Eylül ve Ekim ayları daima sıkıntılı geçer öğrenci ve velileri açısından. İşte böyle günler haftalar yaşanıyor şehrimizde. Öğrenciler için yazdan kalma tembellikten sıyrılıp da hareketli bir döneme girmek kolay olmasa gerek. Eğitim öğretimden kaynaklanan sıkıntılara stres de eklenince işin içerisinden çıkmak daha da zorlaşıyor. Böyle bir ortamdan hızlı bir şekilde çıkmakm gerekir. Bunun hiç kuşkusuz şekil ve şartları vardır. Ülkenin dört bir yanından üniversitemize gelen öğrencilerin barınma ve ulaşım sorunları gelir akla önce. Bu çile ailece çekilir. Bunları gidermekle başlayan süreç, şehre adaptasyonun getirdiği aksaklıklarla sürer gider. Yeni bir şehir, çevre, arkadaş ve iklim...Bunun yanında her biri farklı özelliklere sahip hocalara alışmak kolay olmaz. Bu dönem yüksek tahsilin en sıkıntılı safhasını oluşturur. Buradan hızlı çıkış öğrenci için kazanç, sürenin uzaması ise kayıp hanesine yazılır. Sezon başı sıkıntılarını gidermek için hazırlıklı olmak gerekir. Bu konuda elde edilen başarı öğrenciye güven duygusu aşılar, aksi halde sarsıntı bırakmaz yakasını... İşin bir de onları ağırlayacak şehir halkı boyutu vardır. Üniversite 50 bine yaklaşan büyük bir eğitim ordusunu oluşturmaktadır bugün. Bunun ilimize getirisi hayli yüksektir. Bir öğrencinin asgari şartlarda aylık masrafı 300-500 TL arasında değişmektedir. Sayıyı 50 bin ile çarptığınız zaman varın siz düşünün sağlanan katma değeri. İşte bunun kıymetini bilmek ve buna uygun şartları oluşturmak gerekir. Öğrencilere yolunacak kaz muamelesi yapmak, esnaf kesimi için bindiği dalı kesmek anlamına gelir. Daha işin başında öğrenciyi şehirden uzaklaştıracak her türlü yanlış uygulamalardan kaçınmak olmazsa olmaz şarttır. Bu konuda esnafımıza halkımıza büyük görevler düşüyor. Öğrenciyi şehre ısındırmak esnafımıza duyulan güvenle oluşur ancak. Bunun için öğrenciye değer vermek, hoşgörüyle karşılamak, onlara yaşam alanları sağlamak bu şehirde herkesin üzerine düşen görev olmalıdır. Öğrenci her türlü ihtiyacını karşılamada kesesine uygun fiyat ve kalitede ürün ile hizmet ister. Her dönem yakınır dururuz, öğrenciler ihtiyaçlarını gidermede şehrimiz yerine, komşu illeri tercih ediyor diye. Öyle olmasın istiyorsak, ahilik anlayışı içerisinde bir güven ortamı oluşturmak ve piyasayı cazip hale getirmek gerekmektedir... Eğitim öğretimde bir yeni dönemin başlangıcındayız. Yarının ümidi gençler nereli olursa olsun bu şehrin, bu ilin misafiridirler. Onları bir kutsal emanet olarak kabul edip bağrımıza basmalıyız. Mezun olduktan sonra gittikleri yerlerde, ilimiz adına söyleyecek güzel sözleri olsun, unutulmaz anılar yer etsin yüreklerinde... Onlara kendi çocuklarımız gibi davranmalıyız. Ne üniversitelerini ne şehrimizi u nutsunlar. Bunu oluşacak sağlam bir toplum bilinciyle gerçekleştirmek zorundayız. Aksi halde saç baş yolmanın, kaş göz çıkarmanın yararı olmayacak, zararından gayrı. Bu doğrultuda herkesi ve her kesimi eteğindeki taşı dökmeye çağırıyorum. Zira son pişmanlık fayda etmez.