyyithanoğlu’nu) İsveç’te infaz ettikleri gibi.

             Kim yapıyor bütün bunları? Adı “İslam”!!! soyadı “Kerim”!!!! olan, içerden birisi. İslam Alemi önce kendinden, emperyalist ve ziyonist işbirlikçilerden çekiyor!!! Hüsnü Mübarek, Hafız Esat, malum Kıralıklar! ve bizdekiler gibi.

             Bunları ve dünyanın her yerinde müslümanlara yapılan işgal, katliam, soykırım, taciz, tecavüz ve zulmü görünce, Üstad Akif’in şu mısraları dökülüyor dilimizden:

             “YA RAB, BU UĞURSUZ GECENİN YOK MU SABAHI? / MAHŞERDE Mİ BİÇARELERİN, YOKSA FELAHI!

             NUR İSTİYORUZ… SEN BİZE YANGIN GÖNDERİYORSUN! / YANDIK DİYORUZ… BOĞMAYA KAN GÖNDERİYORSUN!”